« Anasayfa | Künye | Arşiv 19 Mart 2024, Salı
Gündem: Kültür-
Sanat
Gündem: Hayat
40i Gündem Nöbetçi Köşe
40PENCERE
İki Nokta Üst Üste
Esma Ürkmez
Matbaadan Tanıtıma Koş!

Yeşilde Durmak
Hale Sert
Kanaviçe

Olay Yeri İnceleme
Zehir Hafiye Battal Küttab
Tezekten Terazi ya da Çok "hit" Alan Hep "tıklanan" Yazı Budur!

[ Kitap -> Ekstra ]

Neo Kadercinin Başucu Kitapları

Miraç Zeynep Özkartal

24.05.2007 - 16:18

Türkiye gibi okuma oranı düşük bir ülkede bile "The Secret / Sır" adlı kitabın 4 haftada 125 bin adet satılması gösteriyor ki, insanların büyük çoğunluğu mutluluğun ve yaşamın sırrını 'spiritüel / tinsel' kitaplarda arıyor. Bireyi içine dönmeye yönlendiren bu kitapların, 500 milyon YTL'lik Türkiye yayıncılık sektörünün neredeyse yarısını oluşturduğu düşünülüyor.

Bir kitap okudum, hayatım değişti". Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk "Yeni Hayat" adlı romanında bu cümleyi kaleme alırken "The Secret / Sır" adlı, dünyayı kasıp kavuran kitap henüz yazılmamıştı. Yazılmış olsaydı da Pamuk böyle bir değişimi kastetmezdi kuşkusuz. Ama bu kitabın insanların hayatlarını değiştirmek gibi bir iddiası var.

Bir kitap düşünün ki ABD'de 3,5 ayda 160 milyon dolar hasılat yapsın. Satışları 7.5 milyonu yakalasın. İngiltere'de 2 ayda 3 milyon 750 bin, Avustralya'da bir ayda 1,5 milyon adet satılsın. Ve yine aynı kitap Türkiye gibi okuma oranı pek de yüksek sayılamayacak bir ülkede 4 haftada 125 binlik satış rakamına ulaşsın.

Orhan Pamuk'un en çok satan kitabı "Yeni Hayat"ın yayımlandığı 1994 yılından beri toplam 250 binlik satışı ancak bulduğu da düşünülünce, kabaca 'spiritüel' (tinsel) kitaplar olarak sınıflandırılan "The Secret" ve kardeşlerinin 'sır'rına eğilmemek olmazdı. Ki bu araştırmanın bizi Türk okurunun okuma alışkanlığına yönelik 'yeni bir okuma' modeline götüreceği de ortadaydı.

KIDMAN İÇİN ÇOK ÖZEL
Bizi spiritüel kitapları incelemeye iten "The Secret"ın yazarı Rhonda Byrne, Oprah Winfrey'in programına çıktı, Nicole Kidman kitabı elinden düşürmüyor. İsmiyle müsemma bir 'sır'rı var elbet bu "Sır"ın. Onun sırrından hareketle, bütüne ulaşmadan önce "The Secret"ı masaya yatırmakta fayda var.

Hikayesi son derece basit...
2005 yılı Avusturalyalı Rhonda Byrne için iyi geçmemiştir. Aniden babası ölmüş, iş arkadaşları ve sevdikleriyle ilişkileri altüst olmuştur. Annesinin bunalımda olduğunu fark eden kızı Hayley, ona bir kitap verir: "Zengin Olma Bilimi" (The Science of Getting Rich). Yüz yıllık bir tarihi olan kitap, Byrne'a ipuçlarını gösterir. İstediği her şeyi elde etmesini sağlayacak 'büyük sır'rın ilk ipuçlarını...

Byrne, sırrın peşine düşer ve görür ki Eflatun'dan Shakespeare'e, Edison'dan Einstein'a pek çok deha bu sırra çoktan vakıf olmuş.

Araştırması genişledikçe, sırrın 'öğretmenler'ini keşfeder. TV yapımcısı Byrne'ın ekibi, ABD'deki 55 öğretmenle buluşur ve öğretilerini filme alır. Amaç, "Bu sırrı neden herkes bilmiyor?" sorusunu soran Byrne'ın sırrı bütün dünyayla paylaşmak istemesidir.

Sekiz aylık çalışmanın sonunda "Sır / (The Secret)" DVD'si çıkar ortaya. Ve adeta bir patlama yapar, herkes sırrın peşindedir. Ardından da aynı adlı kitap gelir.

SEKTÖRÜN YARISI
Peki nedir bu 'sır'? Aslında hem çok basit hem karmaşık.
Sır, çekim yasası olarak tanımlanan bir kurala bağlı. İstediğiniz her şeyi elde etmenizi sağlayacak bir formül bu: "Ne düşünürsen osun" diye de açıklanabilir.

Bu kitaba göre, hayatınıza giren her şeyi kendinize çeken sizsiniz; parayı da, sağlığı da, hastalığı da, aşkı da, savaşı da... Hepsi siz düşündüğünüz için girdi hayatınıza. Bir mıknatıs gibi çektiniz.

