« Anasayfa | Künye | Arþiv 26 Nisan 2024, Cuma
Gündem: Kültür-
Sanat
Gündem: Hayat
40i Gündem Nöbetçi Köþe
40PENCERE
Yakýn Plan
Ahmet Aksoy
Amerikan Kâbusu

Ýzlence
Mehmet Harmancý
"36": Kifayetsiz Muhterisin Resmidir

[ Sinema -> Sine-sohbet ]

Parslar Vadisi

03.05.2007 - 21:10

Söyleþi: Burçin S. Yalçýn

Yerli sinemada son yýllarda teknik olanaklarýn batý standartlarýna eriþtiði artýk dillere pelesenk olmuþ durumda. Bunda vakitlice sinema alemine sýçrayan bir grup yönetmenin de payý var. Nereden geldi bu adamlar'! Genel olarak televizyondan çýktýlar diyebiliriz. Ama Halka 'daki (The Ring) gibi bir manzara gelmesin aklýnýza. Dizi, TV filmi, video klip ve pek tabii reklamdan fýþkýrdýlar. Buralardan kazandýklarý paralarý sinemaya taþýyan bu yönetmenler az buz da deðiller. Abdullah Oðuz, Ömer Faruk Sorak, Ömer Vargý ilk aklýmýza gelenler. Hepsi de prodüksiyon þirketlerini þu sýralar sinemaya vakfetmiþ durumdalar. Ve elbette Osman Sýnav. Aslýnda daha 1992'de Kapýlarý Açmak filmiyle Altýn Portakal'da En Ýyi 3. Film ödülünü kazanan bir yönetmenden bahsederken 'taze' sýfatýna baþvurmak ne derece doðru, tartýþýlýr. Ama Deliyürek: Bumerang Cehennemi öncesi uzun bir süre 'kýsýk sesle' sinema yapmasýndan olacak, sanki ilk filmini 2001 'de çekmiþ gibi bir vehme kapýlýyorsunuz.

Televizyonun pek tartýþmalý iki dizisiyle, Deliyürek ve Kurtlar Vadisi'yle, son yýllarýmýza damgasýný vuran Sýnav, takipçileri hemen kafa sallayacaktýr, Acý Hayat'la da benzer bir tarife uyguluyor þu aralar. Þimdi dört aylýk, kendi deyimiyle, 'rekor' çekim süresi sonunda tamamladýðý, yeni gözbebeði Pars: Kiraz Operasyonu için geri sayýma baþlamýþ durumda. Üç katlý, mütevazý prodüksiyon üssü Sinegraf'ýn kapýsýndan içeri girdiðimizde, alt kattan Acý Hayat'ýn montajýndan yüksek volümlü diyaloglar kulaðýmýza kadar ulaþýyordu. Az sonra Sýnav'la birlikte, filmin iki kötü adamý Kadir Zebari ile Haþhaþi'ye hayat veren Selçuk Yöntem ve Murat Daltaban'la buluþacaktýk.

Aðzýndan dökülen ilk cümlelerden de kolayca anlayabileceðiniz gibi, Osman Sýnav bir enerji insaný. Sadece enerjik olmasýndan kelli deðil, enerjinin gücüne hakikaten inanan bir sinemacý. Yaþamýmýzdaki her eyleme çevremizdeki enerjinin yön verdiðinden kuþkusu yok gibi.

Ha bunu bir de enerjik filmler çekmesinden anlýyoruz tabii. Bumerang Cehennemiyle dört bir yanýmýzda alev toplarý oluþturan yönetmen, yeni filmi Pars: Kiraz Operasyonu'nda ise Doðu ile Batý arasýndaki uyuþturucu trafiðinde yolgeçen hanýna dönen Türkiye 'nin hal ve gidiþine odaklanýyor.

