DERGİBİ
DERGİSİ EDİTÖRÜ MELİH BAYRAM DEDE İLE RÖPORTAJ...
-Dergibi nasıl doğdu?
Dergibi, benim internetle tanışmamın bir sonucu olarak doğdu.
İnternette yayıncılık yapmanın cazip oluşu da buna
eklenince Dergibi'yi kazandırmış olduk internet alemine...
Konu olarak da edebiyatı seçtik. Çünkü, internette
Türkçe içerik konusunda sıkıntılar vardı (hâlâ var).
Türkçe içerik olarak edebiyat kategorisinde bir görev
üstlendik.
-Bu işe başlarken ne gibi zorluklarla karşılaştınız?
Karşılaştığım zorluklar teknik anlamda oldu. Teknik
olarak web tasarımını hiç bilmiyordum. (Hâlâ pek fazla
biliyor sayılmam.) Ancak bir dergi çıkarmanın zorunluluğunu
hissediyordum. Bu nedenle de, web tasarımı ile ilgili bilgi
ve kaynaklar aradım. Bu aşamada çok zorlandım. Deyim
yerindeyse, iğne ile kuyu kazarak web tasarımını kendi işimi
görecek kadar öğrendim. Başlangıçta, Fortunecity'de açtığım
bir sayfa üzerinden yayına başladım. Dergibi'nin ilk web
adresi tam 44 karakterden oluşuyordu. Arkadaşlarıma
Dergibi'den bahsettiğimde adresini istiyorlardı tabii
olarak... 44 karakterlik bir web adresi verince de çok itici
oluyordu. Bunun sıkıntısını yaşadım bir dönem. Daha
sonra da CJB.NET'i keşfettim. Bu gelişme ile, 44 karakterlik
adresimiz, http://dergibi.cjb.net olmuştu. O günü hala hatırlarım
ve çocuklar gibi sevindiğimi hiç unutmam.
İlerleyen zaman içerisinde, Fortunecity'nin 'banner'larından
sıkılmaya başlamıştım. Ve Urfa'dan Muhammet Taşçılar
yetişti imdadıma... Urfa Net olarak Dergibi'nin sponsorluğunu
üstlendi. Onun sayesinde, www.dergibi.gen.tr adresini aldık.
Ve Urfa Net'in hosting hizmeti ile yayınımızı o gün bu
gündür sürdürüyoruz. Muhammet'e bu anlamda çok şey
borçluyum. Dileğim, edebiyat alanında yararlı ve seviyeli
işlere imza atanlara da firmaların sahip çıkması sponsor
olmasıdır. Sponsorluk müessesesinin işletilmesi gerektiğini
düşünüyorum.
-Ne tür bir okuyucu kitlesini hedef olarak belirlediniz?
Dergibi'yi çıkarırken, oturup da "Hedef kitlemiz şu
olmalı" diye bir düşüncem olmadı. Yayınlarımızın
ana konusu kültür, sanat ve edebiyattı ve bu alana ilgi
gösteren herkese açık bir dergi planladık. Gerçi, tek başıma
tasarım yapmak zorunda oluşum ve yardımcım olmayışı
yüzünden, istediğim gibi bir dergi sunamıyorum okurlarımıza,
bunun da sıkıntısı var hep içimde. Daha iyisi için aktif
çalışacak bir ekip şart. Bunu da oluşturamadık
maalesef... Web tasarımı apayrı bir iş. Ekip işi... Yazıişleri,
o da apayrı bir iş ve ayrı bir alan. Bir çok konu ile
birden uğraşmak, maalesef dikkati dağıtıyor. Çoğu
zaman, teknik işlerle meşgul olmaktan, dergi içeriği
ikinci plana düşüyor. Bu da hoş bir şey değil. Teknik işlerle
uğraşmadan, sadece içerik ve yayın planı ile meşgul
olmak, sonra da hazırlanan materyali teknik ekibe teslim
etmek daha verimli olur. Ancak, bu şimdilik mümkün değil.
Böyle bir lükse sahip değiliz.
Bütün bu şikayetlere rağmen, "ekip" ruhu ile
çalışacak, kalemler oluşmasından memnunum. Yüzyüze
görüşemediğimiz ancak, her sayıya ürünleri ile katkıda
bulunan bir çok dostumuz var. Bu da büyük bir kazanç bizim
için...
-Derginin reklamını nasıl yaptınız?
Dergibi için reklam yaptığımız söylenemez. Böyle bir
girişimimiz olmadı. Ancak, basının içinde yer almamın
getirdiği yarar sayesinde, basında yer aldık/alıyoruz.
Buna da reklam denemez. Matbu' dergilerin tanıtımları, nasıl
gazetelerin kültür-sanat sayfalarında kendilerine yer
buluyorlarsa, edebiyat sitelerinin de o sayfalarda kendilerine
yer bulmaları gerektiğini düşünüyorum. Ve başlangıçtan
bu yana o tavırla devam ettim. Tüm gazetelerin
kültür-sanat sayfalarına Dergibi'nin her sayısının
içeriği ve tanıtımını yazıp faksladım. Bu anlamda,
periyodik bir internet dergisinin kültür-sanat sayfalarında
yer almasında öncülük ettiğimizi söyleyebilirim.
-Yazar kadronuzu nasıl oluşturdunuz?