O halde, hayatınızı değiştirmek için öncelikle düşüncelerinizi değiştirmelisiniz. Bir anlamda sır hiç de sır değil. Bilmediğiniz bir formül duyacağınızı düşünüyorsanız hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Hepsi bu kadar işte: "Düşünceler somutlaşır."
Peki neden milyonlarca insan böylesi basit bir formülün peşinden koşuyor? Neden mutluluğu bu kitaplarda arıyor?
Üstelik yüzbinlerle tanımlanan satış rakamlarını yakalayan yalnızca "Sır" değil, "Ferrari'sini Satan Bilge", "%100 Düşünce Gücü", "Çekim Yasası", "Her Şey Seninle Başlar" gibi 'spiritüel' kategorideki kitaplarda da durum hemen hemen aynı.
Türkiye Yayıncılar Birliği'nin verilerine göre 500 milyon YTL'lik yayıncılık sektörümüzün dörtte birini edebi içerikli kitaplar, bir o kadarını da sosyal bilimlerle ilgili yayınlar oluşturuyor. Yapılmış ciddi bir pazar araştırması bulunmamakla birlikte, pazarın kalan 250 milyon YTL'lik bölümünün tamamına yakını, Dharma Yayınları sahibi Namık Kemal Atalay'ın verdiği bilgiye göre spiritüel kitaplara ait. Spiritüel kitaplar basan yayınevlerinin bir kısmı da Atalay'ın iddiasına katılıyor.

DOMATESLE DE OLABİLİR
Bu kitapların ortak noktası, huzur arayışında olan insana hitap etmeleri. İnsanın içine dönmesi, kendi potansiyelinin farkına varması, düşünceleriyle yaşamını şekillendirebileceğini öğrenmesi ana temalar.

Kitapların mottoları ortak: "Her şey size bağlı". Bir yandan güven aşılarken bir yandan da insana taşıması güç bir sorumluluk yüklüyorlar. Savaşların, açlığın, sefaletin yalnızca siz onları aklınızdan geçirdiğiniz için var olduklarına inanmak bir yanda, zengin olduğunuzu düşleyip paranın gelmesini beklemek diğer yanda.

Psikiyatr, yayıncı ve yazar Cem Mumcu, bu tür kitapları ağır bir dille eleştiriyor:
"İnsanın yanlışlıkla bir domatesin üzerine oturunca ya da muz kabuğuna basarak da hayatı değişebilir. Olasıdır. Ama bu kitapların yankıları durumun vahametine işaret ediyor.

Hayattaki değişimler bu kadar basit anahtarlarla olsaydı, ne felsefe ne bilim olurdu. Böyle bir kitap okurduk ve iş biterdi. Hayat bu kadar basit değil."

Bu, Mumcu'nun psikiyatr olarak görüşü. Bir yayıncı olarak ise böyle satış potansiyeli olan kitapları, kendi istediği ve ancak 500 adet satılabilen kitaplara kaynak sağlamak amacıyla yayımlayabileceğini söylüyor ve ekliyor: "Gördüğünüz gibi kapitalist sistemin insana sunduğu lanet olası örüntü, insani rasyonellerle maalesef örtüşmüyor, bu durum beni bile çelişkiye düşürüyor."

Peki edebi kitaplar binli rakamları zar zor bulurken spiritüel kitapları satın alan yüz binler kim? Hangi sosyal sınıfa mensuplar? Eğitim ve gelir düzeyleri, entelektüel seviyeleri ne? Ve tabii, bu tür kitapların temel söylemi olan 'inanç' kavramıyla kurdukları ilişki...

ALTERNATİF DİN ANLAYIŞI
"The Secret"ın Türkiye yayıncısı Mia Yayınevi'nin sahibi Birol Gündoğdu, bu tür kitapların okur kitlesinin yüzde 75'inin kadınlardan oluştuğunu söylüyor. Tüm okurların yüzde 60'ını ise A+ tabir edilen, eğitim ve gelir düzeyi en yüksek sınıf oluşturuyor.

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde 'din psikolojisi' dersi veren Prof. Dr. Ali Köse'ye göre de bu kitapların okurlarının büyük çoğunluğu "dinle arası açık, dini kurumlardan ya da geleneksel dini uygulamalardan tatmin olmayan, onlara karşı yabancılaşma yaşayan insanlar".

Köse'ye göre onların bu spiritüel arayışlarının arkasında yine dini motivasyonlar olsa da, mevcut kurumsal dini yapı ile araları iyi olmayan insanlar için bu kitaplar bir çeşit 'alternatif din' anlayışı yaratıyor.

Edebi türlere fark atıp, ülkemizde bir kitabın nadiren yakalayabileceği yüzbinlerle ifade edilen satış rakamlarına ulaşan bu kitapların farkını Prof. Dr. Ali Köse, "İnsandaki maneviyat arayışını farklı bir formda ortaya koymak" olarak tanımlıyor: "Gerçekte metafizik bir alemin olup olmaması önemli değil, insanoğlu onun varlığını hissetmek istiyor."

