Yıl:2 Dönem:2 Sayı:4/16

       

     
 

SAKSAĞAN

OSMAN ÖZBAHÇE

osmanozbahce@yahoo.com

 
     
  ŞİİR YAZMAK İSTEYEN ZÜPPE!
KULAKLARINI AÇ DA BENİ DİNLE!


Ey züppe! Sana evvelen bildiririm ki günümüz edebiyat dergilerinin edebiyatla bir ilişkisi yoktur. Hepsi saçma, hepsi boş. Ortada ne Sebilürreşad, Büyük Doğu, Diriliş damarının takipçisi bir dergi, ne de edebiyat safiyetine sahip bir dergi var. Sana tavsiyem odur ki bugün, bu ortamda, bu edebiyat dergilerinin elinden tutması için bir fırsat kollama. Ayrıyeten sana bildiririm ki bir şairin eli edebiyat dergilerinin elinden büyüktür. Olmalıdır. Eğer elin küçükse iyi şiir yazmıyorsun demektir. Kocaman bir elin olmalı. Bunu unutma. Bahşeden, lutfeden daima sen olmalısın, daima sen. Önce sen, önce sen, önce sen. Yoksa kendine koltuk değneği aramaya başlarsın.

Ey züppe! Şunu bil ki başta sen olmak üzere, günümüzde şiir yazar birçok vatandaşta, bir enerji ve dikkat sorunu vardır. Bu sorun, bugün yazılan şiirin en önemli zayıflıklarından birisidir. Bu sorunla malûl vatandaşlar yazdıkları şiire iyi başlarlar; ama bir türlü iyi devam ettiremezler. Bu, enerji, şiirin sonuna kadar aynı tempoda yahut belirli bir tempoda artarak yahut inip çıkarak sürmüyor demektir. Bunun bir sebebi dikkatsizliktir, bir sebebi de tıknefesliliktir. Aslında şiirde her iki derdin de dermanı yoktur, yani bu, sen umutsuz vak'asın demektir. Gerçi şiirimizde bu bahsin kimi istisnai örnekleri vardır ya, senin böyle şairler gibi ısrarcı olacağını, dolayısıyla bu sorunu aşacağını hiç sanmıyorum; çünkü bir züppesin sen, züppe! En iyisi kendini de yorma, beni de. Sana da yazıktır, bana da. Kendine bir iyilik et, git gazeteci filan ol.

Ey züppe! Şunu bil ki büyük şehirlerde hayat gayet demokrattır. Küçük şehirlerde de hayatın gittikçe demokratlaştırıldığı görülmektedir. İşbu demokratlıkla birlikte, büyük küçük her yerin, demokratlıktan maada en belirgin ortak özelliği, hayatın ve insanların tekdüzeliğidir, sasılığıdır! Eğer sen demokrat ve tekdüzeysen yandın demektir! Biz senin gibileri aramıza almayız! Kendini de, beni de boş yere yorma, git gazeteci filan ol!

Ey züppe! Şunu bil ki iki şeye yaklaşırsan yanarsın: İktidar ve demokrasi. İktidar da, demokrasi de seni şişmanlaştırır. Aklından göbeğine kadar her yerin sarkar da kendini güçlü, çevik ve zinde sanırsın; oysa geri zekâlı salağın tekisindir de kimse senlen uğraşmak istemiyordur. Bu meselenin testi çok kolaydır: Eğer Afganistan'dan, "Bunlar da çok geri kalmışlar, orayı medenileştirmek lâzım!" ; oradaki halktan, "Ne acıması, hayvan bunlar, hayvan!" yollu söz açıyorsan, bırak şair olmayı, sen adamdan bile sayılmazsın. Kendini bir türlü şairden saydıramayan bir iki geri zekâlı gibi işi kırkından sonraya bırakma, erken davran ve gazeteci ol, yoksa kırkından sonra azanlar gibi geç kalmanın telâşıyla ve bir fırsat yakalamanın coşkusuyla öyle salya sallarsın ki cümle âlem seni kuduz köpek sanır. Kuduz köpekleri aslında gazeteciler bile sevmez.

Ey züppe! Şunu bil ki iyi şairler koca bir ordunun askerleridir! Bu ordunun bir komutanı, bir padişahı filan yoktur; lâkin her asker bir komutandan, bir padişahtan tek tek emir almışçasına yekpâre bir bütün olarak hep aynı düşmana çatarlar: Haksızlığa, ahlâksızlığa, insanı esirgemeyen bütün kölelik düzenlerine... Yazdığın şiirin böyle bir ufku yoksa boşa kürek çekiyorsun demektir, gazetecilik senin için iyi bir meslektir.

