"O zamanlar henüz otuz yaşında bile değildim ve söylediğim gibi amacım nihai bir kitap yazmaktı: Her şey bir kere açıklık kazanırsa tanımlanabilir gibi geliyordu. Mimari risalenin sorunsuzca nesnelere çevrilebileceğine inanıyordum."
1981'de yayımladığı "A Scientific Autobiography (Bilimsel Otobiyografi)" kitabının önsözünde bu cümleleri söyleyen Pritzker ödüllü mimar Aldo Rossi'nin 1966'da yayımladığı "Şehrin Mimarisi" kitabı Türkçe basımıyla kütüphanelerde yerini aldı. Nurdan Gürbilek'in çevirisiyle okuduğumuz kitap, ilk basıldığı zamanlarda dünya mimarlığının içinde bulunduğu modern sonrası söylemde kuramsal anlamda öne çıkan, geç 20. yüzyıl mimarisini ciddi bir şekilde etkileyen bir manifesto niteliği taşıyor.
Postmodern söylemin en önemli temsilcilerinden birisi olan Rossi, "Şehrin Mimarisi"nde "naif işlevselcilik" tanımını ortaya koyuyor ve bu tanımı oluşturan işlevselci eğilime karşı duruyor. Kitabın yayımlandığı yıllarda İtalya'da çok yoğun olan kentsel çalışmalar da bu bağlam doğrultusunda değerlendiriliyor. Aldo Rossi işlevin mimarlık için bir başlangıç noktası olamayacağını söylüyor ve başlangıç noktası olarak kentin belleğinde yer etmiş tipleri öneriyor. Modern mimarlığın şehri verilere, grafiklere bölen planlama yönteminin yerine mimarlığın şehirle doğrudan ilişki kurduğu, hafızasıyla mimarlık faaliyetlerini besleyen bir damar olduğu yeni bir metod öneriyor.
Kitabın ilk basımından 40 yıl sonra gelen bu çeviri Türkiye'de yapılan tartışmalar için geç kalmış gibi görünse de modern ve postmodern mimarlık tartışmalarının tarihi yazılırken etkili bir kaynak oluşturarak önemli bir eksiği kapatıyor.
"Şehrin Mimarisi", Aldo Rossi, Çeviren: Nurdan Gürbilek, Eylül 2006, İstanbul
1981'de yayımladığı "A Scientific Autobiography (Bilimsel Otobiyografi)" kitabının önsözünde bu cümleleri söyleyen Pritzker ödüllü mimar Aldo Rossi'nin 1966'da yayımladığı "Şehrin Mimarisi" kitabı Türkçe basımıyla kütüphanelerde yerini aldı.