Bu kitapların okur için cazibesi ise şurada yatıyor: "Din söz konusu olduğunda metafizik alandan gelen mesajlar bireye doğrudan gelmiyor, belli araçlar var: Namaz, cami, kilise, vaftiz vesaire... Yukarıdan gelen mesaj orada bir kırılma yaşayarak bireye yöneliyor. Ama spiritüalite dediğimiz alanda açısız irtibat var. Esas mesaj o; bir kopukluk olmadan metafizik alanla doğrudan ilişki kurmak. Bunun için bir dine inanmak da şart değil."

Tam bu noktada tanıtımın etkisini de ortaya koymak gerek. Pazar payı yüksek kitapların, tanıtım bütçeleri de büyük.
Spiritüel alandaki yayınlarıyla tanınan Kuraldışı Yayınları'nın sahibi yazar Nil Gün de, "The Secret" için dünya çapında yapılan tanıtımın satıştaki etkisine dikkat çekiyor.

Görselliğin ön planda olduğu günümüzde, kitabın DVD versiyonu olması da bir avantaj. Nil Gün, bu tür kitapların ülkemizde yeni yeni kabul görmeye başladığını hatırlatıyor: "Türkiye'de bu tür kitapların popülarite kazanmaya başlaması en fazla 15 sene öncesine dayanıyor. 15 sene önce Louise Hay'in 'Düşünce Gücüyle Tedavi' kitabını çevirdikten sonra onu basacak bir yayınevini zor buldum. Bu zorluklar, beni yayınevi sahibi yaptı."

Nil Gün spiritüellik kavramını ise şöyle değerlendiriyor: "Spiritüellik, insanın en yüksek doğasının değerlerine uygun yaşaması, bütünün bir parçası olduğunu derinden idrak etmesidir. Spiritüel gelişimi sağlamadan bireysel gelişim olmaz.
"Çünkü spiritüel idrak, bireyin fiziksel, duygusal, zihinsel ve ruhsal boyutlarıyla iletişime geçme gücünü içerir. Spritüellik insanın derinlik psikolojisidir ve bilincimizdeki tutarlılığın hayatımıza yansımasıdır."

KOLAYCA DÖNÜŞEYİM!
Peki ya, bu kitaplara yönelik eleştiriler? Mumcu'nun 'Hayat bu kadar basit değil' olarak özetlediği eleştirilere, farklı çevrelerden bu kitapların insanları boş yere umutlandırdıkları yönündeki suçlamaları da ekleniyor.

Psikolog Suna Tanaltay da, sözkonusu kitapların anlattıklarıyla insanların boşuna oyalandıklarını düşünenlerden. Tanaltay'a göre "Bu kitaplarla hayatının değiştiğini söyleyenler hayatın derdinden tasasından başka bir oyuna kaçıyor ".

Bilim çevrelerinin bu kitaplarla ilgili ortak eleştirisi 'her şeyi kolayca ve hızla halledebileceğimiz' yolundaki vaatleri aslında. Bir an önce kilo vermek, bir an önce güzel olmak, bir an önce zengin olmak...

UMUTTAN ZARAR GELMEZ!
Yine Psikiyatr Cem Mumcu'ya göre, bu kitaplara satış patlaması yaptıran insanlar da, sözkonusu vaatlere dünden hazır: "Emek vermeksizin, derinleşmeksizin, ter dökmeden, canları yanmadan bir dönüşüm bekliyorlar hayatlarında. Bu beklentiler, spiritüel kitaplarda çok güzel tarif edilip önemli bir pazarlama mavrasıyla satılıyor."

Kuraldışı Yayınları sahibi Nil Gün, sözkonusu eleştirileri şöyle yanıtlıyor:
"Şöyle bir etrafımıza baktığımızda umutsuzluğa kapılmamız için her türlü şeyin var olduğunu görürüz. Sağlık sigortası bile olmayan onca insan endişeyle yaşıyor. Her gün bir öncekinden daha umutsuz giriyoruz yatağa. Bunlar sorun olmuyor da, hayata biraz umutla bakmak mı sorun oluyor?

"Tüm şiddet ve intihar vakalarının altında umutsuzluk yatar. Şimdiye kadar, ya çıkarsa umuduyla aldığı Milli Piyango biletine amorti bile çıkmadığı için hayal kırıklığı yaşayan ve depresyona giren biri olduğunu duymadım.

"Yazdıklarımda, 'yaşam aksiyonu sever' bakışının altını hep çizdim. Çekim yasası bana göre bir tembellik yasası değildir. Kendi hayatım bunun en canlı örneği."

Neredeyse 20 yıldır spiritüel alanda kitaplar yayımlayan Dharma Yayınları'nın sahibi Namık Kemal Atalay ise, bu kitapların geleceğe dair kesin hükümlerle konuşmadığını, ancak pozitif düşüncenin zor durumdaki insanlara motivasyon sağladığını söylüyor, eleştirileri haksız buluyor.

