« Anasayfa | Künye | Arşiv 18 Nisan 2024, Perşembe
Gündem: Kültür-
Sanat
Gündem: Hayat
40i Gündem Nöbetçi Köşe
40PENCERE
İki Nokta Üst Üste
Esma Ürkmez
Matbaadan Tanıtıma Koş!

Yeşilde Durmak
Hale Sert
Kanaviçe

Olay Yeri İnceleme
Zehir Hafiye Battal Küttab
Tezekten Terazi ya da Çok "hit" Alan Hep "tıklanan" Yazı Budur!

[ Kitap -> "Kitap"lı Sohbetler ]

"Bizim Derdimiz, İnsanın Sahip Olduğu, Fakat Yeniden Hatırlaması ve Yeniden Sahip Çıkması Gereken Onuruna, Sahip Çıkması İçin Bir Vesile Olabilmek"

07.01.2006 - 21:08

6. sayısı çıkmak üzere olan metafor dergisinin Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Harmancı ile "Kültür-Sanat-Hayat" bağlamında bir söyleşi yaptık.

Röportaj: Esma Ürkmez - Faruk Yazar

Türkiye çapında, yeni bir dergi çıkarttınız. Bir kültür dergisi... Künyesinde "sözlü yazılı ve dijital kültürler dergisi" ifadesi var. metafor dergisi Türkiye'de kültür dergiciliği alanında neyi hedefliyor?

metafor dergisinin kendini tanımlama biçimi anlaşıldığında Türkiye'de tutacağı yer ya da ne denli bir önemi haiz olduğu da anlaşılacaktır. "Sözlü yazılı ve dijital kültürler dergisi" alt başlığı ve kimliğiyle ortaya çıkan bu dergi, kültür tarihinin yaşanan ve kayda geçirilen tüm aşamalarını kapsamı içine alan bir yaklaşımı hedefliyor.

Kültür gündelik hayatımızda ne kadar önemlidir ve hayatı belirlemek noktasında kültürün yeri nedir, önce bunu düşünmek gerekiyor. Hayatımızda bizi şekillendiren, yönlendiren ve geleceğe dair düşüncelerimizle geleceği inşaya yol açan şey tamamıyla bizdeki kültür verileri ve birikimi değil midir? Böyle olunca "sözlü yazılı ve dijital kültürler dergisi" diye adı konulmuş bu mevkutenin, öneminin nerede ve neden olduğu sanıyorum daha iyi anlaşılacaktır. Yani biz kültüre geçmişten geleceğe doğru hayatımız akıp giderken insanın tanıklığı olarak bir yandan bakarken öbür yandan insanı inşa eden süreç olarak da bakmak istiyoruz. Ve insanın inşası gerçekleştirilirken, "mesaj verilmemeli" denilen bir çağda bu kadar çok mesaj bombardımanına tutulan insanlara, azıcık da olsa mesajları ayrıştırmak, analiz etmek, doğruyla yanlışı fark edebilmek için ufacık bir katkı sağlamak bizim için yeterli olacaktır.

"SÖZLÜ KÜLTÜRÜMÜZ KAYIT ALTINA ALINMIŞ DEĞİL"

Yazılı kültürün binlerce yıl öncesine dayanan bir geçmişi var, sözlü kültürün de öyle. Buna bir de dijital kültür eklendi. Dijital kültür, sözlü ve yazılı kültürün yanında nasıl bir konuma sahip ve bu anlamda metafor ne söylemek istiyor dijital kültür adına?