Efsanevi bir narkotik baþkomiseri olan babasýný 15 yýl önce yitiren Atilla (Mehmet Kurtuluþ), babasýnýn izinden gitmektedir. Uyuþturucuyla ölümüne çarpýþan genç polis, düzenlediði operasyonlardan birinde uyuþturucu baronlarýndan Haþhaþi'nin (Murat Daltaban) canýný yakar. Kýsa süre sonra devreye meþum siyasi güçler girer ve kýzaða çekilir. Ancak Atilla, Hollanda'dan Ýstanbul'un gizemli sokaklarýna ve, evet bildiniz, gençlerin bu zehrin pençesine düþtüðü okullara kadar uzanacak, hepimizi þaþýrtacaktýr.

Evet, bazýlarýmýz için esrarlý-eroinli Türk filmleri 80'lerde kalmýþ olabilir ama son yýllarda sinemacýlarýmýz baþlarýný yeniden bu 'illet'e çevirdiler. Eh, iþin içine Osman Sýnav girince, Türkiye'deki sabilerin üzerinde hangi gizli güçlerin tespih þaklattýðýný bulmak da kaçýnýlmaz oluyor. Durumun vahameti ise yönetmenin düzenlediði operasyondan sonra toz duman daðýlýnca ortaya çýkacak.


Osman Bey siz hem bir yapýmcý hem de bir yönetmen olarak Türkiye'deki dizi sektörünün en güçlü isimlerinden birisiniz. Ayný zamanda dizi ve filmlerinizin yazým ve yaratým sürecinde de çok aktifsiniz. Vaktinizi bunca þey üzerinde bölüþtürmek zor olmuyor mu?

OSMAN SINAV: Zor tabii. Ama ben hiçbir konuda "Vah vah, çok sýkýntý çektik" þeklinde konuþmayý sevmem. Zorsa girme kardeþim! Tabii ciddi bir yük yapýmcýlýk, yönetmenlik, senaryonun içinde olmak Bunlarýn her biri zaten baþlý baþýna bir iþ. Ama dünyada da örnekleri yok deðil. Böyle olduðunda galiba, zorluðunun yaný sýra daha özgür hissediyorum kendimi. Bunun arkadaþlarýma da yansýdýðýný sanýyorum. Mesela yapýmcý Osman Sýnav'ý sete sokmuyorum. Böylece kurtuluyoruz ondan! (gülüyor)

SELÇUK YÖNTEM: Kendi kendisiyle kavga eden bir yönetmen.

SINAV: Þunu da söyleyeyim: Ben her zaman yönetmen tarafýmý bir adým önde tuttum. Fars'taki dublör koordinatörleri ayný zamanda Van Helsing, Hellboy, Kara Þahin Düstü (Black Hawk Down) gibi Hollyvvood prodüksiyonlarýnda da çalýþmýþ isimler. Bunlar çok pahalý filmler...

SINAV: 14 kiþilik bir ekiptiler zaten.

MURAT DALTABAN: Benim dublörüm hazýrlanýp bir geldi, a-ah aynýsý... (gülüþmeler)

YÖNTEM: Bir peruk takmýþ, adamýn saçý yok.

DALTABAN: Saçý vardý onun... Çok etkileyiciydi. Benim hele hiç aksiyon filmiyle de çok yakýndan bir çalýþmam olmadý. Ýlk defa bu kadar dublörlü bir þeyin içindeydim... Bir oyuncu için çok iyi bir dersti. Patlama, yanma sahneleri falan... Ben de hemen "Nasýl yapýyorsunuz, ne yapýyorsunuz?" diye soruyordum. Hatta benim týrabzaný kýrýp düþtüðüm bir yer vardý. Adam atladý yani (gülüyor). Meðer bir çukur kazýlmýþ, içine bir þeyler yerleþtirilmiþ ama... Çok zor iþ, çok... Dikkat isteyen iþ.

YÖNTEM: Bir anda kayboldu deðil mi?

DALTABAN: Kayboldu. Bileðini incitti. Çok maharet isteyen bir iþ.