PROF. NARLI'NIN YORUMU
Hazırladığımız dosyada spiritüel kitapların ruh bilimi ve sosyoloji açısından değerlendirmelerini de bulacaksınız. Bu yorumlar, diğer kategorilerdeki kitaplarla karşılaştırmalı satış rakamları, okur görüşleri ve bu spiritüel çalışmaların ruhsal gelişim seminerlerinde kaynak olarak kullanılmaları biraraya geldiğinde ortaya şu sonuç çıkıyor:

İçinde bulunduğumuz çağın insanı, binlerce yıldır olduğu gibi kendini arıyor; varoluşunu anlamlandırmaya çalışıyor. Ancak bu arayış ve anlamlandırma çabası yaşamın hızı, bilginin ucuzlaması ve kadim öğretilerin geçerliliklerini yitirmeye başlamaları gibi nedenlerle başka bir köşeye, hazır reçeteler, basit öneriler ve devasa vaatler sunan spiritüel kitaplarla varoluş yarasını pansuman etme yönüne kaydı.

Prof. Dr. Nilüfer Narlı'nın neo-kadercilik olarak tanımladığı bu okuma anlayışı, Narlı'nın sosyolojik tahliliyle "insanların hayatlarında gelişen olayları sebep-sonuç ilişkisi, psikolojik faktörler, içinde bulundukları sosyal-siyasi konumla açıklamak yerine, kader anlayışıyla açıklamak istemelerinden" güç buluyor. Spiritüel kitaplar da tam bu ihtiyaca karşılık geliyor, sorulara mutlak cevaplar veriyor.

Prof. Dr. Nilüfer Narlı, "Dünyada ve Türkiye'de insanların kozmos anlayışının uzun süre pozitivizmle şekillendiğine, ancak bugün bilimin insanlığın bazı sorularına cevap verememesi üzerine, spiritüalizme yönelişin başladığına" dikkat çekiyor.

AMAÇ OKUMAK DEĞİL
Bu yönelişin içinde de bu tür kitaplar sıradışı satışlara ulaşabiliyor. Peki bu satış rakamlarını üst üste koyunca ortaya çıkan tabloya bakarak, Türkiye'nin 'az okuyan ülke' olma kaderinin (!) değişme umudu olduğunu söylemek mümkün mü?
Yanıt ne yazık ki olumsuz. Bu okurların amacı 'okumak' değil çünkü. Onlar için önemli olan, cevapları bulmak.

Prof. Dr. Narlı 'okuru okumak' anlamında, ciddi bir tehlikeye dikkat çekiyor: "Bu kişiler mutlak cevapları aldıkları zaman sorgulamayı durduruyor. Yeni bir bakış açısıyla karşılaşınca da tepki duyuyorlar. Bazıları diğer okumalara kapıyor kendilerini".

ARADAKİ BÜYÜK FARK
Ya "Suç ve Ceza", "Mrs. Dalloway", "Memleketimden İnsan Manzaraları"? Ve onlarla aynı safta duran binlercesi...
Bu kitapların insanı yaşama karşı ne kadar güçlü kıldığını bilen, edebiyatın dönüştürücü gücüne inanan okurlar ve tercihini spiritüel kitaplardan yana kullananlar...

Aslında kabaca ikiye ayırdığımız bu grupların hepsi varlığının nedenlerini sorgulamak, bir gün yok olacağını bilerek güne başlamak, ne kadar süreceğini bilmediği bir gelecek için çabalamak gibi varoluşsal sıkıntılara sahip.

Her iki grup da varoluşsal acılarına merhem arıyor. İçindeki tanımlanmaz boşluğu, zihnine bilgiler yükleyerek doldurmaya çalışıyor. O boşluğun hiç dolmayacağını içten içe biliyor olmak, onları çabalamaktan alıkoymuyor.

Ne var ki aralarında büyük bir fark var: Yazarın birikimlerinden ve referanslarından süzülen saf bilgiyi, derinliği edebi lezzet avantajını da kullanarak okuma keyfinin büyüsü içinde, kendiliğinden ve idrak ederek almak başka, Godot'yu spiritüalizm içinde beklemekten başka hiçbir bakış açısı geliştirmeden bir kitabın kapağını açmak başka...
Altını çizecek bir sonuç önermesi sunmaya gerek yok. Karar, okurun sağduyusuna emanet.

CEM MUMCU (Psikiyatr, yazar, yayıncı)
"BU YÜZDEN TEDAVİYE MUHTAÇ HALE GELEN OKURLAR GÖRDÜM!"
Bu kitaplarla hastalarını tedavi eden psikiyatrlar varsa ben onları döverim. Kitap önerisinde ben de bulunurum, zaman zaman ışık yakan bir kitap olabilir ama bu kitaplardan bahsetmiyorum tabii. O kadar saçmalayan bir meslektaşım olduğunu sanmıyorum.

Bu bir pazar. İnsanlar hayatı bu yolla çözmeye çalışıyor. Sonra saçmalayıp saçmalayıp gerçekten psikiyatrik bir bozukluğa gidiyorlar. Değiştiklerini zannediyor olabilirler. Zaten insan bu kadar yüceltmeyle bir kitabı okuduktan sonra değişmediğini herhalde kendine itiraf edemez. İçsel, ruhsal dönüşüm o kadar zor ki.

