Yıl:3 Dönem:2 Sayı:6/18

       

     
 

MEŞKLER

FATİH ÖZKAFA

fatih_ozkafa@yahoo.com

 
     
  SANATSAL ÜRÜN - SINAİ ÜRÜN

Pek çok şeyin endüstriyel bir ürün niteliğinde değerlendirilmesi zarureti, bazı sanat eserlerini de sınai mamül olarak görme yahut bazı sınai mamülleri sanat eseri olarak telakki etme tehlikesini beraberinde getirdi. Bu noktada; yaygın reklam ve etkin pazarlama gücünü elinde bulunduran endüstri sektörünün bir nevi karşısında gibi duran 'sanat'ın korumacılığını da üstlenmek durumundaki sanatçılarda, kitlelere, 'sanat eseri'nin 'mamül'den ayrı bir anlamının ve özelliğinin olduğunu vurgulama ihtiyacı doğmuş oldu.

Aslına bakılırsa, ilk etapta, sanat eseriyle sınai ürünü birbirinden ayırdetmenin öyle abartılacak boyutta zor bir iş olmadığı söylenebilir. Fakat kelime olarak aynı kökten türeyen 'sanat' ve 'sanayi' kavramları, dilimizde kullanıldığı şekliyle, bizde aynı çağrışımları mı uyandırıyor; yoksa birbirinden tamamen farklı anlamlarla mı algılanıyor? Bu kavramların bizde çağrıştırdıklarının, -her ne kadar aynı kökten türeseler de- tamamen farklı şeyler olduğu söylenerek kestirilip atılabilir. Buna karşılık, seri üretimi yapılan bir çok ürünün tasarımının sanatsal çizgiler barındırmasına, estetik arayışlar sergilemesine bakılacak olursa durumun pek de öyle kolay etiketlendirilemeyeceği anlaşılmış olacaktır. O ürünlerin de tıpkı sanat eserleri gibi, köklü ve sağlam bir estetik bilgi, sanatsal sezgi ve bireysel kabiliyet donanımlarına sahip tasarımcıların titiz çalışmaları sonucu ortaya çıktıkları farkedilecektir. Burada tartışma götürür konular varsa, onlar da şöyle sıralandırılabilir:

- Seri olarak üretilen ve birbirinin aynı olan şeylere, sanatsal kimlik kazandırabilir miyiz?

- İnsanın bizzat yapmadığı, makinalara yaptırdığı şeyler, sanat kategorisine girer mi?

- İçerisinde teknoloji ihtiva eden bir ürün ne kadar sanatsal olabilir?

- Bir sanat eserinde teknolojiye ne dereceye kadar izin verilebilir?..

Bunun gibi sorular çoğaltılabilse de, sanat eserini tüm başka şeylerden ayıran önemli bir özellik hiçbir zaman gözardı edilemez: Sanatçının sanat eserine yansıyan kişiliği ve ruhu. İşte sanat eseri-sanatçı, sanat eseri-sanatsever ve sanatçı-sanatsever arasındaki bağları kuran doku onun bu temel özelliğidir. Hiçbir makine bu gayrimaddi içeriği taşıyamayacağından, sanat eseriyle sınai mamülü ayırdederken bu 'alamet-i farika'yı farkettiğimiz takdirde sorun kolaylıkla çözüme kavuşmuş olur.

Bu değerlendirmelerden sonra, estetikte yapılabilecek ikili bir ayrım da kendiliğinden doğmuş oldu:

a) Sanatsal estetik
b) Endüstriyel estetik

Estetik, sanatsal bir üründe birinci plandayken, endüstriyel bir üründe ikinci plandadır. Endüstriyel ürünün öncelikli amacı işlevsel olmaktır. Sanat eseri ise, herhangi bir fonksiyonu yerine getirecek bir şey olsa bile, ona 'sanat eseri' etiketini yapıştırabilmemiz için estetik bir iddiayı mutlaka barındırmalıdır. Ve tabii ki sanatçısının ona yüklemek istediği anlamları da...
 

Geri Anasayfa



ANASAYFA | KÜNYE | EDEBİYAT | SİNEMA | MÜZİK | KİTAP | ARŞİV