« Anasayfa | Künye | Arşiv 19 Mart 2024, Salı
Gündem: Kültür-
Sanat
Gündem: Hayat
40i Gündem Nöbetçi Köşe
40PENCERE
İki Nokta Üst Üste
Esma Ürkmez
Matbaadan Tanıtıma Koş!

Yeşilde Durmak
Hale Sert
Kanaviçe

Olay Yeri İnceleme
Zehir Hafiye Battal Küttab
Tezekten Terazi ya da Çok "hit" Alan Hep "tıklanan" Yazı Budur!

[ Kitap -> Ekstra ]

Bergson'un Başyapıtı Neyi Anlatıyor?

Abdullah Çağıl

24.07.2007 - 09:38

"Bir an için, madde teorileri ile tin teorileri hakkında hiçbir şey bilmiyormuşuz, dış dünyanın gerçekliği ya da idealliği üzerine tartışmalar hakkında hiçbir şey bilmiyormuşuz gibi davranalım." Henri Bergson, Madde ve Bellek adlı başyapıtını, antik felsefenin izlerini taşıyan bu cümleyle başlatır. Basit görünümlü bu cümle aslında, Bergson'u birçok çağdaşından ayıran felsefi metodun tanıtlayıcısıdır. Bergson'un önerdiği davranış benimsenip, ona uygun gelecek zihni durum yaşanırsa, karşımıza imgeler çıkacaktır. Sadece duyularla algılanan imgelerdir bunlar. Filozof, imgeyi maddelerle eşleştirir. Madde, imgeler bütünüdür, imge ise şey ile tasarım arasında yarı yolda duran bir var oluştur Bergson felsefesinde. Bu var oluş, idealistin 'tasarım' dediğinin daha fazlası ve realistin 'şey' dediğinin daha azıdır.

Kitabın birinci bölümünde, tasarımın imgeleri ayıklamasına dair bedenin işlevini inceliyor Bergson. Dışardan algılarla, içerden duygularla bilemediğimiz bir imge var, bu bedenimizdir. Dışardan ya da içerden bedene gidemiyoruz o halde bedenden dışa veya içe yöneliriz. Filozof öyle yapıyor ve duygu hallerinin meydana geldiği koşulları inceliyor. Bu duygu halleri hem aktif ve hem de durağan hale uygun davranabilmektedir. Ayrıca duygu hallerinde bilincin rolünü incelerken Bergson, alışılmış davranışlar sonucu insiyatifin yok olduğunu ve bilincin gizlice sıvıştığını varsayıyor. Dolayısıyla ya tüm görünümler aldatıcıdır ya da bir hareketten diğer bir hareketin çıkması mümkün değildir sonucuna varıyor. Hissettiği ve gördüğü şeyi açıkça şöyle ifade ediyor: "Her şey öyle olup bitmektedir ki, evren adını verdiğim bu imgeler bütününde ,-örneğini bedenimin sağladığı- bazı özel imgelerin aracılığı olmadan gerçekten yeni hiçbir şey meydana gelmez."

İmgelerin ayıklanmasından sonra ikinci bölümde, imgelerin tanınması ve bu doğrultuda bellek ve beynin rolü hakkındaki fikirleri ile karşılaşıyoruz Bergson'un. Bu bölümde Bergson, belleğin iki biçiminden bahsediyor. Örnek olarak ders çalışma-örenme ilişkisini inceliyor. Şöyle ki, ders çalışırken örenme amaçlı, peş peşe tekrarlı okumalar sonucu elde edilen şey ve sonradan bunun nasıllığı üzerinde düşünürken elde edilen şeyle, iki farklı anı ortaya çıkıyor. Belirli bir okumanın anısı tasarımdan başka bir şey değilken, öğrenmek üzere yapılan okumalar bir eylem olmaktadır.

Ayıklanan ve tanınan imgeler nasıl hayatta kalır? Bu sorunun cevabı kitabın üçüncü bölümünü oluşturmuştur. Tasımsal çıkarımların ve psikolojik tahlillerin büyük yer tuttuğu bu bölümde, son söz olarak kullandığı alıntı, bu bölümü özetler niteliktedir: "Maddilik, bizde unutmayı yaratan şeydir."

Son olarak imgelerin sabitlenmesi bakımından algı-madde ve ruh-beden nosyonları, filozofun temas ettiği konular olmuştur.