SINAV: Oyuncularla da konuþuyorlar. Tabii gerçek oyuncu aksiyonun o anýnda nasýl davranacak, nerede duracak falan, bunlarý da birebir konuþuyorlar.

DALTABAN: Öncesinde dublörle çalýþmak gerekiyordu. Ne yapacaðýmýzý çözdükten sonra ben planýn bir parçasýnda hareketi yapýyorum, devamýný dublör getiriyor. Yani çok baþka tekniklerle karþý karþýya kalýyorsunuz.

YÖNTEM: Bu iþlerde cesur olmak lazým, Osman bunun öncülerindendir. Biz tabii Deliyürek'te bu konuda denek olarak kullanýlmýþtýk. Beni hemen yanýnda uçurum olan bir yerden dokuz metreye beþ kere atlattý. Ondan sonra yan baðlarým zedelendi. Doktor dedi ki "Ayaðýnýzý kýrmak için ne gibi bir çaba gösterdiniz bu kadar!"


Selçuk Bey, Murat Bey... Sizler filmin kötü adamlarýsýnýz. Nedir kötülük dereceniz?

YÖNTEM: Þöyle bir tüyo verelim: Düþman kardeþleriz biz. Zamanýnda ortak girdikleri bir iþi sonradan bir husumete dönüþtürmüþ, düþman kardeþler diyebiliriz. Yani racon olarak düþman kardeþler. Sonra birinin býraktýðý iþi ötekisi onu yok ederek tekrar devralma mücadelesi veriyor. Filmin bir koridoru böyle.

SINAV: Hikayenin büyük koridoru, ana arteri o. Polis o koridoru çözmeye çalýþýyor.

YÖNTEM: Evet. Beni alt ederek uyuþturucu dünyasýnýn üzerine konmaya çalýþan bir insan Murat'ýn canlandýrdýðý Haþhaþi. Ve filmdeki bu narkotik olayýnýn toplumsal olumsuzluklarýnýn yansýmasýna da giden baþka bir dramatik yapý var, tüm bunlardan ortaya böyle bir film çýktý.

SINAV: Hikayenin 16 yýl öncesi ve 16 yýl sonrasý var...


Udo Kier'le karþýlýklý sahneleriniz var mýydý?

SINAV: Ýkisinin de var.

YÖNTEM: Zaten Udo Kier benim uluslararasý piyasayý ele geçirmek için öne sürdüðüm adam. Benim piyonum.

SINAV: Evet, arkasýndaki adam Kadir Zebari. Ýþbirliði yaptýðý, uluslararasý uyuþturucu baronu ama arkasýndaki asýl pazarýn büyük patronu, oyunu kuran Selçuk'un karakteri. Oyunun karþýsýndaki daha önceki büyük oyunu kuran da Murat'ýn oynadýðý karakter (Haþhaþi).

YÖNTEM: Ben hayatýmda silahý ilk defa Osman Sýnav'la yaptýðým bir filmde gördüm. Ortaya çýkartýrlarken setten kaçmýþ bir adamým. Ama silah kullandýðým zaman bana "Silah kullanmayý nerede öðrendin? Gözünü kýrpmadan ateþ ediyorsun" derler.

