[ Haberler -> Kitap Haberleri ] Doğan Kuban: "Osmanlı Tarihi Yeniden Yazılmalı" 24.06.2007 - 10:15 Mimarlık tarihi denince akla gelen en yetkin isimlerden Prof. Doğan Kuban, 50 yıllık birikimini 5 yıllık bir hazırlık sonucu, Yapı Endüstri Merkezi işbirliğiyle yayımladığı "Osmanlı Mimarisi" adlı kitabında topladı. Kuban, Yapı Endüstri Merkezi (YEM) Yayın'dan çıkan eserde, konuyu fotoğraflar ve planlar eşliğinde toplumun genel yapısına ve tarihine bağlayarak anlatıyor.
720 sayfada Cemal Emden'in imzasını taşıyan 1000'i aşkın fotoğraf ve çizim bulmak mümkün. Kuban, çok sevdiği Selimiye Camii'nden, Sultanahmet Camii'ne ve daha az bilinen yapılara kadar kapsamlı bir seçki sunuyor okurlara. Kitabı üzerine konuştuğumuz Kuban, "Selimiye Camii gibi bir yapıya ne Doğu'da ne Batı'da rastlayabilirsiniz. Kafes gibidir; tepeden aşağıya ışık vardır. İçine girince kubbesi gökyüzü gibidir, o kubbenin dibinde uzun süre yaşadım" diyor. Ünlü mimar, Selimiye Camii ile arasında bir tür Leyla - Mecnun ilişkisi olduğunu söylüyor gülerek. Doğan Kuban, kitabın hazırlık aşaması hakkında ise şunları anlatıyor:
"Osmanlı deyince her şeyden söz etmeye kalkarsanız işin içinden çıkamazsınız. O yüzden her ayrıntıya giremedim. Kitabı 2 cilt olarak yayımlamayı düşündük, sonra yurtdışı baskısı konusunda Avrupa'dan gelen taleple tek cilde indirdik". Osmanlı sanatının ve kültürünün bir başkent kültürü olduğunu belirten Kuban, Osmanlı'nın, en üstün mimari becerilerini İstanbul'da, sultanın çevresinde gösterdiğini kaydediyor.
Eski kaynaklar yetersiz
Yazar bir 'katalog' hazırlamak yerine Osmanlı tarihine ve onunla bağlantılı olarak da Osmanlı mimarlık tarihine eleştirel bir şekilde yaklaşmayı tercih etmiş. Bilgilerin toplanması aşamasında ise eski kaynakların yetersizliği sorunuyla karşılaşmış: "Osmanlı mimarlık tarihi konusunda yazılı kaynak az. Ama benim asıl objem, ayakta duran binanın kendisidir. Yapının arkasında bir program; toplumun da ona karşı bir tavrı var. Bunu tam olarak anlamak için o devrin insanlarını da okumak, dinlemek gerekiyor. Yazılı belgeler arasında en iyisi Evliya Çelebi'nin 'Seyahatname'si. O da çok ayrıntıya girmiyor belki ama olan biteni anlatıp binalara hemen hiç değinmeyen tarihçilere göre daha değerli bir kaynak sunuyor. " Son 35 yıl içinde, Robert Kolej'de tarih öğretmenliği yapmış olan Godfrey Goodwin'in Osmanlı mimarisi derlemesi dışında, Türk mimarlık tarihçilerinin böyle bir yapıta imza atmamış olması için ise "Her konuda böyleyiz, pek çok tarihçi yetişti, güzel kitaplar yazdı. Ama şeker ve unla sınırlı kalmışız, helvayı yapamamışız bir türlü" diyor Kuban.
'185 yıl sonra yazmışız'
Kuban, kitabında zaviye ve imaret olarak inşa edilmiş olmasına karşın içinde namaz kılınan tüm yapılara cami denmesine eleştirel bir şekilde yaklaşıyor: "Kitabın girişinde de yazdım. Sırf minareleri var diye cami değildir bu yapılar. Türkiye'nin tarihi iyi yazılmamıştır diyorum bazen, nedeni de geç yazılmaya başlanmış oluşu. 1300'de kurulan devletin tarihini 1485'de yazmaya başlamışız; tam 185 yıl sonra... Ve yazılan Sünni bir tarih. Oysa Osmanlı İmparatorluğu karmaşık bir toplumdu. Sadrazam, asker, padişahın annesi dönmeydi; bir sürü mezhep vardı. Osmanlı tarihinin yeniden yazılması lazım". "Osmanlı Mimarisi"nin İngilizce baskısı 2008 yılında yurtdışındaki kitapçılarda yerini alacak.
(Milliyet)
|