Yıl:1 Sayı:3  EYLÜL 2000

Editörden
Künye
Yazılar - Şiirler
Kültür - Sanat
Mizah
Röportaj
Medya
Sağlık
Adres Çubuğu
Sizden Gelenler
Arşiv

Anasayfa

 

  

 
 
İDDİA

Orta yaşlı ve iyi giyimli adam, karnını doyurmak üzere girdiği lokantada kendisine yemek servisi yapan genç garsona:

-Biliyor musun evlat?, dedi. Ben şu gözümü ısırabilirim.

Garson inanmamış gibi gülmeye başladı. Adam:

-Neden gülüyorsun?, dedi.  Bu hususta istersen seninle 100 dolarına iddiaya girelim. 

Garson kısa bir müddet düşündükten sonra teklifi kabul etti. Adam da takma olan sağ gözünü çıkartıp ısırdı ve böylece iddiayı kazanmış oldu.

Aradan kısa bir süre geçmişti ki adam garsonu tekrar yanına çağırıp kulağına, diğer gözünü de ısırabileceğini fısıldadı. Adamın ikinci gözünün de takma olduğuna ihtimal vermeyen garson, uzunca bir düşünmeden sonra öbür gözü de ısırıp ısıramayacağına dair adamla yine 100 dolarına iddiaya girdi. Adam bu kez takma dişlerini çıkartıp sağlam olan gözünü ısırdı ve garsondan ikinci 100 dolarlığı da aldı.

Adam yemeğini bitirmiş, tam masadan kalkacaktı ki hesabı getiren garsona:

-Evlat, diye seslendi. Şu bardaktaki suyu görüyor musun?

Garson "evet" anlamında başını salladı.

-İşte bu suyu başından aşağı öyle bir dökerim ki suyun bir damlası bile üstünü ıslatmadan pantolonunun paçasından aşağı dökülür.

Garson bu sefer de inanmamıştı. Adam:

-İstersen kaybettiğin 200 dolarına iddiaya girelim, dedi.

Tabii garsonun bu iddiaya girmesi kolay olmadı. Ancak kaybettiği paraları kazanmanın ümidiyle bu teklifi de kabul etti.

Adam bardağı aldı ve suyu garsonun başından aşağı döktü. Garson sırılsıklam olmuştu. Genç garson, kaybettiği paraları kazanmanın verdiği sevinçle olduğu yerde zıplıyor, bir yandan da alay edercesine adama bakıyordu. Adam:

-Fazla sevinme evlat, dedi. Şu yan masadaki adamlar var ya. İşte onlarla "garsonun üzerine bir bardak su dökerim, o da sevincinden zıplamaya başlar" diye tam 1000 dolarına iddiaya girmiştim.



DİARE

Temel diare olmuş. Rahatsızlığı bir türlü geçmeyince doğruca bir doktora gitmiş. Doktor Temel'i muayene ettikten sonra ilaç yazmaya başlamış. Ancak o gün doktor biraz yoğun olduğu için hastaları karıştırıp Temel'e diare ilacı yerine bir önceki hastaya verdiği depresyon ilacını yazmış. "Bu ilacı bir hafta kullan, hiçbir şeyin kalmaz" demiş. Temel ilacı bir hafta boyunca kullanmış ama hastalığında hiçbir iyileşme olmamış. Tekrar doktora gelmiş. Doktor karşısında Temel'i görünce:

-Ne oldu? Hastalığın geçmedi mi yoksa?, demiş.

Temel de:

-Evet toktur bey geçmedi, demiş. Geçmedi ama takmayrum artuk. 



SAKAT GÖZLE

Delikanlı, muayene olmak ve çürük çıkmak gayesiyle hastaneye gitmişti. Sıra göz muayenesine gelince, doktor levhadaki harfleri göstererek sordu:

-Bu hangi harf?

-Ne harfi? 

-Şu duvarda asılı kartondaki harfi soruyorum.

-Orada duvar mı var?

-?!?

Nihayet çürük çıktı. 

O gece genç sinemaya gitmişti. Filmin yarısında ışıklar yanar yanmaz bir de ne görsün? Gündüz muayene olduğu doktor yanında oturmuyor mu? Doktor onu tanımıştı. Tam konuşacakken genç erken davrandı ve sordu:

-Çok afedersiniz efendim, dedi. Yanlış binmedim ya... Bu, Ankara'ya giden Boğaziçi Ekspresi değil mi?



AKRABALIĞIN BÖYLESİ

"Yetişmiş bir kızı olan bir dulla evlendim. Babam üvey kızıma aşık oldu, evlendi. Bu şekilde babam benim damadım oldu. Üvey kızım da babamın karısı olması dolayısıyla benim annem oldu. 

Benim karım bir oğlan çocuk doğurdu. Bu çocuk tabiatıyla babamın kayınbiraderi ve benim üvey annemin biraderi olması nedeniyle de benim dayım oldu.

Babamın karısı da bir oğlan çocuk doğurdu.Tabii doğan bu çocuk benim kardeşim oldu fakat aynı zamanda kızımın oğlu olması dolayısıyla da torunum oldu. Böylece, karım da annemin annesi olması sebebiyle benim büyük annem oldu.

Diğer taraftan ben de karımın kocası, aynı zamanda onun torunu olduğumdan, bir kimsenin büyük annesinin kocası da büyük babası olacağından dolayı, kendi kendimin büyük babası oldum."
 

Anasayfa  Editörden Künye  l  Yazılar - Şiirler  Kültür - Sanat  l  Röportaj  l  Medya  l  Sağlık  Adres Çubuğu  l  Sizden Gelenler  l  Arşiv  E-Mail