Gerçekten tedaviye muhtaç hale gelenleri çok gördüm. Çok yüzeysel bir çalışmayla derinleştiğini sanıyor ve bu etkilenimiyle hayatını yönetmeye kalkıyor. Eylemsel dönüşümler yapıyor, kocasını, karısını terk ediyor. Ama sonuç başarısız.


DOÇ. DR. ALİ ERGUR (Galatasaray Üniversitesi Sosyoloji Blm.)
BÜYÜSÜNÜ YİTİRMİŞ DÜNYAYA UMUTSUZCA İKAME EDEN BÜYÜLÜ DÜNYA
Bir yandan modernleşmenin doğal sonucu olarak sekülerleşmiş (büyüsünden arınmış, dinsel olanla değil rasyonel olanla açıklanan), diğer yandan son derece karmaşık ve parçalı bir görünüm arz eden gerçeklik, özellikle sıradan birey için gereğinden fazla sıkıntı kaynağıdır.

Oysa insan, kendi varlığı üzerine düşünebilen tek tür olarak, bu varlığı anlamak, açıklamak ve temsil etmek ister. Bilinen açıklama biçimleri (mitologya, dinsel dogmalar, ideolojik şemalar, siyasal konum alışlar, vb.), artık bugünün dünyasının karmaşıklığını çözmek ve onu tutarlı bir şekilde açıklamak için yeterli gelmemekte.

Ayrıca dünya siyaseti git gide tehlikeli gerilimlere yol açmakta, küresel ölçekte çeşitli adaletsizlikleri çoğaltmaktadır. Bu öngörülmezlik boğucu bir etki yapar; genel bir akli olandan kaçış hali ortaya çıkar.

Doğaüstü güçleri konu edinen kitaplar bu nedenle günümüzde hızla daha fazla ilgi odağı olmaktadırlar. Bu anlatılarda tasvir edilen büyülü dünya, bir anlamda, günümüzün büyüsünü yitirmiş dünyasının yerine konulmaya umutsuzca çalışılan bir ikamedir.

Korku, belirsizlik, tehlike, öngörülmezlik, adaletsizlik arttıkça, bu tür kitapların, onlarla aynı işleve sahip komplo teorisi ürünleri kadar rağbet görmesi son derece doğal kabul edilmelidir. Sonuçta, bu durumdan yine piyasa yararlanıyor; bu tür popüler anlatıların yaygınlaşmasıyla okur sayısı da artıyor."

SAFFET MURAT TURA (Psikiyatr, yazar)
"KIRILGAN ORGANİZMANIN VARLIK SORUNU KARŞISINDA TEPKİSİ..."
Şüphesiz ki insanlar kendilerinin ve bu evrenin ne olduğunu, nereden gelip nereye gittiğimizi, bu soruları soran varlıklar olarak nasıl yaşamamız gerektiğini merak ediyor.

Ne de olsa ölümlü, hakikatten mahrum, gene de zeki oluşumlarız. Ama insanlığın önemli bir bölümü, varlık karşısındaki cehaletimizi ve çaresizliğimizi bir ömür boyu sürdürerek, tüm umutsuzluğuna rağmen küçük de olsa bir şeyler anlama çabasına devam etmeye tahammül gösteremiyor.

Ya bu soruları tamamen unutmayı ya da temelsiz, hazır cevap inanç sistemlerinde sanki yanıtı bulmuş gibi kendini kandırmayı tercih ediyor anlaşılan.

Araştırmacılığını ve merakını inanç denizinde boğmayı seçiyor. Psikiyatrik açıdan bu insanları anlayabiliriz tabii, hatta esas çoğunluğu oluşturduklarına bakarak biyolojik türümüzün varlık sorunu karşısındaki doğal tepkisini sergilediklerini kabul etmeliyiz.

İnsan olma durumuna, yani zeki ama varlığına ilişkin hakikatten mahrum olma durmuna katlanmak zordur. İnanç sistemlerinin sunduğu kolaycılık insanları rahatlatır, nasıl yaşaması ve düşünmesi gerektiğini bildiren bir dizge sırtından yükünü alır insanın. Kendini hakikate vakıf ve tüm-güçlü hissetirir.

Bu kırılgan organizma, acı gerçekle yüzleşip çaresizliğiyle karşılaşacak yerde tüm-güçlü narsisistik fantezilerde, arzusunun, düşüncesinin her şeyi gerçekleştireceği rüyasında acılarını avutmayı tercih ediyorsa elden ne gelir? Demek ki insanların çoğu için mutluluk ancak hayalde elde edilebiliyor bu gezegende. Üzücü ama gerçek bu galiba.

İREM AYRAL (Ruhsal gelişim eğitmeni)
"İSTEDİĞİ VERİLDİKÇE KİMSE ANORMAL DEĞİL"
Varoluşsal sıkıntılarına çözüm arayan insanlara yardım etmeyi amaçlayan kuruluşlar da var. Bunlardan biri de Bilgi Paylaşımı Derneği. 2005 yılında kendini geliştirmek ve ruhsal tekamülüne katkıda bulunmak isteyenleri konunun uzmanlarıyla buluşturmak amacıyla kurulan dernekte "Hayatla Akışta Olabilmenin Esasları" adı altında bir seminer yürüten İrem Ayral, spiritüel kitapların insanların ruh sağlıklarına destek olduğunu savunuyor.