Şimdi sözlü kültür, yazılı kültür belki kültürün tarihsel boyutu ve evreleri olarak ele alınabilir. Bunun devamı, süreğen bir unsur olarak da dijital kültürle karşılaştığımızı düşünüyorum. Ve sonuç olarak, mesela yazılı kültürün oluşmasıyla birlikte sözlü kültür ortadan kalkmış değildir. Hala sözlü kültür aracılığıyla varlığını sürdüren ve bize ulaşan veriler, bilgiler olduğu gibi yazılı kültür de dijital kültürün ortaya çıkışıyla yok olacak değildir diye düşünüyoruz. Ama bu her bir kültür evresi, kayıt biçimi daha doğrusu, kültürün kayıt biçimi, kültürü bir yandan değiştirirken öte yandan daha önceki devreyi destekleyen, güçlendiren ve o dönemde yaşanmamış bir takım imkânları da insanoğlunun önüne açan hususlar olarak gözüküyor. Bu bağlamda hiçbirini diğerinden üstün ya da aşağı görmeksizin, önemli ya da önemsiz diye bir değerlendirmeye gitmeksizin kendi imkânlarımız dâhilinde kültürün sözlü, yazılı, dijital boyutlarında insana etki eden yanlarını, bunun çözümlemelerini, olumlu ve olumsuz yönlerini ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Bu konuda temel maksadımız yine kültürün başka bir ayrımı ya da sınıflandırması olarak değerlendirebileceğimiz işte popüler kültür, yüksek kültür, kitle kültürü gibi tanımlamalardan da yola çıkıp insanları bayağılaşmış, basitleşmiş bir kültür algısından kurtarmak, belki kurtarmak iddialı olabilir ama bunun farkına vardırmak ve daha yüksek, daha insani ve daha köklü bir kültür değerinin ortaya çıkabilmesi için katkı sağlamak gösterilebilir.

Bu anlamda dijital kültüre yazılı katkı sağladığınızı söyleyebilir miyiz? Ya da yazılı kültürle eleştiri getirdiğinizi?



metafor, kültür sanatı fildişi kulede(n) görmüyor. Kültür sanatı münzevi bir uzlet köşesinde de görmüyor. Kültür sanat, hayatın damarlarında dolaşan kan gibi olduğu sürece anlamlıdır, diye bakıyor.

Ben bu işe başlarken şunu düşündüm... Arkadaşlarla biz bunu tartıştık, daha sonraki aşamalarda da... Sözlü kültürü yazıya geçirmek mesela! Hala bitmiş bir iş değil. Onca üniversite var, onca fakülte var, onca araştırma birimi var, araştırmacı, akademisyen var, mesela hâlâ masallarımız bütünüyle yazıya geçirilmiş değil. Tüm türkülerimiz notaya dökülmüş değil. Bütün manileri biliyor değiliz. Ya da bütün şiirlerimizi görsel bir dokümantasyona tabi tutmuş değiliz. Fotoğrafla ya da video kayıtlarıyla... Bunun olmadığını gördüğümüz noktada biz şu hizmeti verebiliriz diye düşündük; bugüne dek ne kadar başardık tartışılır ama bir hedef olarak ve paylaşılabilir bir hedef olarak başkalarıyla birlikte çoğaltılabilir bir hizmet olarak bunu düşündük; sözlü kültürün verilerini yazılı kültüre aktarmaktır mesela bir yandan metafor'un yapmayı planladığı, öte yandan dijital kültüre yazılı kültür aracılığıyla yardım etmek, yol açmak, eleştiri getirmek ve işaret etmektir belki. Bir başka taraftan ise dijital kültürün imkânlarıyla yazılı kültürün geleceğini tartışmak bizim gündemimize girer. Öte yandan yazılı kültüre sözlü kültürün yaptığı katkıyı tespit de yine metaforun alanı içerisinde ele alınabilir. Yani bu kombinasyonlardan hareket ettiğiniz zaman metafor dergisinin ne kadar geniş bir yelpazede ne kadar renkli konulara girebileceği ortaya çıkıyor. Biz ekip olarak bu dergide bunların bir kısmını hesaplayarak, bir kısmını karşılaştıkça fark ederek yolumuza devam ediyoruz. Asıl amacımız hayatımızı bunca belirleyen bir noktada kültür konusunda, biraz daha gözümüzü açıp biraz daha ormana -genel olarak bakabilmek- orman olarak bakabilmek; öbür taraftan ağaçların farkına varabilmek ve bunu sürekli bir diyalektikle, düşüncede bir çevrimle ve bu kültürlerin birbirine eleştirisini sürekli gündeme getirerek başarmaya çalışacağız. Tabii ki bu dergi, metafor, tek başına bir çalışma olarak bunların hepsini yapabilecek güçtedir demek iddialı olmanın ötesinde hayal olur ama şunu da düşünüyoruz; metafor gelecekte üzerinde çokça tartışılacak bir hususa bir girizgahtır. Bundan sonra insanlar bu konuları daha çok konuşacaklar. Buna da inanıyoruz.