SINAV: Þöyle bir anekdot var, onu da anlatayým burada (gülüyor). Diyarbakýr'da Deliyürek: Bumerang Cehennemini çekiyoruz. Tabii silahlý bir proje, ortada silahlar dolaþýyor. Selçuk silah gördükçe (taklit! ederek) "Oof, kaldýrýn bunu, kaldýrýn, þeytan doldurur ha!" þeklinde tepkiler veriyor. Dedim ki "Ya usta, Bozo diye bir karakteri oynuyorsun, bu adam göz kýrpmadan, hatta namluyu adamýn aðzýna sokup tetiði çekebilecek bir adam. Silahý çakmak veya tespih gibi kullanan bir adam bu. Nasýl yapacaðýz biz bu iþi?" Bana dedi ki "O ayrý, ben oyuncuyum, onu orada yaparým." Diyorum ki içimden "Ulan herifin görmeye tahammülü yok, nasýl olacak bu iþ!" (gülüþmeler) Bir gün dinlenme günümüzdü, "Kalkýn" dedim, "gidiyoruz!" Polisin bir poligonunu ayarlamýþtýk, hep beraber oraya gittik. Koyduk iþte silahlarý. Selçuk þimdi" yani? Dolu deðil deðil mi bunlar?" þeklinde takýlýyor Bunu þunun için anlatýyorum: Ýnanýn beni çok þaþýrtan bir adam. Atmaya baþladý, gayet de isabetli atýþlar yapýyor. Benim diyen insan silahý patlattýðý anda gözünü kýrpar. Çünkü göz refleksi zaten istem dýþý çalýþýr. Oyunculuk da istem dýþý kaslarýný bile istem dahilinde çalýþtýrabilmektir. Bakýyorum kare kare slow motion'da, kýrpmýyor!


Osman Bey, sizin Bumerang Cehennemi öncesi yarým düzine filminiz var. Bu filmler gösterim þansý bulabildiler mi?

SINAV: Bazýlarý bulamadý, bazýlarý sinema filmi formatýnda çekildi ama TRT'de oynadý, vizyona girmedi. O yýllarda bazen vizyona girmek bile çok zordu. Türk filmleri yakýn bir zamana kadar sinemalarda yer bulamýyordu. Türkiye'de böyle çok acayip bir deðiþim oldu. Þimdi de önce Türk filmlerini daðýtýyor Amerikan menþeli daðýtýmcýlar. Hangisi daha çok iþ yapýyorsa... Þimdi Türk filmleri iþ yapýyor. Önce Türk filmlerine yer açýlýyor, sonra aralara yabancý filmler yerleþtiriliyor. Ama kesilen bilet sayýsýný da artýrmamýz lazým. Geçen seneki rüzgar bu sene film sayýsýný artýrdý.

YÖNTEM: Ama niteliði yok etti.

SINAV: Niteliði yok edince de seyircide negatif bir enerji oluþtu. Gelecek seneye bu negatif enerji yansýyacak. Tabii herkes iyi olsun diye film yapýyor. Ama bir Babam ve Oðlum iyi bir iþ yaptý, bence güzel de bir hikaye ama 30 prodüktörü batýrdý bu sene.

YÖNTEM: Niye? Herkes aynýsýný yapayým mý dedi?

SINAV: 500 bini, 300 bini bulan...

YÖNTEM: Onun gibi film yapmaya kalktý.

SINAV: Demek ki 500 bin dolara film yapýnca patlayabiliyor da. Ya patlarsa? Bir patlatayým köþeyi döndüm abi deyip... Halbuki o böyle bir þey deðil, onu doðru tahlil etmek gerek.


1995 ile 2001 arasýndaki dönem arasýnda bir boþluk var. Nelerle uðraþtýnýz o arada?

SINAV: O arada özel televizyonlarýn, sektörün kendine gelmesi söz konusuydu. Ben de oralarda dolaþtým. Þu anda da þöyle bir durumdayýz, bunu geliþtirmemiz lazým aslýnda: Televizyonun yarattýðý starlara yaslanarak film yapýyor Türk sinemasý.

YÖNTEM: Þimdi onu söyleyecektim, bir popülizmle hareket ediyor sinema. Gerçek deðerleriyle hiçbir zaman ilgilenmiyor.

SINAV: Televizyonda da ben o popülizmle iþ yapmadým. Tam tersine o popülizmle, reyting beklentisiyle yapýlan iþlerden kaçýnýp, 'no name' (þöhretsiz) isimlerle, bununla birlikte sadece hikaye ve projeye güvenerek iþler yaptým. Pars'ta da ayný tavýr var. Sonuçta Mehmet Kurtuluþ da Fatih Akýn filmleriyle adýný duyurmayý baþarmýþ, ama büyük kitleleri salonlara çekebilecek bir yýldýz olmaktan uzak bir isim...