Yazar kodrumuz, çekirdek olarak Yeni Şafak gazetesindeki
mesai arkadaşlarımızdan oluşuyor. Ancak, yayın yolculuğumuzda,
bizimle internet aracılıyla tanışan ve ürünleriyle bize
katılan bir çok dostumuz oldu, ekibimiz genişledi.
-İnternet yayıncılığının, baskı yoluyla yapılan
yayınlardan avantajlı ve dezavantajlı yönleri nelerdir?
İnternet yayıncılığının, avantajları olduğu gibi
dezavantajları da var. İnternetle tanışık olmayan
insanlara ulaşamıyoruz maalesef. Ancak internet ile meşgul
olan, "web tipi bir yaşam tarzı" benimseyen
insanlardan oluşan bir okur kitlesine yayın yapmak da ayrı
bir güzellik. Baskı, kağıt, mürekkep, dağıtım, posta
gibi masrafların olmayışı ekonomik olarak bir rahatlık sağlıyor.
Ayrıca, dünyanın her yerinden okunabilen, her noktadan ulaşılabilen
bir yayın da az şey değil.
-Su üstüne mi yazı yazıyorsunuz?
Su üstüne yazdığımızı düşünmedim hiç bir zaman...
Sanırım bu sorunuza kaynaklık eden şey, geçtiğimiz
aylarda Dergibi sayfalarında ve Yeni Şafak'ta yayınlanan
"İnternette yayıncılık" konulu tartışmamız...
Ben internet yayıncılığına uzak duran ve dikkate almayan
edebiyat çevrelerini eleştirirken kullandım bu sözleri...
"Su üstüne yazmıyoruz!" şeklinde bir çığlıktı
bu...
Yeri gelmişken, bir sorunumuzdan da bahsetmek istiyorum.
Dergibi için ürün talep ettiğimiz bazı kimseler, "İnternette
edebiyat olur mu?" diye, çok cahil ve bilinçsiz bir şekilde
cevap vermişlerdi talebimize. Nedeni ise, internette yayınlanan
ürünlerinin kendilerinin çok önem verdikleri "üstad"ları
tarafından görülemeyecek olmasındandı sanırım. Çünkü
"üstad"ları da kendileri gibi, internetin
"i"sinden bihaberdi. Onlar için, iki yaprak çıkan,
100 tane dağıtılan ve edebiyatın köşe başlarını tutmuş
kişilere ulaşan bir dergi daha değerli. Çünkü
kendilerini böylece gösterebiliyorlar. Diğer yanda, ayda
3000 ziyaretçisi olan bir Dergibi'ye ve onun gibi bir çok
elektronik yayına sırt çeviriyorlar. Ancak bunların da aşılacağına
inanıyorum ben. Gün gelecek, onlar da internetin büyülü
dünyasında yerlerini alacaklar. Ve yaptıklarını hatırladıklarında
pişman olacaklar.
-Yaptığınız işin karşılığını tam olarak alıyor
musunuz?
Bizim için, en iyi karşılık okurlarımızdan gelen iki satır
sıcak mesajdır. Yoksa maddi olarak bir beklenti ile yola çıkmadık.
Ancak, giderlerimizi karşılamak için reklam almak arzumuz
tabii ki... Yazarlarımızın hepsine telif ödeyebilmek,
Dergibi'nin yıldönümlerinde onlara birer plaket sunabilmek,
birer dolmakalemle gönüllerini hoş tutmak tabii ki
isteriz.
-İnternette yayıncılık ve dergicilik yapmak isteyenlere
neler önerirsiniz?
Dergibi'nin çıkışıyla birlikte en azından içinde
bulunduğumuz camia için, "sanal dergi" olgusunda
bir artış gözlemliyorum. Bana çoğu zaman internet dergisi
çıkaran gençlerden 'mail'ler geliyor. Eleştiri ve
tavsiyelerimi isteyenler oluyor. Benim onlara tavsiyelerim bir
kaç noktada olabilir. Birincisi "dergi" formatında
bir yayını esas almalarını öneriyorum. Periyodik (aylık
veya iki aylık) olarak yayın yapmalarını ve bu işi çok
ciddiye almalarını tavsiye ediyorum. Sitelerine isim
bulurken de çok hassas davranmaları gerektiğini düşünüyorum.
Sulu ve ciddiyetsiz isimler yerine, anlamlı isimler kullanmalılar.
Bir de yayın dili var. Bazı "dergi"lere bakıyorum.
Okurlarına hitab şekillerinin cılkı çıkmış. Örneğin,
"Bu hafta işim vardı dergiye fazla takılamadım. Bu
hafta bi şeyler yapcam!?" gibi ciddiyetsiz ifadelere
rastlıyorum. Bu işe gönül vermiş kişilerin, sitelerine
gelenleri sıradan bir ziyaretçi gibi değil "okur"
gibi karşılamaları ona göre hitap etmeleri gerekir. İşinizi
siz ne kadar ciddiye alır ve ciddiyetle yaparsanız, okurlarınıza
saygıda kusur etmezseniz o kadar başarılı olursunuz ve de
o kadar ciddiye alınırsınız. Özetle, tavsiyelerimi;
periyodik yayınlanma, ciddiyet ve güzel bir Türkçe olarak
özetleyebilirim.
|