Bir de metafor, popüler kültüre, karşı bir duruş sergiliyor. 1.,2. ve 3-4-5. sayıları çıktı. Tüm bu sayıları göz önünde tuttuğumuz zaman yüzeysel gündeme, popüler kültüre karşı bir duruşu var. Oradaki amacınız nedir?

Yani çok açık bir şey var; popüler kültür demek pazarlanabilir metayı kolay kanacak müşteriye satmak, en temelde en basit okumasıyla böyledir diye düşünüyorum. Biz insanın ucuz bir müşteri olmasından ve kendisine layık olmayan bir metayı çok değerliymiş zannıyla almasından rahatsız oluyoruz. En azından insanlık adına, insan onuru adına bunun böyle olmaması gerektiğine inanıyoruz. Doğal olarak da buna karşı bir mesafe ve bir tepkiyle hareket etmek durumundayız. metaforun hareket noktası ve yaklaşımı popüler kültür için böyle özetlenebilir. Yoksa işte şu kültür tarzına karşıyız, öbür kültür türüyle bağdaşığız, bundan dolayı böyle bir çatışmanın içindeyiz diye bir konumlandırma düşüncesi asla oluşmmamalı. Fakat bizim derdimiz aslında sadece popüler kültür, kitle kültürü ya da yüksek kültür gibi tanımlamalar çerçevesinde dolanmak da değil. Bizim derdimiz demin de söylediğim gibi insanın sahip olduğu fakat yeniden hatırlaması ve yeniden sahip çıkması gereken onuruna, sahip çıkması için bir vesile olabilmek. Belki bu anlamda kendi itirazımızı, cılız bir ses bile olsa, dile getirmiş olmanın huzurunu yaşamak... Bütün mesele buradan kaynaklanıyor. Her ne zaman ve her nerede hangi kültür adına olursa olsun insan onuruna zarar veriliyorsa metafor da ne adına olursa olsun o kültürün karşısında olacaktır. Bugün bu popüler kültür adıyla meşhur olup piyasaya hakim olduğu ve böylece tanımlandığı için biz de konumlandırmamızı buna göre yapmış bulunuyoruz.

"KÜLTÜR-SANAT, HAYATIN DAMARLARINDA AKTIĞI SÜRECE ANLAMLIDIR"

metafor arşivcilik alanına da el atmış gözüküyor. "Kuşbakışı 2004 Türkiye: Kültür, Sanat, Hayat" özel sayısı Türkiye'de az yayınlanan ve her geçen yıl daha da azalmakta olduğu gözlenen bir alanda kendini gösteriyor. metafor arşivciliğe nasıl bakıyor?