SINAV: Mehmet'le atýyorum bir galaya gidiyoruz, basýn var orada. Kimse görmüyor onu orada. Filmde ufak rolleri olan ve televizyondan tanýnan bir sürü oyuncu var, onlarýn peþindeler. Ama çok iyi bir aktör, disiplinli, iþini iyi yapan bir adam. Pars'ýn kadrosu biraz böyle kadro. Mesela Murat (Daltaban)... Seyirciye sorarsan ne tiyatrosunu bilirler ne de baþka bir þeyini. Murat, Hýrsýz - Polis'teki adam.

DALTABAN: Riske girmeyince de aslýnda yeni bir þey ortaya çýkarmak mümkün deðil. Riske girip en parlak þekilde tasarlanýp ortaya çýkartýlmasý gerekiyor ki, bence Osman Sýnav da o açýdan önemli iþler yapýyor. Pars bir standart koyacak ortaya ve bu standart Türk sinemasýnda bir çýta olacak.


Çok uzun soluklu oyuncu-yönetmen iliþkileri vardýr. Selçuk Bey sizin de Osman Bey'le durumunuz oraya gidiyor galiba...

YÖNTEM: Osman Sýnav'ýn yaptýðý herhangi bir iþte olmamam mümkün deðil. O koymazsa ben kendimi koyarým (gülüþmeler). Bir gün konuþuyoruz da, þöyle bir dizi var dedi, anlattý, anlattý, "Bakma öyle, yapmama þansýn yok" dedi sonra da (gülüþmeler). Tanrý izin verdiði sürece de olacak.

SINAV: Þimdi burada þöyle de bir þey var. Ben Murat'la da ilk defa çalýþtým. Uzaktan biliyordum. Murat burada da gördüðünüz gibi yumuþacýk bir adam. Kötü adam diyince, buradaki karakteri Haþhaþi hakikaten kötü bir adam. Ya bu nasýl olacak derken, bu da bir sýrdý ama burada söyleyeyim, benim Murat'la bu kötü adamý nasýl çýkarýrýz diye düþündüðüm anlarda, fikir ortaðým Selçuk Yöntem'dir. Murat'tan bu adam çok iyi çýkar noktasýnda bayaðý bir konuþtuk.

DALTABAN: (Selçuk Yöntem'e) Yüzünü kara çýkarmadým inþallah.

SINAV: Yani gerçekten teþekkür ederim çünkü bir hazine buldum.

DALTABAN: Ayný dili konuþmak zor aslýnda. Ayný dili konuþur hale geldikten sonra ancak ekip olunuyor galiba. Herkesin kendi alanýnda iþine titizlik göstermesi gerek.


Peki buradan Kurtlar Vadisi'ne geçersek...

SINAV: (Kalkarmýþ gibi yapýyor) Ben gidiyorum.


Ýliþiðinizi kestikten sonra diziyi ekrandan izlemeye devam ettiniz mi?

SINAV: (Derin bir nefes aldýktan sonra duraklýyor) Yok. Gerçekten etmedim. Çünkü zaten takip edemiyordum, yoðun bir çalýþma tempom olduðu için...


Merak etmediniz mi peki?

SINAV: Yok hayýr, benim için bitmiþti, onlar bir þekilde yollarýna devam ettiler.


Pars'a dönelim o zaman. Çekimler için birçok ülkeye gittiniz deðil mi?

DALTABAN: Ben Malta'ya gittim. Oranýn dokusu çok güçlü bir doku. Hocanýn (Osman Sýnav'ý kastediyor) anlatýmýna çok yatkýn bir dokuydu o. Malta'dan çok iyi resimler çýkardýk.

