Edebiyat dünyasında üzerinde en az konuşulan edebi türlerin başında gelen öykü, Türkçe'de son yıllarda altın devrini yaşıyor. Yayınevleri roman ve şiir yanında öyküye eskisinden daha fazla yayın şansı veriyor, dergilerde öykü teorisi ve eleştirisi dikkat çekici bir şekilde artıyor, pek çok yerde öykü günleri düzenleniyor, tematik öykü kitapları seri halinde yayınlanıyor. Öykücüler üzerine incelemeler çoğalıyor, ilk kez öykünün kuramsal temellerine ilişkin bağımsız/telif kitaplar yazılıyor, çeviriler yayınlanıyor. Kısaca edebiyatın nabzı öyküde atıyor. Aslında öyküye olan bu ilginin yoğunlaşmasında şaşılacak bir yan yok. Çünkü öykü insanlığın tarihi boyunca, birikimlerini, tecrübelerini aktarmakta kullandığı önemli bir yöntem. Bu yanıyla öykü edebiyat, dünyasında hakettiği gerçek yerini alıyor ve edebiyatın odağına kuruluyor.
Bu atmosfere bir ışık da Hece Yayınları'ndan geldi: HECE ÖYKÜ. Türk Edebiyatına "Türk Öykücülüğü", "Türk Şiiri", "Ahmet Hamdi Tanpınar", "Türk Romanı", "Sezai Karakoç", "Eleştiri", "Nuri Pakdil" gibi kalıcı özel sayılar kazandıran Hece Yayınları, sekiz yıldır yayınlanan HECE dergisinden sonra ikinci bir dergi ile, HECE ÖYKÜ'yle okur karşısına çıktı. Aslında Hece Yayınları için ateşten gömlek giydi demek daha doğru. Çünkü öyküye ilgi ne kadar yoğunlaşırsa yoğunlaşsın, ortam ne kadar uygun olursa olsun, bir edebiyat dergisi çıkarmanın, onda direnmenin bile zorluğu ortadayken bir "tür dergisi" çıkarmak ülke şartlarında gerçekten cesaret işi. Hece Yayınları bu cesareti gösterdi.
HECE ÖYKÜ'nün ilk sayısı, öykü gündemi ile başlıyor. Öykü haberlerinin, değerlendirmelerin yer aldığı bu bölümde, 2003'ün öykü olaylarına yer veriliyor. Derginin ilk yazısının Mapussant'in biyografisi olması bu türün öncüsüne bir "merhaba/saygı" olarak da bakılabilir; Pearl S. Buck, Necip Mahfuz, Temi Zammit'tin öyküleri Mete Çamdereli, Aslınur Kara, Halim Öznurhan, Türkan Mignon'nun Türkçeleriyle HECE ÖYKÜ'ye taşınıyor. Derginin bu sayıdaki dosyası: Öykünün Kuramsal Bağlamı. Hüseyin Su, Necip Tosun, Abdurrahim Karadeniz, Mehmet Harmancı, Necati Mert, Ömer lekesiz yazınsal bir tür olarak öykünün, teorik temelleri üzerine duruyorlar. Öykü üzerine yazdığı nitelikli kuramsal yazılarıyla tanıdığımız Aysu Erden, HECE ÖYKÜ'nün ilk sayısında yerini almış. Dergide ürünlerin fazlalığı dikkat çekiyor. İkisi yabancı on sekizi yerli yazarlardan olmak üzere toplam yirmi öykü yer alıyor. Bu sayının kimi öykücüleri şunlar: Semra Aktunç, Cemal Şakar, Nalan Barbarosoğlu, Köksal Alver, Sadık Yalsızuçanlar, Yunus Develi, Ethem Baran, Dilek Aslaner, Mihriban İnan Karatepe, Abdullah Harmancı... Derginin ilginç bölümlerinden biri de "Öykücüler ve Öykü Kitapları Sözlüğü". Bu bölüm öykücülük hafızamızın oluşmasında önemli bir girişim.
İki aylık peryodlar halinde yayınlanacak olan HECE ÖYKÜ ilk sayısıyla bundan sonra neler yapacağının da işaretlerini veriyor. Dergi, HECE dergisinin ve Yayınlarının bildik titizliğini, özenini yansıtırken, ilkeli, düzeyli, canlı bir yayın politikası benimsemiş gözüküyor. Sadece gönderilenlerin (ve yazarların) belirlediği bir dergi olmaktan çok, planlı, programlı bir ekip dergisi görünümünde. Geniş bir zamana yayılmış hazırlık devresinden sonra çıktığı apaçık ortada. HECE dergisinin yazarları çoğunlukta olmakla birlikte Cemal Şakar'dan Nalan Barbarosoğlu'na, Semra Aktunç'tan Dilek Aslaner'e öyküye bakışları, öykü anlayışları birbirinden tümüyle farklı yazarları bir araya getirmeyi başarmış dergi. Bu haliyle bir platform dergisi olma yolunda. Özellikle ismi pek dolaşım imkanı bulamamış yeni öykücüler de dikkat çekiyor. HECE ÖYKÜ yayınladığı bu ilk ürünlerle belli ki bir okul olma işlevi de yüklüyor kendine.
Başta belirttiğimiz gibi edebiyatın nabzı öyküde atıyor; öykünün nabzı da HECE ÖYKÜ'de.
Edebiyat dünyasında üzerinde en az konuşulan edebi türlerin başında gelen öykü, Türkçe'de son yıllarda altın devrini yaşıyor. Yayınevleri roman ve şiir yanında öyküye eskisinden daha fazla yayın şansı veriyor, dergilerde öykü teorisi ve eleştirisi dikkat çekici bir şekilde artıyor, pek çok yerde öykü günleri düzenleniyor, tematik öykü kitapları seri halinde yayınlanıyor.
Edebiyat dünyasında üzerinde en az konuşulan edebi türlerin başında gelen öykü, Türkçe'de son yıllarda altın devrini yaşıyor. Yayınevleri roman ve şiir yanında öyküye eskisinden daha fazla yayın şansı veriyor, dergilerde öykü teorisi ve eleştirisi dikkat çekici bir şekilde artıyor, pek çok yerde öykü günleri düzenleniyor, tematik öykü kitapları seri halinde yayınlanıyor. 