Ey züppe! Şunu bil ki hayız ve nifastan kesik adamlar sana, "Şiir bir oyun" derler "Teknik! İşte şuna bak! Hey yavrum hey! Ne biçim keklik! Bak nasıl uçuyor! Bak nasıl ötüyor!" Eğer oyuna gelirsen yandın demektir. Yanan oyundan çıkan demektir. Bizim oyundan bir kere çıktın mı bir daha giremezsin. Şiiri bir oyun-teknik olarak algılamak, seri üretime kapı açar. Seri üretime geçen her şair zararsızdır, herkese iyiliği dokunur böylelerinin. "Halkın gönlünde taht kuralım; şiir mühim değil, mühim olan insanlık!" filan demeye başlarlar. Böyleleri nedense, "Cambaz ip üstünde" şarkısını çok sever. Bir de ekonomik kalkınmayı, millî gelir seviyesini artırmayı. Ben sana daha kestirim bir yol söyleyeyim züppe: Git gazeteci ol. Kelimeyle oynamak ne de olsa yorar insanı. Parayla oynamanın, yorsa da rahatlatıcı bir yanı vardır. Öyle derler.

Ey züppe! Şunu bil ki doğrudan konuş; çünkü şiir, değil dolaylama, bir tercüme bile değildir. Gerçi, tercüme demişken, bazı romancılarımızın, romanlarını yazarken, yazdıkları kimi cümleleri, bu cümle, roman İngilizceye tercüme edilirken sorun çıkarabilir diyerekten, Türkçe cümlelerini sildiklerini, yerine, İngilizcesini yazıp Türkçesine çevirdiklerini filan duydum. Bir vakit de, bir ulu şairden, bazı şairlerimizin, İngilizceye tercüme edilsin diye, sırf böyle edilsin diye şiirler yazdıklarını duyduydum. Türkçeyi iplemeyeni Türkçe hiç iplemez. Bu cümleyi kulağına küpe yap. Önce dilini sev. Dilini seversen hem doğru konuşmasını, hem doğrudan konuşmasını bilirsin. Her daim dilini öncele. Böylece soysuzlaşmaktan esirgenirsin. Doğrudan konuş; sakın şiiri dilin süslenip püslenmiş hâli filan sanma. Şiir, dil içinde dil dahi değildir; doğrudan, daima doğrudan konuşmaktır.

Ey züppe! Şunu bil ki şair arabesk takılamaz. Konser veremez. Hayranlarını coşturmak ve icra-yı sanat bâbından olmak üzere habire kara bağrına jilet atıp duramaz. Mikrofondan uzaklaşırken kırmızı kaşkolunu pek artistik bir biçimde arkasına arkasına savuraraktan yaylanan bir şairle gerdan kırıp göbek atan bir dansöz arasında ne fark var? Ol kalabalık karı oynatıp işret mi etmektedir, bir şairden şiir mi dinlemektedir? Bi ton karının karşısına geçip utanıp sıkılmadan "aşk şiirlerini" (Bari bir şeye benzese!) okuyan, bu yetmezmiş gibi birtakım salonlarda, dergilerde böyle anons edilmesine ses çıkarmak ne kelime, resmen ayılıp bayılan ve ol cümleden olmak üzere ol ayılıp bayılanlar için yüzünü, yönünü, sesini satan; sözünü, yüzünü, gözünü, ağzını eğip bükerek kendinden geçme taklitleri yapan İslâmcı şairlerden sana bir hayır gelmez. Böyleleri çalkala yavrum çalkalacıdır! Bu maddenin gazetecilikle ilişkisini de sen kur; fazla hazıra alışma!

Ey züppe! Şunu bil ki şiir gerçektir! Şiir gerçek etkisi uyandırmaz; çünkü şiir gerçektir. Şiirde gerçek etkisi uyandırmak istemek bile bir tür sahteciliktir. Sahtekârların kimler olduğu ehline ayandır. Boş ver gazeteciliği, her lafımızdan sonra anmak zorunda mıyız?

Ey züppe! Şunu bil ki yazdığın şiirde kimseyi kendine acındırma, insanların seni sevmesini önceleme. Hattâ it kendinden milleti. Eğer aman dilersen, eğer aman beni sevsinlerci olursan, senden gazeteci bile olmaz. Allah seni bu hallere düşmekten korusun; çünkü bir şair için düşülebilecek en kötü hal budur. Amin.
 

Geri Anasayfa



ANASAYFA | KÜNYE | EDEBİYAT | SİNEMA | MÜZİK | KİTAP | ARŞİV