Şimdi arşivciliğe yönelmiş olarak değerlendirilebilir metafor ya da kültür sanat topografyasında boş kaldığına inandığı bir yeri doldurmak çabasına girmiş de denebilir. Her ikisi de yanlış olmaz. Bunun gayet basit ve açık bir cevabı var ve bu daha önceki sorularla da bağlantılı. İnternet çağındayız, bilişim çağındayız. Bilginin dijital ortamlarda artık hızla aktarılabildiği bir çağdayız ve herkes telefon rehberlerini, önemli notlarını, gazete kupürlerini sanki eskisi kadar önemsemiyor artık. Yani önemli telefonlar listesi internet sayesinde bir tuşla ulaşabileceğimiz kadar yakın diye düşünüyor insanlar. Ya da falan konuyla ilgili materyallere Google'da yapılacak küçük bir tarama ile ulaşırım diye bakıyorlar hayata. Fakat bu bir yandan doğru bir veche arzederken öbür yandan insanı yanıltan bir görünüm de taşıyor. Çünkü arama motorundan bulduğunuz şey aradığınız şey değil çoğu zaman. Neyi aradığınızı öncelikle iyi bilmeniz gerekiyor. Belki biz neyi aradığınızı, neyi aramanız gerektiğini hatırlatacak bir sayı yapmak peşinde olduk. Yani 2004 yılıyla ilgili internet ortamında pek çok materyali bulabilirsiniz ama onu mantıklı bir fotoğrafla, doğru dürüst bir haritayla bir kılavuzla size sunmaz internet. İşte bu noktada da dijital kültürlerin hakim olduğu bir alanda yazılı kültürün tecrübesine sığınarak yapılmış bir iş çıkarmaya çalıştı metafor ve "Kuş Bakışı 2004 Türkiye: Kültür, Sanat, Hayat" diye bir özel sayı çıkardı. Bunun şimdi anlamı bir taraftan da, 70'li yıllarda 80'li yıllarda belki daha öncesinde de rastladığımız kültür-sanat yıllıkları var. Çeşitli oluşumlar, cemiyetler, dernekler ya da şahıslar o yılın kültür sanat olaylarını hatta siyasi olaylarını toplayan eserler vermişler. Bunu gelenekleştirmişler. Ne yazık ki bu, 90'larda giderek yok olmaya başlayan bir gelenek haline döndü Türkiye'de. 2000'li yıllara geldiğimizde artık neredeyse bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar azaldı. Her yıl bir yenisinin daha kapandığını ve çıkmayacağını duyduğumuz bir süreç yaşıyoruz. İşte tam da bu noktada biz geçmişin işe yarayan kısımlarını asla bırakmamak lazım düşüncesiyle, salnameleri vesaireleri de göz önünde bulundurursak, yüzyıllardır süren bir geleneğin devam etmesi isteğiyle bu işe giriştik ve bundan sonra da her yılın ilk sayısı ya da ilk iki sayısı buna münhasır çıksın, diye planladık. Bir kültür sanat yıllığı anlayışıyla çıkacak ve orada tırnak içinde "kültür, sanat, hayat" vurgusunun koyulmuş olması da metafor'un kültür-sanata nasıl baktığını imlemek için yapılmış bir vurgudur. Çünkü metafor, kültür sanatı fildişi kulede(n) görmüyor. Kültür sanatı münzevi bir uzlet köşesinde de görmüyor. Kültür sanat, hayatın damarlarında dolaşan kan gibi olduğu sürece anlamlıdır, diye bakıyor. Ve hayatın damarlarında bir nevi bir kan sayımı yapıyor. Bu sayı, ilk çalışma bizim için. Daha iyilerine vesile olacağını düşünüyorum. Yani okurlar bundan sonra daha güçlü, daha canlı ve daha berrak bir manzara görecekler, metafor'un arşiv sayılarında...

Birbiriyle ilgisiz gibi görünen alanların derginin içinde birleşmesi de herhalde bunu vurguluyor. Mesela ekonomi bile var, siyaset var...