"Eğitimlerimde bu tür kitapları sıkça kullanıyorum. Problemlerine odaklanmak onları çözmek demek değildir. Çözebilmek için beyinde deneyim ve bilginin olması lazım. Ama kitabın esiri olarak, tapınarak değil," diyor Ayral.

"Global medicine" eğitimi alan ve alternatif tıpla ilgilen Ayral'a göre bu kitaplar insanların vizyonlarını genişletiyor:
"Sınırlarının nereye gidebileceğini anlamaları için, başka insanların nelerin üstesinden geldiklerini görmeleri lazım. Önemli olan tekrar tekrar okuyup dünyaya bakışını değiştirmek. İyileşme, öncelikle umut ve inançtır.Kendi potansiyeline inanınca ümit etmeyi de kendine hak görüyor."

Bütün kanser hastalarını yaşam sevinçlerini, umutlarını kaybetmiş insanlar olarak niteleyen Ayral, "Vücut kendi kendini iyi edebiliyor, doktorlar teknisyendir, keser biçer. Kendini iyileştiren vücuttur. Ama şöyle yanlış anlamalar var, yukardan bir torba altın düşecek, evren lütfederse onların yolu açılacak sanıyorlar. Alakası yok" diyor.

Ve özellikle bir konunun altını çiziyor: "Evren tabii yardım ediyor, ama ne zaman? Evren arz taleple ve bilgiyle çalışır. Arzularınız, ihtiyaçlarınız karşılanacaktır.

Ama siz ne istediğinizi bilmezseniz, kararsız ve şüpheliyseniz evren size servis veremez. Ne istediğinizi bilene kadar bekler, çünkü evrende zaman ve mekan yok. Bir insanı iyi etmek istiyorsanız talebine arz vereceksiniz."

Türkiye'de eski bir psikoloji anlayışının hakim olduğunu söyleyen İrem Ayral, bipolar ya da depresif teşhisi konularak kendisine gelen çok sayıda genç olduğunu vurguluyor: "Anne babalarına tarafından baskı altında tutuldukları için, akıllarını oynatmak üzereler. İstediğini verdiğiniz anda kimse anormal değil. O kadar basit ki hayatını değiştirmek."


OKUR GÖRÜŞLERİ

"ŞU AN İÇİN SOMUT BİR SONUÇ ALAMADIM!"
R.A. (Finans Uzmanı)
"Ferrari'sini Satan Bilge"nin yazarı Robin Sharma'nın hemen hemen tüm kitaplarını okudum. Bu kitaplardaki tavsiyeleri kendime örnek alıyorum ve kendi yaşam tarzıma uygulamaya çalışıyorum. Fakat bu kitaplardaki önemli noktalardan biri, Avrupa hayat tarzında yazılmaları. Türkiye'nin yaşam koşulları ve sorunları belli, bu nedenle kitaplardan ancak kendi hayat tarzıma uygun olanları alabiliyorum. Zaman içinde olumlu birşeyler kattığını düşünüyorum fakat şu an çok somut bir sonuç alamadım.

"ETKİSİ ÇABUK GEÇİYOR"
Hüseyin Deniz Sitacı (Beden eğitimi öğretmeni)
Ben "Ferrari'sini Satan Bilge"yi okudum, "The Secret"ı da tam bitirmedim. Kitapta "Hayatınız değişecek" diyor, fakat hiç öyle bir şey olmadı, hiçbir sorunumu çözmedi. Birçok arkadaşım "Ferrarisini Satan Bilge"yi okuduktan sonra hayatlarındaki bir çok şeyin değiştiğini söyledi. Fakat bu iki gün sürdü, şimdi hayatlarına aynen devam ediyorlar. Etkisi çabuk geçiyor.
Ne "Ferrari'sini Satan Bilge" ne de "The Secret" hayatıma bir şey kattı.
Türkiye'nin sorunları belli zaten, bir kitap insanın hayatını ne kadar değiştirebilir ki?

"MÜCADELE ETMEM GEREKTİĞİNİ ANLADIM!"
Olgun Çinal (Kitapçı)
İnsanlar hayal gücündeki şeyleri gerçekleştirir. Ben aslında kendimi kötü hissettiğimde kitap okurum. Mümin Sekman'ın "Her şey Seninle Başlar" kitabı hayata bakış açımı derinden etkiledi. O kitabı çok tıkandığım bir zaman okumuştum, her şeyle mücadele etmem gerektiğini anladım. Ayrıca bir kitabın hayatımızda birşeyleri değiştirmesi için illa kişisel gelişim kitabı olması gerekmez. Sanat ya da felsefe kitabı da değiştirebilir insanı. Hiçbir kitabı okumadan hep kişisel gelişim tarzı kitapları okumakla beyin kasılır. "Ferrarisini Satan Bilge"yi okudum ama kitap beni etkilemedi. Ama iyi bir kitabın hayatımda bir şeyleri değiştirebileceğine kesinlikle inanıyorum.

