« Anasayfa | Künye | Arşiv 20 Nisan 2024, Cumartesi
Gündem: Kültür-
Sanat
Gündem: Hayat
40i Gündem Nöbetçi Köşe
40PENCERE
Kulak Arkası
Nurullah Turan
Birkaç "Bir"

Bolâhenk
Ahmet Çalışır
Mevlevî Âyini: Türk mûsikîsinde bir form

[ Müzik -> Müzik Kitaplığı ]

Zamanı Durduran Bir Ses: Ümmü Gülsüm

Arzu Haksun Güvenilir

15.06.2008 - 19:22

Bazı nedenler ve yanlış anlaşılmalar sonucunda, 1930'lu yıllarda Türk müziğine eleştiriler arttı. Bunun üzerine bir de Atatürk'ün sözleri saptırıldı, klasik Türk müziğinin yasaklı yılları (1935-1936) başladı. Halk, sadece Batı müziği yayını yapan radyolarda Türk müziğini duyamaz oldu. Klasik Türk müziğini dinleyemeyince, Türk müziğine yakın meodileri duymak için radyolarının frekanslarını doğuya çevirdi. Arap melodileri Batı müziğine kıyasla Türk müziğine daha benzerdir, özellikle Mısır radyosu tercih nedeni oldu. Birçoğumuzun yaşı bu olaya şahit olmamıza yetmez ama kaleme alınan anılarda, ya da büyüklerin hikâyelerinde görür ve dinleriz ki, Mısır radyosundan yayılan bir ses herkesi büyüler. Bu ses Mısırlı şarkıcı Ümmü Gülsüm'e aittir. Tükiye'de onu dinleyenler ve tanımaya başlayanlar kendisinden vazgeçemeyecektir. Türk popüler müziğimiz kendine bir yön çizerken geçmişinin izlerinde Ümmü Gülsüm'ün müzik anlayışı vardır. Bu tesadüf değildir, çünkü onun sesine ve müziğine kayıtsız kalınamaz. O bir efsanedir, Mısır'ın sesi, 'Allah'ın Arap coğrafyasına bir lütfu' kabul edilir. Arap dünyasında şarkı söylediğinde 'zamanı durdurduğu'na inanılır.

Ümmü Gülsüm'ün hayatı, 1997 yılında etnomüzikolog yazar Virginia Danielson tarafından kitaplaştırıldı. Mısır'ın Sesi Ümmü Gülsüm, Arap Şarkısı ve Yirminci Yüzyılda Mısır Toplumu, on bir yıl aradan sonra İTÜ Türk Musikisi Konservatuarı öğretim üyesi Nilgün Doğrusöz ve Cem Ünver'in çevrisiyle Türkçeye kazandırıldı. Kitapta makalesiyle yer alan Latince okutman Murat Özyıldırım, Ümmü Gülsüm üzerine uzun yıllar araştırmalar yapmış. Özyıldırım, yerli-yabancı yüzlerce Ümmü Gülsüm grubuyla iletişime girerek organizasyonlar düzenliyor. Ümmü Gülsüm'ün niçin önemli olduğunu Murat Özyıldırım şöyle açıklıyor: "O, çölde Rabbi saygıyla anan dervişlerin hüzünlü sesidir. Ümmü Gülsüm'ü dinlemek için sadece kulağınız olması yeterli değil. O, gönüllere hitap eden bir sestir. Onu aşkla dinleyen, sahradaki derin aşkı bulmayı umar." Hem müzik tarihimiz, hem Arap dünyasının müzik geçmişini bilmek adına hem de karmaşık bir toplumda başarıya ulaşmış bir müzisyenin hayatını öğrenmek adına oldukça önemli bir kitap. Dolayısıyla önemli bir boşluğu da dolduracak.

Ne Hayranlık Ne Kızgınlık Hissetti

Yazar kitabı kaleme alırken; bakış açısının bir yabancının bakış açısı olduğunu söylüyor ve araştırmasının ne kadar etik olduğuna önsönünde yer veriyor. "Mısırlı arkadaşlarımın ve meslektaşlarımın aksine, ne Ümmü Gülsüm'ün sesine hayran olarak büyüdüm ne de onun yaygın mevcudiyetine karşı bazılarının duyduğu bıkkınlık ve kızgınlığı hissetim. Çoğu etnomüzikologdan farklı olarak, Ümmü Gülsüm'ün repertuarına içgüdüsel bir müziksevgisi ile yaklaşmadım. Hatta bende birçok batılı dinleyici gibi bu şarkıları idrak edemedim. Kahire'deki müzisyen çevresine Ümmü Gülsüm'ün şarkıcılığının neden iyi şarkıcılık olduğunun öğretilmesi gereken biri olarak girdim. Mısır'da bulunduğum süre içerisinde kültürel dışavurumun tarafsız bir gözlemcisi haline gelmedim: benim hikaem ve Ümmü Gülsüm'ün hikâyesini yorumlarken kullandığım dil, Arap tarzı şarkıcılığı sevmeyi ve değer vermeyi öğrenmiş batılı bir müzisyen ve akademisyenin hikâyesidir."

