Green Card sahibi olmak, modern yaşamın sunduğu nimetlerden alabildiğine yararlanmak arzusunda olanlar için tatlı bir rüyadır.
Kapitalist dünyanın kalbi Amerika'da hazlardan bir dünya yaratmak kendine...
Ama çoğu kez beklenen olmuyor. Amerikan rüyası bir kâbusa dönüşüyor.
Gavin Hood'un filmi Yargısız İnfaz'da olduğu gibi;
Enver el-İbrahimî de böyle biri.. Bir Mısırlı.. Green Card sahibi. Amerikan üniversitelerinden birinde okumuş bir kimyager.. Amerikalı bir de karısı var..
Güney Afrika'ya gidiyor günün birinde bilimsel bir toplantı için. Dönüşte havaalanında apar topar gözaltına alınıyor. Amerika'ya girdiğine dair bütün kayıtlar siliniyor. Ve sorgulanmak üzere Kuzey Afrika'da bir ülkeye gönderiliyor.
Kahramanımızın cep telefonu, bir patlamanın sorumlusu olarak görülen biri tarafından yanlışlıkla aranmıştır. Kahramanımız otomatikman şüphelidir. Ama doğal yollardan gözaltına alınıp sorgulanmak yerine, Clinton döneminde çıkarılmış olan bir yasaya dayalı olarak gizlice ve avukat tutmak gibi temel haklardan yoksun olarak ve tabi ki işkence altında sorgulanmaya başlar.
Sorgulamayı CIA adına Abbasi Faval adında Kuzey Afrika'lı -Böyle söylüyorum. Zira bu ülkenin neresi olduğu belirtilmiyor- bir polis şefi yürütmektedir.
CIA analisti Douglas ilk kez bir sorguya girecektir.
Enver patlamayla ilgili hiçbir şey bilmemektedir. Sonunda işkenceye dayanamadığı için bir takım isimler verir. Douglas sorgulama sırasında şahit olduklarından tiksinti duymaktadır. Verilen isimleri araştırır. Ve hayretle fark eder ki isimler, Mısır milli futbol takımında oynayan oyuncuların isimleridir.
Ve Enver'e yardım etmeye karar verir.
Enver'in karısı İsabella da eşini bürokratik kanalları devreye sokarak aramaya başlamıştır bu arada.
Polis şefi Abbasi bir taraftan evden kaçan kızını da aramaktadır. Kız patlamadan kısa bir süre önce Halid adında bir delikanlıyla birlikte ortadan kaybolmuştur.
Halid, yasadışı bir takım eylemlere karıştığı gerekçesiyle sorgulanırken işkence altında can veren kardeşinin intikamını almak için bir intihar eylemi planlamaktadır. Amacı polis şefini öldürmektir.
Filmin finalinde izleyicileri şoke eden bir durum yaşanır!
Yönetmenin, iki farklı zamanı; patlama öncesini ve sonrasını, parelel bir kurguyla aynı anda anlatmakta olduğu ortaya çıkar.
Enver'in sorgulanmasına neden olan patlama Halid'in gerçekleştirdiği intihar saldırısıdır aslında ve polis şefinin kızı da bu patlamada ölmüştür. Cesetler paramparça olduğu için kim kimdir anlaşılamamıştır.
Yönetmen filmin finaline kadar çaktırmadan anlatıyor hikâyesini. Ve aslında finale kadar pek parlak görünmeyen film birden bire değer kazanıyor izleyicinin gözünde.
Hem de pek çok defosuna rağmen!
Film bize 11 Eylül sonrası Amerika kanadında nasıl bir paranoya yaşandığının resmini sunuyor bir taraftan..
Öbür taraftan biz doğuluların özellikle son yüz yılda nasıl bir ezilmişlik psikolojisine sahip olduğumuz gerçeğiyle yüzleştiriyor bizi.
Filmin kahramanı Enver Amerika'da yaşamayı tercih etmiş biri değil yalnızca. Bizzat kendi ağzından ifade edildiği gibi o bir Amerikalı-her ne kadar öyle kabul görmese de.. Karısının adı İsabella.. Ve oğlunun adı Jeremy..
Tıpkı Sezai Karakoç'un Masal şiirinde batıya giden dördüncü oğul gibi;
...
Dördüncü oğul okudu bilgin oldu Kendi oymak ve ülkesini Kendi görenek ve ülküsünü Günü geçmiş bir uygarlığa yordu Kendisi bulmuştu gerçek uygarlığı Batı bilginleri bunu kutladı O da silindi gitti binlercesi gibi Baba bunu da öğrendi sihirli tabiat diliyle Kara bir süt akmıştı bir gün evin kutlu koyunundan.
...
Yargısız İnfaz/Rendition
Yönetmen: Gavin Hood Senaryo: Kelley Sane Oyuncular: Meryl Streep, Jake Gyllenhaal, Bob Gunton, Reese Witherspoon, Omar Metwally, Aramis Knight, Rosie Malek-Yonan, David Fabrizio, Richard Dorton
Green Card sahibi olmak, modern yaşamın sunduğu nimetlerden alabildiğine yararlanmak arzusunda olanlar için tatlı bir rüyadır.
Kapitalist dünyanın kalbi Amerika'da hazlardan bir dünya yaratmak kendine...
Ama çoğu kez beklenen olmuyor. Amerikan rüyası bir kâbusa dönüşüyor.