KÂBUS
Zeynep
Koyuncu
Yıl 1995, 23 Kasım,
Şırnak… Gece tüm gizemiyle yaşanırken, tek odalı,
küçük köhne evde hüzün hüküm sürüyor. İşte
şimdi korkularımla başbaşa ve yapayalnızım… Tüm
endişem, yalnızlıkla arkadaş olmaktı. Başlangıçta
korktuğum başıma gelmemişti. Çünkü, kader arkadaşım
Hakan’ı bulmuştum. Fakat şimdi… Hakan buraya
benden iki ay önce gelmiş. Beraber geçirdiğimiz günlerden
sonra birbirimizle anlaşmış can yoldaşı olmuştuk.
Hakan! Şimdi nerelerdesin? Uzaklarda mutlu musun?
Hakan! Anneciğinin koparılan filizinin ardından
bitmeyecek gözyaşları döküyor. Seni sevgilerin en yücesi
ile anıyorum. Mekânın cennet olsun.
Sabahın 4’ü. Tek odalı, küçük evin bahçesinden
fısıltılar geliyor. Kim gelir bu saatte? Ayak sesleri
artıyor… Anladım. Hakan! Bir yandan sana kavuşacağıma
için için seviniyor, bir yandan da ölümle yapayalnız
kalacak anneme üzülüyorum. Hoşçakal anneciğim…
İşte beklenen ân… Üç el silah sesi… Hakan sana
geliyorum.
Sabah yanıma ilk gelen yine öğrencilerim oldu. Burada
bir terslik var. Her sabah ben onlara giderdim, şimdi
onlar geliyorlar. Hepsinin gözleri boncuk boncuk…
Mehmet Ali, Yakup, Ekrem, Arif, Recep, en öndeler. Kızlar
arkada. Emine, Hatice, Zeliha, bekçinin kızı Elif,
Saliha…Kesik hıçkırıklar duyuyorum.
Doğduğumda sarıldığım beyaz kundağıma kavuştum.
Ve ben sonsuzluğa doğru, Bekçi Kemal, Köyün İmamı
Yusuf ve köylülerden birkaç kişinin omuzlarında,
ondan gelmiş olduğum ana kucağına dönüyordum.
Vasiyetim Hakan gibi öldüğüm yere gömülmekti.
Hakan ile yanyana yatmanın sevinci içindeyim. Özlemişim
ana kucağımı, onun saf ve temiz kokusunu. Arkamdan
okunan dûaları duyuyorum. Bekçinin kızı Elif her ne
kadar küçük olsa da olanların farkında. O’nun bu
hali bana yeter. Akşam oldu herkes evine döndü. Ben
Hakan ile dertleşirken yanımıza öğretmen çocuğu
Arif geldi. Şimdi kardeşi ile birlikte büyükannesinde
kalıyor. Önce bize baktı, baktı. Belli ki anne ve
babasını hatırladı. Sonra “Beni bekleyin, öğretmen
olacağım, diye bağırarak uzaklaştı. Seni hep
bekleyeceğiz…
İhsaan! İhsaan!.. Sabah oldu, kalkmayacak mısın? İhsan
beni duymuyor musun? Haydi öğrencilerin seni bekliyor.
İhsan uyan artık! Bugün bizim günümüz 24 Kasım!
Önce bir, sonra öteki gözümü açtım. Birde baktım
ki Hakan! Mutluluktan neredeyse uçacağım. Neyse ki rüyaymış!
Yurdumuzda her yıl Şehit öğretmen sayısı artıyor.
Öğrencilerin öğretmensiz, annelerin evlâtsız
kalmaması dileği ile…
|