En Muhteşem Şarkıcı

Ümmü Gülsüm; en çok bilinen lakabıyla "aawaab ash shara", yani Şark Bülbülü. Arap müzik dünyasında tüm zamanların en güzel sesi olarak ün salar. Babası hafız ve imam, annesi ev hanımıdır. İlk müzik derslerini hafız babasından alır. Babası İbrahim el Seyid el Baltacı kızının sesinin gücüne ve güzelliğine kayıtsız kalamamıştır. Nil Deltası'ndaki köylerde özellikle de Ramazan gecelerinde okuduğu Kur'an ve ilahilerle ün salar. Fakir köylerde kendisini eğitmek mümkün olamayacağı için babası Gülsüm'ü Kahire'ye götürmeyi uygun görür. Burada bestekar Şeyh Abu'l ala Muhammed ile tanışır ve ondan müzik dersleri alır. Kahire'de Ümmü Gülsüm'ü sesine kayıtsız kalamaz ve burada da popüleritesi hızla artar. Tüm Arap dünyasının tanıması Mısır Ulusal Radyosu'nun kurulması ve radyo ile 1937 yılında yaptığı anlaşma sayesinde olur. Yine bu tarihlerde Türkiye'de de adını duyurur Ümmü Gülsüm.

Ümmü Gülsüm'ün sanat hayatı, medya da dahil olmak üzere ticari müzik gruplarının filizlendiği zamana rastlar. Hemen hemen her iletşim aracına yeniyken rast gelmiş ve onları hakkını vererek kullanmıştır.

Hakkında yapılan eleştirilerde üstünde durulan, sesinin gücü ve ham yeteneği olur. El Masrah'ın övgüyle söz ettiği yönleri; "Sesinin melodikliği, ifadesindeki arılık ve brraklık, okuyuşundaki mükemmellik yanında söylediği şarkı yanında duyduğu derin hisler; çünkü en güzel icra şarkıcıyı da duygulandırandır. Ama özellikle tarzlarının güzelliği ve betimlemelerinin muazzamlığı açısından eskive modern şiir seçimi konusunda kusursuz. Ümmü Gülsüm içinden şarkı fışkıran güçlü bir yapıya sahip..."

Sanatçının doğup büyüdüğü köy, babasının desteği, Ümmü Gülsüm'ün sahneye çıktığı yıllarda giydiği erkek kıyafetleri, Kahire'deki zamanları, stilini belirleme yolunda yaptığı titiz çalışmaları, sanatının zirvede olduğu dönemler ve aldığı tepkiler, Mısır için verdiği konserler, Mısır hükümetiyle ilişkileri, işgal sırasında askere ve halkına verdiği destek, vatan severliği, Arap dünyasının önemli siyasetçileriyle ilişkileri, hatta Arap ülkeleri dışında verdiği ilk ve tek konseri... Yazar, Danielson'un Ümmü Gülsüm'ü anlattığı kitabında yer alan başlıklardan sadece birkaçı. Ayrıca kitapta sanatçının siyah beyaz fotoğrafları, geniş kaynakça ve dizin yer alıyor.

21 Ocak 1975'te ölümüne yol açacak böbrek rahatsızlığına yakalanır. 4 Şubat 1975'de yaşamını yitirdiği, Mısır radyosundan aralıksız okunan Kur'an-ı Kerim'le sevenlerine duyurulur. Tüm Arap ülkelerini kaplayan bir yasla birlikte Mısır'da yaşam durur. Cenazesine birçok ülkeden devlet adamları katılır. Yaşamında en sevdiği cami olan Seyid Hüseyn Camiinde başlayan cenaze merasiminde, Mısır hükümeti resmî devlet töreni düzenler. Camiden alınan naaş, önünde askerî kıta, bando, onların arkasında yüzlerce çiçekle yaklaşık dört milyon kişinin toplandığı Tahrir Meydanına getirilir. Burada toplananlar gözyaşları içinde "Mısır'ın sesi ve yüzü" olarak anılan Ümmü Gülsüm uğurlanır. Bu, Ortadoğu'da sadece o güne değil, bugüne kadar hiçbir sanatçı için toplanmayan olağanüstü bir kalabalığın bulunduğu cenaze törenidir.