Genel bir değerlendirme yapacak olursak şunu söyleyebiliriz: Bergson, madde ve tin hakkında filozofların uç noktalarda konumlanmalarından şikâyet eder. Bunlara örnek olarak iki isim belirtiyor. Descartes'in maddeyle tinin arasını açtığını-maddeyi ittiğini- Berkeley'in ise kapattığını-maddeyi çektiğini- dile getiriyor. Bu durumda yapılması gereken, bu iki kavrama ikici bir bakış atmaktır. Filozof tam da bunu yaptığını söylüyor.

Madde ve Bellek Henri Bergson'un, böylesi bir dehaya duyulan hayranlığın hiç yok olmamasını sağlayan başyapıtıdır. Yirminci yüzyılın en görkemli düşünürlerinden birinin en önemli eseri olarak kabul gören bu kitaba, bu kadar geç ulaşmış olmanın verdiği huzursuzluk, kitabı okumaya başlayınca yerini ayrıcalıklı bir konumda bulunan insanın hissedebileceği türden tatlı bir hissin hafifliğine bırakıyor.

Felsefe tarihinde, Henri Bergson ilk olarak 'sezgi' ile hatırlanacaktır. Bu, araçsallaşmış basit bir his değildir. Araçlar kullanan, koşullar belirleyen, geçersizlik ortaya koyan, ayıran ve yakınlaştıran, Deleuze'ün ifadesiyle çizgisel işlemdir.

İkinci olarak metafizikle hatırlanacaktır üstat. O, metafizikten arınmış bilime karşı koymuş ve ona ruhunu geri kazandırmaya çalışmıştır. Pozitivist felsefe yüzünden donuklaşan ve hareketini yitiren bilim, bu yüzden Bergson'a şükran duymalıdır. Üslubundaki okyanus genişliği ve dili kullanmadaki ustalığı ise onu cümle mimarı ve kelime heykeltıraşı yapmıştır. Evet, bazıları Bergson' a bu övgüyü uygun gördüler.

Henri Bergson, Madde ve Bellek, Dost Kitabevi, Felsefe, 182 sayfa.

"Bir an için, madde teorileri ile tin teorileri hakkında hiçbir şey bilmiyormuşuz, dış dünyanın gerçekliği ya da idealliği üzerine tartışmalar hakkında hiçbir şey bilmiyormuşuz gibi davranalım."  
Halep&ArşınTümü »

» Hrant Dink Sonrası "Yitik Yürek" Tartışması
» "Atatürk ve Din" Tartışması
» "Tasavvuf Neşriyatı" Tartışması
» Paramparça Entelektüeller ve Fikirler: "İmparatorluğun Çöküş Döneminde Osmanlı Ermenileri" Başlıklı Ertelenen Konferans Sonrasında Türk Entelijansiyası
» "Bir Zamanlar Bir İsmet Özel Vardı..." Tartışması
Arşivlik HayatlarTümü »

» Asaf Hâlet Çelebi 100 Yaşında / Ömer Faruk Şerifoğlu
» Arşivcilerin Babası: Muallim Cevdet / Zeynep Berktaş
Dergi SergeniTümü »

» Dergi Yazarının Tadı Başka
» Anlayış Dergisi Artık Tüm İçeriğiyle İnternette
» Karagöz 7 Çıktı
» Dergâh Dergisi Yine Dopdolu
» Türk Edebiyatından "Kaşgarlı Mahmud" Özel Sayısı

Yorum yazabilmeniz için üye olmanız gerekiyor. Üye olmak için tıklayın.

(Üye iseniz sayfanın en üstünde sağ tarafta yer alan kısımdan giriş yapmalısınız.)


Henüz yorum yapılmamış.

Üye Girişi
Kullanıcı adı
Şifre
Beni hatırla
Şifremi unuttum!
Ücretsiz Üye Olun!
Son 10 Yorum
toplantı (10.12.2013 - 17:25)
tek söğüt (26.02.2013 - 01:08)
yok var, var var (26.02.2013 - 01:06)
Hoş bir yazı (17.08.2012 - 00:19)
beklerken (27.05.2012 - 21:07)
bir yorum (21.12.2011 - 20:20)
bir yorum (21.12.2011 - 20:13)
işte tam da böyle (18.11.2011 - 20:37)
Gitmek (18.11.2011 - 19:53)
ELİF LAM RA (28.10.2011 - 00:02)
Yorum için üye olun!