Edebiyat ve Düşünce Dergisi Tasfiye, 5. sayısıyla 2. yılına girdi. Dergi giriş yazısında herkesi "kitaba, kitaba tekrar kitaba" çağırarak aralıyor sayfalarını. Gerekçesi de ortada; "yolumuzu açacak her şeyin anahtarı kitapta saklı."
Dergi 4. sayıda olduğu gibi yine bir yazı ile Büyük Ortadoğu Projesinin fenalıklarını gözler önüne sermiş. Mehmet Sacit, "Büyük Aldanışlar Projesi" adlı yazısında bu projenin tam bir yok etme projesi olduğunu, bu yok edişin hayatın her alanında kendini gösterdiğini örneklerle vurguluyor. Bu sinsi projeye bırakın karşı çıkmayı destek olanların kendilerine gelmeleri gerektiğini işaret eden yazı; "Sivil örgütlenmelerin yapacakları şey bu çirkin işgale karşı çıkmak, bağlılarını emperyalizmin türlü oyunlarına karşı uyarmaktır" diye sona eriyor.
Derginin orta sayfası M. Önal Mengüşoğlu ile mülâkata ayrılmış. "Vahiy ve Sanat" kitabı eksenli mülâkatta Mengüşoğlu, sanatın vahiyle olan bağlarına dikkat çekerek, vahiyden beslenmeyen sanatın bir çıkar yol olmadığını örneklerle ortaya koyuyor. Mülakâtı Abdurrahman Çeliker yapmış.
Ahmet Örs, "Nitelik ve Anlam" adlı yazısında edebiyatımızın kaybolan niteliğini geçmişten günümüze örneklerle ele almış.
M. Şamil Baş, "Şiir ve Kurgu" adlı yazısında şiirin oluşumunu konu edinmiş. Kurgunun nasıl oluşması gerektiğini söylerken, kurgu çeşitlerini de sıralayarak ve yakın zamanda ortak bir kurgunun gerekliliğine dikkat çekmiş.
Ahmet Erkilet, "Şiirler, Şölenler, İçimde Kitap Kokusu" adlı yazısında Sıtkı Caney'in "Hayatı Özlüyoruz Sayın Başbakan" şiirinden, şiir gecelerinden, Fatma Çolak'ın "Fe Şiirleri" kitabından ve Recep Şükrü Güngör'ün "Yas Ayini" adlı öykü kitabından bahsetmiş.
Dergide ilk kez yazan Hüseyin Kaya, şiir tadında bir nesirle katılmış Tasfiye'ye. "46" adlı yazısı buruk bir yüreğin iç konuşması şeklinde gelişiyor. "46"nın sırrı da yazının içinde saklı.
Yine dergiye ilk kez konuk olan Reşir Güngör Kalkan, "Ömrümüz Eylül Ağrısı" adlı denemesinde eylülün içimizde açtığı yaralardan bahsetmiş.
Levent Özdemir'in "Genç Yapraklar Dökülüyor Dallardan" yazısı, genç ölümlerin içimize saldığı tedirginlikleri sıralarken, ölüme hazırlıklı olmamız gerektiğini vurguluyor.
Ahmet Koçak, "Asansör" adlı yazısında bir asansörün dilinden asansörlerin serencamını anlatmış.
Hüseyin Karaca, "Masal Ülkesi" yazısında geçmiş günlerin bir masal, çocukların da bu masalın kahramanları olduğunu geçmiş günlerin anılarıyla dillendirmiş.
Elif Kaya "Zamanın Girdabında Savrulanlar" adlı yazsında zamanın insanlardaki iz bırakan etkilerden bahsetmiş. Bekir Biçer, "Yağmurcun" adını verdiği sırrı içinde saklı gizeme seslenmiş. Danişmend Yerli "Gavurdan Dost Olur mu?" adlı yazısıyla katılmış dergiye. Serim Düğüm'ün bu sayıdaki konusu, televizyonlardaki yemek programları.
Dergide şiirleriyle; Mehmet Aycı, Emre Şimşek, Ahmet Örs ve Mustafa Uçurum yer alıyor.
Derginin son sayfasında Tasfiye çağrısını yineliyor; "Lütfen Tedirgin Ediniz"