Batı Avrupa ve Amerika başta olmak üzere dünyanın hemen her yerinde Ümmü Gülsüm'ü bilmeyen bir millet yok gibi. Sadece Fransa'da Ümmü Gülsüm adına La Diva adında, beş CD'den oluşan ve "Arap dünyasının en muhteşem şarkıcısı" sloganıyla yayınlanan bir arşiv serisi vardır. Bunun dışında Gülsüm'ün iniş ve çıkışlarla dolu hayatını konu alan ve birçok dilde basılan kitaplar, yayınlanan makaleler ve tezler bulunur. Ümmü Gülsüm'ün sesine şahit olduysanız bu kitaba kayıtsız kalamayacaksınız. Ancak sesini dinlemeyen şansız azınlıkta olanlardansanız, bu kitaba yazarın da dediği gibi karmaşık bir toplumda başarıya ulaşmış herhangi bir müzisyenin hikâyesini okur gibi bakacaksınız.

Mısır'ın Sesi, Virginia Danielson, Çeviren: Nilgün Doğrusöz, Cem Ünver, Bağlam Yayınları, 2008, 366 sayfa, 20 YTL.

(Radikal Kitap)

Mısır radyosundan yayılan bir ses herkesi büyüler. Bu ses Mısırlı şarkıcı Ümmü Gülsüm'e aittir. Tükiye'de onu dinleyenler ve tanımaya başlayanlar kendisinden vazgeçemeyecektir. O bir efsanedir, Mısır'ın sesi, 'Allah'ın Arap coğrafyasına bir lütfu' kabul edilir. Arap dünyasında şarkı söylediğinde 'zamanı durdurduğu'na inanılır.  
YAZININ GÖRSELLERİ:
Müzikal SohbetlerTümü »

» Burhan Öçal: Sabah Ezanını Kaydedeceğim, Sıkıyönetim İlan Edin / H. Salih Zengin
» Suzan Kardeş: Balkanlar'da Sahne Almayı Çok İstiyorum / Önder Deligöz
» Daniel Barenboim: İçimdeki Çocuğu Merakımı Canlı Tutarak Yaşattım / Serhan Yedig
» Ömer Özçelik: Ney, İnsan-ı Kâmildir / A. Tuba Bakiler
» Kudsi Erguner: Gazel ve İlahiler Diskotek Müziğine Dönüştü / H. Salih Zengin
EkstraTümü »

» Cohen Nihayet Geliyor / Sadık Yalsızuçanlar
» 'Tom Amca Cazı' Tutmadı, Siyah Müzik Köklerine Dönüyor / Halil Turhanlı
» Neriman Hanım'ın Ölümü / Gökhan Özcan
» Zaman, Mekân ve Müzik / Rengin Soysal
» Ey Vefasız Yolcu! / Gökhan Özcan
Albüm TanıtımlarıTümü »

» İstanbul'a Senfonik Üçleme
» Yıllar Sonra Yeniden
» Dostlar Onu Hatırladı
» İncesaz, Kalbimizdeki Denize Yelken Açtı
» Oralara, Buralara, Uzaklara

Yorum yazabilmeniz için üye olmanız gerekiyor. Üye olmak için tıklayın.

(Üye iseniz sayfanın en üstünde sağ tarafta yer alan kısımdan giriş yapmalısınız.)


Henüz yorum yapılmamış.

Üye Girişi
Kullanıcı adı
Şifre
Beni hatırla
Şifremi unuttum!
Ücretsiz Üye Olun!
Son 10 Yorum
toplantı (10.12.2013 - 17:25)
tek söğüt (26.02.2013 - 01:08)
yok var, var var (26.02.2013 - 01:06)
Hoş bir yazı (17.08.2012 - 00:19)
beklerken (27.05.2012 - 21:07)
bir yorum (21.12.2011 - 20:20)
bir yorum (21.12.2011 - 20:13)
işte tam da böyle (18.11.2011 - 20:37)
Gitmek (18.11.2011 - 19:53)
ELİF LAM RA (28.10.2011 - 00:02)
Yorum için üye olun!