SINAV: Evet, evet. Tarihte Malta bütün dönemlerde korsan yataðý. Akdeniz'in ortasýnda geleni geçeni Deli Dumrul gibi oradan tutabilirsiniz. Ya da saklanabilirsiniz.

DALTABAN: Ýþin ilginç yaný, bir adadan söz ediyoruz ama girip saklanýyorsunuz. Dört tarafýnýz kapalý bir yerdesiniz aslýnda. Çok yüksek bir mimari var etrafýnýzda. Dýþarýyla iliþiðinizi tamamen kesebileceðiniz bir mimari. Onun için de herhalde yüzyýllar boyunca Akdeniz'in konuþlanýlabilecek en önemli mekanlarýndan biri olmuþ. II. Dünya Savaþý'nda Hitler orada konuþlanmýþ.


Batý ile Türkiye arasýnda akýp giden uyuþturucu trafiðinde Pars'ýn durduðu yer neresi? Film bize resmin ne kadarýný gösterecek?

SINAV: En küçük resimden, yani okullardaki uyuþtrucu kullanýmýndan Türkiye'nin uluslararasý baðlantýlarýndaki tepedeki büyük resme ulaþmaya çalýþýyoruz. Polis, tüketimin yapýldýðý en küçük birim olan okullar ve uyuþturucu kanallarý... Bu üçgen içinde geçiyor. Ve bunun uluslararasý baðlantýlarý var. Bu resimden yola çýkarak daha büyük resimlere ulaþmaya çalýþacaðýz. Hikayesi veya dramatik yapýsý deðil de, kavram olarak biraz French Connection'a (Kanunun Kuvveti) benziyor. Narkotik polisinin uyuþturucuyla ilgili çok sýký filmlerinden biridir o. Amerika'daki uyuþturucunun Fransýz baðlantýsýný anlatýr. Þu an dünyada Afganistan'dan New York'a kadar giden yol üzerindeki en önemli baðlantý Türkiye'dir, "Turkish Connection' yani. Afganistan'dan baþlayýp Ýran'dan ve bizim üzerimizden geçerek Avrupa ve ABD'ye ulaþan bir kanal var. Avrupa'dan da bize doðru baþka bir yol var. Bu yol yeni açýlan bir yol, 10 sene önce yoktu. Þimdi trafik tersine de dönmeye baþladý yani.


Mehmet Kurtuluþ projeye nasýl girdi?

SINAV: Mehmet dört-beþ yýldýr takip ettiðim bir oyuncu. Bir ara da Güven (Kýraç) bana çay içmeye geldiðinde beraber gelmiþlerdi, tanýþmak da istemiþtim. Hikaye o zamanlar aklýmda vardý zaten. Pars'a hazýrlandýðýmýzda Ýtalya'da bir film çekiyordu ama bizim çekim tarihimize kadar bitecekti. Sonra senaryoyu verdim. Senaryo üzerinde notlarýyla geldi. Beni en çok heyecanlandýran, senaryoyu doðru okumasýydý. Mesela benden bir þey istedi. Hikayede 16 yýl öncesi var, babasý falan... "Kim oynayacak babamý? Keþke babamýn sahnelerini önce çekebilseniz de ben onu izleyebilsem! Çünkü bu adam babasý aslýnda. Öyle bir kitlenmiþ ki babasýna, babasýný oynuyor hâlâ" dedi. Bunu bir oyuncu olarak görmesi çok hoþuma gitti. Babasýný Uður Polat oynuyor. Onun bütün sahnelerini izledi ve ondan birtakým izleri kendi çekimlerine taþýdý.


Udo Kier'in sete ilk geldiði aný hatýrlýyor musunuz? Nasýldý iliþkiniz?

