Yıl:1 Sayı:3  EYLÜL 2000

Editörden
Künye
Yazılar - Şiirler
Kültür - Sanat
Mizah
Röportaj
Medya
Sağlık
Adres Çubuğu
Sizden Gelenler
Arşiv

Ana Sayfa

 
 


MÜZİK YAZILARI


EVET MAALESEF ROCK DA BİR MÜZİK...

Şuayb Sarıyıldız


O kadar çok şey söylenebilecekken bir türlü kalem oynatamamam, şüphesiz, nereden başlayacağımı bilemememden kaynaklanıyor. Oysa neresinden tutsanız size mükemmel bir yazı çıkartacağı da kesin. Öyleyse bu tutukluk niye? 

Endişelerim beni biraz daha temkinli olmaya, biraz daha söylenmemişi söylemeye zorluyor. Zaten bilinen ve ifade edilen şeyleri söylemek (hele de yazmak) kendinize bir işkence ya da en azından fuzuli bir yük olduğu kadar, okuyucuya da ciddi bir eziyettir. Birşeyler öğrenebilme ümidiyle yazınıza göz atma lütfunda bulunan herkesin vaktini çalmak gibi bir suç işlemiş olursunuz. Onun için bir yazıyı okuma teveccühü gösteren herkese mutlak anlamda birşeyler verebilmeliyim. Onların kafalarında mevcut bir ya da birkaç şeyi düzeltebilmeliyim. Bana, önyargısız bir şekilde bu yazıyı okuyup değerlendireceğinize garanti verirseniz; doğru bildiğim birkaç şeyi, hiçbir şeyden ve kimseden çekinmeden sizlerle paylaşabileceğimi vaad edebilirim. Evet, öyleyse yazının bundan sonrasını okuyanlar, önyargı konusunda benim isteğimi yerine getirenler olsun.

Okuyucu öncelikle şunu bilmeli ki, bu yazının anafikri, müziğe önyargısız yaklaşmak ve öylece kabul edip dinlemekten ibarettir. Yani, müziğin evrensel bir malzeme olduğunu zaten bilen her bireyin yaklaşımını da bu değişmez gerçeğe göre ayar etmesi şarttır. Peki bunu nasıl başaracağız? 

Bence bunu başarmak öyle sanıldığı gibi kolay birşey değil. Müziğin ne idüğünü bilmeden, onu icrâ edenlerin niyetlerini sezinlemeden olacak bir iş değil bu. Öyleyse önceliği, müziği nasıl bir kefeye koymamız gerektiğine verelim. 

Ben, iyi müzik ve kötü müzik ayrımının çıkış noktası olması gerektiğinde ısrarcıyım. Yıllarca önce bu konuyu bir gazetede gündeme getirdiğimde, çok basit bir de örnek vermiştim. Elinizdeki çubukla yere ritimle vuruşlarınız bile müziktir. Aklı evvelin biri çıkıp itiraz etmişti kabaca. "Yok daha neler! Artık kapı gıcırtısından da müzik diye bahsetmeliyiz" mealinde boş lakırtılar... Bugün "New Age" diye tabir olunan ve akıl sahibi herkesin özellikle tercih ettiği müzik tarzında kapı gıcırtısının bir anlamı vardır. Çekiç seslerinin, alev yalımlarının çıkışını tasvir eden efektlerin, rüzgar ve su gibi gayet tabii seslerin özellikleri vardır. Bunların her biri New Age'de özel bir anlama sahiptir. Hatta bırakın New Age'i; Müstakim Sahir gibi sanatçılar, hiç müzik aleti kullanmadan sadece vücutlarından çıkan seslerle şarkı söylüyorlar. Sertab Erener'in de aynı şekilde enstrümansız parça icrâ ettiğini tüm dünya gördü. Ne yani, bu yapılan müzik değil mi?

Bal gibi de müzik... Önyargısız yaklaşalım derken bunu da kastettik aslında. Yani "şu müzik değildir, böyle müzik mi olur?" basitliğinden daha olgun bir kabulleniş göstermek zorundayız. Evet, biz beğensek de beğenmesek de çingeneler de müzik yapıyor. Semtimize uğratmasak da arabesk de müzik. Dünyanın en iğrenç şeyi de desek, pop da müzik. Hiç dinlemesek de yabancı sözlü parçalar da müzik. Vs. vs.

Öyleyse bir iyi müzik-kötü müzik telakkimiz olsun. Bize göre de olsa -zaten hangi birşey bize göre değil ki- olsun. Mesela rock... Nedir sizce? Bir müzik mi, gürültü yığını mı, şeytan işi mi? Nedir sizce rock ? Bakın ben; hayatı boyunca hard'ını soft'unu hiçbir şekilde isteyerek dinlememiş ve asla keyif almayan biri olarak şunu düşünüyorum: Rock'ın canı cehenneme... Herhalde bu kadar kötü yapılmazdı müzik. Dikkat edin, "müzik" dedim. Halbuki rock'ın bir hayat tarzı, neredeyse bir din olduğunu biliyorum. Tüm bu malumat rock diye icrâ edilen şeyin müzik olduğunu reddetmeye zorlamıyor beni. Tamam diyorum, tapınıyor bu insanlar. Saçlarını savurarak, ellerini kaldırarak, Aczimendiler gibi bir ritüel (ayin) sergiliyorlar. Tek fark, Aczimendiler içeri atılıyor, bunlar stadyumlarda tapınmaya devam ediyorlar. İfade etmeye çalıştığım şey şu: Bu adamlar da müzik yapıyorlar maalesef... Dünyanın en iğrenç müziğini...

Aslında daha önceleri rock'ın asla müzik olamayacağını düşünürdüm. Sebebi de müziğin olmazsa olmaz bir ahenk şartı taşıması gerektiği idi. "Kulağa hoş gelmeli" diyordum. Ancak gördüm ki, kulağa hoş gelme göreceli bir kavram. Yani bana hoş gelen, ona hoş gelmeyebiliyor. Rock benim için bir gürültü ama onunla huzur ve sükun bulanları görünce fikrimi değiştirmek zorunda kaldım.

Gelecek sayıda bu konuya devam edeceğiz.

 

 
Okuyucu öncelikle şunu bilmeli ki, bu yazının anafikri, müziğe önyargısız yaklaşmak ve öylece kabul edip dinlemekten ibarettir. Yani, müziğin evrensel bir malzeme olduğunu zaten bilen her bireyin yaklaşımını da bu değişmez gerçeğe göre ayar etmesi şarttır. Peki bunu nasıl başaracağız?

 

Anasayfa  l  Editörden Künye  l  Yazılar - Şiirler  l  Mizah  l  Röportaj  l  Medya  l  Sağlık  Adres Çubuğu  l  Sizden Gelenler  l  Arşiv  E-Mail