Kültür sanat hayat dediğiniz zaman bu bağlamı yakalayabilirsiniz! Bir de metaforun kimliğinin oluşması noktasında bugün ilgisizlik tartışması hep gündeme geliyor. Nereden baktığınıza bağlı ilgi-bağlantı meselesi. Yani biz sözlü, yazılı, dijital kültürler bağlamından baktığımızda dışarıdan birisi için hiç alakası olmayan iki konuyu ya da konuğu bu dergi sayfalarında misafir edebiliyoruz, barındırabiliyoruz. Onun için biz baktığımız yeri en baştan deklare ettik. Elbette ki herkese de oradan bakın diyemeyiz ama en azından bizi anlamak için sanıyorum perspektif açık. Böyle bakıldığında birbiriyle ilgisiz şeyler yaptığımızı ben bugüne kadar görmedim ve böyle bir düşüncem olmadı. Olsaydı böyle yapmazdım kesinlikle. Ama ilginin daha net anlaşılabilmesi için biraz vakte ihtiyaç var, belki de. Daha fazla sayıya ihtiyaç var. Bugün, taş, tuğla, harç arasında inşaatın neye benzeyeceği tam olarak anlaşılamayabilir.

6. sayısı çıkmak üzere olan Metafor dergisinin Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Harmancı ile "Kültür-Sanat-Hayat" bağlamında bir söyleşi yaptık.  
Arşivlik HayatlarTümü »

» Asaf Hâlet Çelebi 100 Yaşında / Ömer Faruk Şerifoğlu
» Arşivcilerin Babası: Muallim Cevdet / Zeynep Berktaş
EkstraTümü »

» Uykusuzluk / Mehmet Uğurlu
» Bir Yılda Kaç Kitap Okuyoruz?
» Doğu'nun Meyvelerini Batı'nın Tepsisinden Sunmak / Ali Ayten
» Kitapçı / Mehmet Ulusel
» "Aşk Istırapsız Olmaz" / Nuri Altun
Bize GelenlerTümü »

» Kahraman Üzerine Dersler / Oğuz Karakaş
» Görsel Şiirin İlk Kitabı: Dada Korkut
» Makyaj Hatası / Yavuz Altınışık
» Oluş ve Bozuluş / İbn Sina
» Hiç / Merih Günay

Yorum yazabilmeniz için üye olmanız gerekiyor. Üye olmak için tıklayın.

(Üye iseniz sayfanın en üstünde sağ tarafta yer alan kısımdan giriş yapmalısınız.)


Toplam 1 yorum yapılmış. Yorumların tamamını görüntülüyorsunuz.

Başarılar Dilerim

Metafor umarım amaçlarına ulaşacak bir dergi olur ve nice sayılar yayınlanır.Yalnız kanatimce muhteviyatını kültür-sanat gibi geniş bir yerde tanımlayan dergiler bir çeşit derinleşme sorunuyla karşı karşıya kalıp her yerde bulabileceğimiz münhasıran o alana özgüllenmiş yayınlarda sürekli karşılaştığımız şeyleri bi kez daha içeriğini değerlendirmeden sunduğu için kötü kötü kopyalara dönüşüyor.Örneğin vizyondaki bir filmle ilgili sinema dergilerinde çıkan yazılar ya da bir kitapla ilgili edebiyat dergilerinde çıkan yazılar bu tip dergilerde çok benzer şekilde yer alıyor üstelik herhangi ilginç bir bakış açısı yahut eksiklik giderici bir bilgi vermeden.Metafor dergisinin böyle bir dergi olmaması dileğiyle..

tuz (14.02.2006 - 17:47)

Üye Girişi
Kullanıcı adı
Şifre
Beni hatırla
Şifremi unuttum!
Ücretsiz Üye Olun!
Son 10 Yorum
toplantı (10.12.2013 - 17:25)
tek söğüt (26.02.2013 - 01:08)
yok var, var var (26.02.2013 - 01:06)
Hoş bir yazı (17.08.2012 - 00:19)
beklerken (27.05.2012 - 21:07)
bir yorum (21.12.2011 - 20:20)
bir yorum (21.12.2011 - 20:13)
işte tam da böyle (18.11.2011 - 20:37)
Gitmek (18.11.2011 - 19:53)
ELİF LAM RA (28.10.2011 - 00:02)
Yorum için üye olun!