SINAV: Sete ilk geldiði gün arabadaydým, tak diye geldi arabanýn içine. Oturduk hemen senaryoyu konuþmaya baþladýk. Karakteri Klaus'a bir aksesuar yapmak istiyordu. Yüzük falan... Hani siyah bir kediyle gelsem falan diyordu. Onu söyleyince kendi kendime "Bu adamla uðraþacaðýz galiba" dedim (gülüþmeler). Sonra ona bir sürpriz yaptým. Ona bir baston hazýrlamýþtým, bastonu görünce "Vaov!" dedi. Dedim ki "Onu çek bakayým þöyle!" Çekti, bastonun içinden bir kýlýç çýktý. Ve büyülendi. Çok memnun oldu. Arabadan indi, baþladý yürümeye (ayaða kalkýp bastonla aksayarak yürür gibi yapýyor). Bütün setle tanýþýyor, bastonla, aynen. Tabii setteki herkes anladý ki, Klaus geldi! Giderken þöyle dedi ama: "Biliyordum, o kadar olmayacak, aptalca bir þey istedim ki, amacým bakalým tahrik ettiðimde ne yapacaklar, onu görmekti. Tahrik ettim ve beni þaþýrttýnýz."

YÖNTEM: Strasbourg'dan boþuna taþýmamýþýz o bastonu.

SINAV: Evet usta.

Empire Sinema Dergisi, Nisan 2007

Üç katlý, mütevazý prodüksiyon üssü Sinegraf'ýn kapýsýndan içeri girdiðimizde, alt kattan Acý Hayat'ýn montajýndan yüksek volümlü diyaloglar kulaðýmýza kadar ulaþýyordu. Az sonra Sýnav'la birlikte, filmin iki kötü adamý Kadir Zebari ile Haþhaþi'ye hayat veren Selçuk Yöntem ve Murat Daltaban'la buluþacaktýk.  
VizyondakilerTümü »

» Zoraki Kral
» 127 Saat
» Kaçýþ Planý
» Ya Sonra
» Ýz Peþinde
Ýz BýrakanlarTümü »

» Biraz Sakar Biraz Çirkin Fazlasýyla Komik Bir Fenomen: Kemal Sunal / Ahmet Aksoy
» Gerilime Bir Adým Daha Yakýn Çekim: Brýan De Palma / Abdullah Ömer Yavuz
» Direniþçi Bir Makinistin Portresi / Zafer Iþýk
» Gerilime Bir Adým Daha Yakýn Çekim: Brian De Palma / Abdullah Ömer Yavuz
» Sinema Literatürüne Spaghetti Western'i Kazandýran Adam: Sergio Leone / Ahmet Aksoy
EkstraTümü »

» Küçük Arap'ýn Fendi Önyargýlarý Yendi / Hale Sert
» Edebî Eserlerin "Filim Diline" Tercümesi / Erol Güney
» Sinema Sanatýyla Ýlgili Kitaplar
» Çürüyen Sinema / Susan Sontag (Çeviren: Ahmet Yurtkul)

Yorum yazabilmeniz için üye olmanýz gerekiyor. Üye olmak için týklayýn.

(Üye iseniz sayfanýn en üstünde sað tarafta yer alan kýsýmdan giriþ yapmalýsýnýz.)


Henüz yorum yapýlmamýþ.

Üye Giriþi
Kullanýcý adý
Þifre
Beni hatýrla
Þifremi unuttum!
Ücretsiz Üye Olun!
Son 10 Yorum
toplantý (10.12.2013 - 17:25)
tek söðüt (26.02.2013 - 01:08)
yok var, var var (26.02.2013 - 01:06)
Hoþ bir yazý (17.08.2012 - 00:19)
beklerken (27.05.2012 - 21:07)
bir yorum (21.12.2011 - 20:20)
bir yorum (21.12.2011 - 20:13)
iþte tam da böyle (18.11.2011 - 20:37)
Gitmek (18.11.2011 - 19:53)
ELÝF LAM RA (28.10.2011 - 00:02)
Yorum için üye olun!