Ahmet Güntan, parçalı ham manifestosunun ikinci kısmında "Türkiye'de şiir bize düşünmeyi öğretmiştir. Türk şiiri hangi yönden bakarsanız bakın siyasidir" der.
Güntan'ın bu tespiti, Türk şiirinin hem kalkış noktasını, hem de varacağı yeri anlama bakımından önemli bir ipucu veriyor bize. Garip akımı gibi bireyselci ve etkisiz çıkışları saymazsak, İkinci Yeni'den neo-epik ve deneysellere kadar büyük bir potansiyelin varoluşu cephesinden siyasi bir arkaplana malik olduğunu belirleriz.
Yayınlanan örneklere baktığımızda özellikle son yirmi yıl içerisinde siyasi biçemli şiir açısından Türk şiirinde önemli bir ilerleme olduğunu görürüz. Bu örneklerin hepsi de Türk şiiri adına geleceğe kalacak, iz bırakacak ürünlerden oluşmayabilir ancak biraraya geldiklerinde esaslı bir birikim meydana geleceğini de unutmamalı. Elimizde bu birikime katkıda bulunacak, tek başına gözardı edilmemesi gereken bir özgül ağırlığa sahip yeni bir şiir kitabı var. "Renga" gibi müstesna bir başlığa sahip kitap, şair Vural Kaya'nın ilk kitabı olmasından dolayı da ayrı bir önem taşıyor. Şairi ilk bakışta, bir şiir-şair topluluğu içine dahil etmek pek öyle imkan dahilinde görünmüyor. Bu durum, şiir topluluklarının "dile/dişe dokunur" bir politik tavır gösterememelerinin de bir göstergesi ayrıca. Türkiye'de kültür sanat ortamına egemen olan siyasetsizlik, Renga'yı okurken aklımızın ucundan bile geçmiyor. Zira şairin duyduğu, şiirine aktardığı, katıldığı siyasi tavır, hem onurlu, hem de ifadesi zenginleştirilebilir bir tavırdır. Hoşgörmediği şeye karşı hoşgörüsünü kararlılıkla esirgeyen, horgörüsünü de gerektiğinde sarahatle ortaya koyan bir tavır: "Koro halinde 'aldatmak' okunur bu ülkede/ Sevgilim şaşıp kalalım haydi seninle/ Banka dekontlarından ayraçlar yapalım/ Diktatör resimlerinden tuvalet kağıtları/ Liberalleri yumurta yağmuruna tutalım/ Liberaller kolay ölmemeli/ Liberaller kolay ölmemeli.." Bu dizelerde ve mesela "Kapkara Fetişleri Amerikanın" başlıklı şiirde, saf insani duruştan ziyade politik bir konumlanışın güçlü işaretleri gözükür.
Bu konumlanışın kendine seçtiği merkez, muhalif oluşu nedeniyle şairi, dolayısıyla şiiri(ni) rahat bırakmaz. Kuşkusuz şairin benimsediği dünya görüşüyle ilintili olarak, kitap boyunca anti-konformist bir tavrın cisimleştiği görünen bir şey. Özellikle şu dizelerde, bu tavrın pratik bir analizini görmek mümkün: "Mümin yattığı gecelerden/ dinlenik uyandı adam/ Dinlenik uyandı elhamdülillah/ Dinlenik ama mümin mi yine?" Burada dinlenik uyanan müminin "dinlenik" oluşu, şairin zihnine de bir kuşku, esaslı bir soru düşürmüştür. Konformist ölçütlere sıkı sıkıya bağlı modern hayat, müminin varoluşsal niteliğine, imanına gölge düşürme riskini de içermektedir çünkü. Bunun gibi yer yer modern hayat prelüdleriyle verilen eleştirinin dozu, şairin hayatın içinden seçtiği "gösterge"lerle belirli kılınıyor.
Kitaptaki şiirlerin genel karakteri üzerine "siyasilik" tespitini yapmamızdan itibaren, ironi'nin de bu şiirde yoğun biçimde kullanıldığına tanıklık ederiz. Son zamanların yalnız şiirde değil diğer edebiyat türlerinde de ironik yaklaşımı geliştirdiği, belli bir seviyeye eriştirdiği ortada. Bilhassa şiirde, siyasal dil'in en gözde ifade biçimi olarak mesken tuttuğunu biliyoruz.Vural Kaya şiirinde de ironi, eski şiirlerine nazaran bu kitapla daha çok su yüzüne çıkıyor. Özellikle modern hayat eleştirisinin kendini belli ettiği kısımlarda, ironik yaklaşımın kullanılmasının daha elverişli olduğu hissediliyor.
Kitapla ilgili temas edilmesi gerek diğer bir husus, uzun şiir meselesi etrafında belirginlik kazanıyor. Bilen bilir, Türkiye'de uzun şiir yayınlamaya heves etmek, sanıldığı kadar kolay bir iş değildir. Zira yayınlanmasından kültür piyasasında dolaşımına kadar değişik aşamalarda uzun şiir, sıkıntılar yaşar ve yaşatır. Muhatap bulamama ve popüler olamama kaygısıdır bu sıkıntıları besleyen. Renga'nın şairi, henüz ilk kitabında 'sakınmadan' uzun, upuzun şiirler yayınlayarak, hem bu kaygılara meydan okuyor, hem de bir tür cesaret örneği sergiliyor.
Daha önce Ali Emre uzun şiir yayınlayanların Anglo Amerikan şiirinden etkilendiklerini iddia etmişti. Bu şiirler için bıarakınız böyle bir etkilenmeyi, ben, şairin Anglo Amerikan şiiri beğenisi olduğu konusunda bile ciddi kuşkulara sahibim. Velhasılı Vural Kaya'nın ağır ağır ilerleyen şiir serüveninde elimizdeki kitabın bir köşetaşı işlevini göreceği çok açık. Şimdiye kadarki şiirlerine hakim olan lirik ton, Renga'da epik, bazen sert bir tona dönüşüyor. İmge yoğunluğu belli oranda azalıyor ama böylece de yer yer daha dolgun, daha işlevsel imgelere rastlıyoruz. Yine önceki şiirlerde varolan ses'in yalınlaşarak kalınlaştığını ve böylece asıl mecrasını bulduğunu es geçmemeli. Elimizdeki şiirlerin "kitap" olarak bir "tamlık" görüntüsü vermesi de buradan kaynaklanıyor.
Renga, Vural Kaya, Ebabil, 2007, Şiir.
Ahmet Güntan, parçalı ham manifestosunun ikinci kısmında "Türkiye'de şiir bize düşünmeyi öğretmiştir. Türk şiiri hangi yönden bakarsanız bakın siyasidir" der.