"BU ÇALIŞMALAR SOVYETLER'E DAYANIR"
Kamil Yılmaz (Felsefe öğretmeni)
Son çıkanların çoğunu takip edemesem de on yıl önce çıkmış bütün spiritüel kitapları okuduğumu söyleyebilirim. Tabiİ ayırt edebilmeyi öğrendim bu kadar okuyunca. Bu kitaplar insana dışarıdan bir şey vaat etmiyor. İnsan içindekini, potansiyelini dışarıdan bir etkenle değil; kendi yöntemiyle bulur diyorlar. Bu çalışmalar Sovyetler'e dayanır. İnsanın bir enerji yaydığını ve bu enerjiye yön verilebileceği söyleniyordu.

"SPİRİTÜEL KİTAPLAR HAYATIMI DEĞİŞTİRDİ"
Suzetta İşman (Ev kadını)
Spiritüel kitaplar benim hayatımı çok değiştirdi. Aile ilişkilerime de yansıdı. Olaylarla başetmeyi, korkularımı keşfetmeyi, yargılarımı yok etmeyi öğretti. Bu kitapları okuduktan sonra insanları olduğu gibi kabul etmeye başlıyorsunuz.

"BENİ TRAVMADAN KURTARDI!"
Gözde Mitrani (Dekoratör)
Spiritüel kitapları okuduğunuzda doğanın ve evrenin ne kadar güçlü olduğunu, her şeyin evrenin doğal akışında gittiğini görüyorsunuz. Kendinize faydanız oluyor. Ben kanser riskiyle karşı karşıya gelmiştim. Gerilimlerim nedeniyle kendimi hasta etmiştim. Bu kitaplarla bakış açımda ciddi değişiklikler oldu. Travmadan kurtardı beni. Psikolojik desteğe de başvurdum ama orada hep yaralara tuz basılıyor, acılarınız deşiliyor. Bu kitaplar ise acılarınızı unutun diyor.

"SADECE MERAKTAN BAKTIM!"
Engin Pekdoğan (Öğrenci)
"The Secret" dikkatimi çekti, aldım baktım, biraz karıştırıp okuduktan sonra içeriğinin tutarlı olmadığını düşündüm. Kapağındaki şeyle içindekinin pek alakası yokmuş gibi geldi bana. Son zamanlarda bir artış var bu tür kitapların popülaritesinde, ben de sadece meraktan baktım.

MİLENYUMUN ÇOK SATANLARI

Son yılların çok satanlar listesinde en az bir adet spiritüel kitap görüyoruz. Bu tür kitapların satışlarını diğerleriyle daha somut bir biçimde karşılaştırmak için yayınevlerinden 2000 yılından bu yana en çok satılan kitaplarının satış rakamlarını istedik. Aynı dönemde en çok satılan spiritüel kitapların satış rakamlarını da alınca ortaya ilginç bir tablo çıktı.

SPİRİTÜEL KİTAPLAR

"Her Şey Seninle Başlar" / Mümin Sekman / Alfa / 400 bin

"Ferrarisini Satan Bilge" / Robin Sharma / Goa / 350 bin

"NLP" / Nil Gün / Kuraldışı / 140 bin

"The Secret" / Rhonda Byrne / Mia Yayıncılık / 125 bin

"Tanrılar Okulu" / Stefano Elio D'Anna / Alteo / 25 bin

"Tibet'in Gençlik Pınarı" / Peter Kelder / Dharma / 20 bin

"Farkındalık" / Osho / Ganj Kitap / 8 bin

"% 100 Düşünce Gücü" / Jack Ensign Addington / Akaşa / 6. Baskı

"Gizli Sırlar Öğretisi" / Ergun Candan / Sınır Ötesi / 8. Baskı

DİĞER KATEGORİLER

"Şu Çılgın Türkler" / Turgut Özakman / Bilgi Yayınevi / 700 bin

"Yaz Bitmesin" / İclal Aydın / Epsilon 250 bin

"Yatmadan Önce 100 Fırça Darbesi" / Melissa P. / Okuyanus / 230 bin

"Efendi" / Soner Yalçın / Doğan Kitap / 150 bin

"Kitab-ı Aşk" / İskender Pala / Kapı Yayınları / 150 bin

"Baba ve Piç" / Elif Şafak / Metis Kitap / 110 bin

"Bir Gün" / Ayşe Kulin / Everest / 103 bin

"Gazi Paşa" / Attila İlhan / İş Bankası / 68 bin

"Zahir" / Paulo Coelho / Can Yayınları / 52 bin

"Safran Sarı" / İnci Aral / Merkez Kitapçılık / 20 bin

SPİRİTÜEL KİTAPLARDAN ALINTILAR

"Sır, çekim yasasıdır. Hayatınıza giren her şeyi, kendinize çeken siz kendinizsiniz." ("The Secret" - Rhonda Byrne)

"Kişi, kendisiyle ilgili inandığı, hayal ettiği, güvenle beklediği şeyleri mutlaka yaşayacaktır." ("%100 Düşünce Gücü - Jack Ensign Addington)

"Dünya her isteğe yanıt verir. Ne var ki sen ne istediğini bilmiyorsun, çünkü yıllardır düşlemeyi bıraktın." ("Tanrılar Okulu" - Stefano Elio D'Anna)

"Meditasyonun sana bir yerden getirilmesine gerek yoktur. Meditasyon mevcuttur, tohum mevcuttur. Sadece onu tanıman, beslemen, ona dikkat etmen gerekir ve o gelişmeye başlar."
("Sevgi" - Osho)

"Bir düşünce ekersin, bir eylem biçersin. Bir eylem ekersin, alışkanlık biçersin. Bir alışkanlık ekersin, karakter biçersin. Bir karakter ekersin, kaderini biçersin." ("Ferrari'sini Satan Bilge" - Robin Sharma)

"...Ne olmak, neye sahip olmak, neyi başarmak istediğimizle ve evrende bize yardım edecek her şeyle bir bağlantımızın olması söz konusudur. Gereken tek şey, kendimizi buna hazırlamak ve niyeti harekete geçirmektir." ("Niyet Etmenin Gücü"- Dr. Wayne W. Dyer)


KİTAP SEÇKİSİ


"The Secret / Sır" / Rhonda Byrne / Mia

"% 100 Düşünce Gücü" / Jack E. Addington / Akaşa

"Ferrari'sini Satan Bilge" / Robin Sharma / Goa

"Her Şey Seninle Başlar" / Mümin Sekman / Alfa

"Tanrılar Okulu" / Stefano Elio D'Anna / Alteo

"Niyet Etmenin Gücü" / Dr. Wayne W. Dyer / Dharma

"Yeter ki İste" / Deepak Chopra / Omega

"Pozitif Yaşam" / Ergün Arıkdal / Ruh ve Madde

"Tibet'in Gençlik Pınarı" / Peter Kelder / Dharma

"Farkındalık" / Osho / Ganj

"Tanrı ile Sohbet" / N. Donald Walsch / Ötesi

"Kryon Serisi" / Akaşa

"Şimdi - Burada" / P. Senge, O. Scharmer / Goa

"Mutluluğa Övgü" / Matthew Richards / Doğan Kitap

"Değişimin Dansı" / Michael Lindfield / Ötesi Yayıncılık

"Bir Tüy Gibi Hafif Yaşamak" Ruth Fishel / New Age

"Çekim Yasası Sırrı" / Joe Vitale / Pegasus

"Çekim Yasası" / Nil Gün / Kuraldışı

"Yaşam Kitabı" / J. Krishnamurti / Sistem

Neo Kadercinin Başucu Kitapları, Miraç Zeynep Özkartal, Milliyet Kitap, Mayıs 2007

Türkiye gibi okuma oranı düşük bir ülkede bile "The Secret / Sır" adlı kitabın 4 haftada 125 bin adet satılması gösteriyor ki, insanların büyük çoğunluğu mutluluğun ve yaşamın sırrını 'spiritüel / tinsel' kitaplarda arıyor...   
Arşivlik HayatlarTümü »

» Asaf Hâlet Çelebi 100 Yaşında / Ömer Faruk Şerifoğlu
» Arşivcilerin Babası: Muallim Cevdet / Zeynep Berktaş
Dergi SergeniTümü »

» Dergi Yazarının Tadı Başka
» Anlayış Dergisi Artık Tüm İçeriğiyle İnternette
» Karagöz 7 Çıktı
» Dergâh Dergisi Yine Dopdolu
» Türk Edebiyatından "Kaşgarlı Mahmud" Özel Sayısı
EkstraTümü »

» Uykusuzluk / Mehmet Uğurlu
» Bir Yılda Kaç Kitap Okuyoruz?
» Doğu'nun Meyvelerini Batı'nın Tepsisinden Sunmak / Ali Ayten
» Kitapçı / Mehmet Ulusel
» "Aşk Istırapsız Olmaz" / Nuri Altun

Yorum yazabilmeniz için üye olmanız gerekiyor. Üye olmak için tıklayın.

(Üye iseniz sayfanın en üstünde sağ tarafta yer alan kısımdan giriş yapmalısınız.)


Henüz yorum yapılmamış.

Üye Girişi
Kullanıcı adı
Şifre
Beni hatırla
Şifremi unuttum!
Ücretsiz Üye Olun!
Son 10 Yorum
toplantı (10.12.2013 - 17:25)
tek söğüt (26.02.2013 - 01:08)
yok var, var var (26.02.2013 - 01:06)
Hoş bir yazı (17.08.2012 - 00:19)
beklerken (27.05.2012 - 21:07)
bir yorum (21.12.2011 - 20:20)
bir yorum (21.12.2011 - 20:13)
işte tam da böyle (18.11.2011 - 20:37)
Gitmek (18.11.2011 - 19:53)
ELİF LAM RA (28.10.2011 - 00:02)
Yorum için üye olun!