Yıl:2 Dönem:2 Sayı:3/15

       

     
  VİZYONDAKİ FİLMLER


YÜZÜKLERİN EFENDİSİ

Yönetmen: Peter Jackson
Yapımcılar: Barrie M. Osborne, Tim Sanders, Peter Jackson
Senaryo yazarları: Fran Walsh, Philippa Boyens, Peter Jackson
Yapım sorumluları: Mark Ordesky, Robert Shaye, Michael Lynne, Bob-Harvey Weinstein
Oyuncular (alfabetik sırayla): Elijah Wood (Frodo Baggins), Ian McKellen (Gandalf), Viggo Mortensen (Aragorn / Strider), Sean Astin (Samwise 'Sam' Gamgee), Liv Tyler (Arwen Undómiel), Cate Blanchett (Galadriel), John Rhys-Davies (Gimli), Billy Boyd (Peregrin 'Pippin' Took), Dominic Monaghan (Meriadoc 'Merry' Brandybuck), Orlando Bloom (Legolas Greenleaf), Hugo Weaving (Elrond), Sean Bean (Boromir), Ian Holm (Bilbo Baggins), Andy Serkis (Sméagol/Gollum), Alexandra Astin (Elanor Gamgee), Sala Baker (Sauron), Miranda Otto (Éowyn), Peter Mackenzie (Elendil), Karl Urban (Éomer), David Wenham (Faramir)

Asırlardır kayıp olan yüzük bulunur ve kaderin garip bir cilvesi sonucu, küçük bir Hobbit olan Frodo'nun eline geçer. İhtiyar Gandalf, bu yüzüğün Kara Lord Sauron'a ait özel yüzük olduğunu anlar. Frodo'nun yapması gereken, Kıyamet'in Çatlakları olarak anılan diyara dalarak epik bir mücadeleye girişmek ve bu yüzüğü ebediyen ortadan kaldırmaktır. Neyse ki yalnız çıkmayacaktır bu zorlu yolculuğa: Gandalf'ın yanı sıra, bir elf olan Legolas, cüce Gimli; izci Aragorn, savaşçı Boromir ve Frodo'nun kendisi gibi Hobbit olan üç arkadaşı Merry, Pippin ve Samwise da onunla gelirler. Dağlar, ormanlar, kar, kaleler, nehirler ve ovalar boyunca, karşılarına çıkan şeytani güçlere karşı savaşarak ilerler bu grup. Yüzüğü yok etme görevini yerine getirerek, Karanlık Lordlar hükümranlığını içinde bulundukları gerçeklikten silmektir amaçları...

J.R.R. Tolkien'in ölümsüz eserinden hareketle Peter Jackson tarafından gerçekleştirilen bu uyarlama, daha önceki her türlü denemeden çok daha görkemli ve kapsamlı. Ardından gelecek iki filmin çekimleri de henüz sürmekte...



BİR DEV ADAM

Yönetmen: Tim Blake Nelson
Senaryo: William Shakespeare (Oyun) - Brad Kaaya
Görüntü Yönetmeni: Russell Lee Fine
Oyuncular: Mekhi Phifer (Odin 'O' James), Josh Hartnett (Hugo Goulding), Julia Stiles (Desi Brable), Elden Henson (Roger Rodriguez), Andrew Keegan (Michael Casio), Rain Phoenix (Emily)

Romeo ve Juliet'in ardından, Shakespeare'in bir oyunu daha günümüze uyarlanarak "gençleştiriliyor": Othello!

ABD'nin güneyindeki seçkin bir lisedeyiz bu kez. Basketbol takımının yıldızı olan Odin, aynı zamanda okulun tek siyah öğrencisidir. Okul yöneticisinin kızı olan Desi Brable ile çıkmaktadırlar. Aralarında büyük kültürel farklar bulunmasına rağmen, gayet iyi geçinir iki genç. Odin'in en yakın arkadaşı olan Hugo ise, yeni katıldığı basketbol takımında kendini ispatlamaya çalışmaktadır. Takımın koçu, Hugo'nun babasıdır. Fakat Odin'i de oğlu gibi sever. Hugo, Odin'in okuldaki popülaritesini kıskanarak onu çaptan düşürmeye karar verince, Desi'ye ilgi duyan zengin bir öğrenciyle birlikte bir tür komplo kurar. Bundan böyle, gençler arasında şüphe ve kıskançlık hüküm sürecektir.



ACEMİ PRENSES

Yönetmen: Garry Marshall
Senaryo: Gina Wendkos
Görüntü Yönetmeni: Karl Walter Lindenlaub
Oyuncular: Julie Andrews (Kraliçe Clarisse Renaldi), Anne Hathaway (Mia Thermopolis), Hector Elizondo (Joe), Heather Matarazzo (Lilly Moscovitz), Mandy Moore (Lana Thomas), Caroline Goodall (Mia'nin annesi, Helen), Robert Schwartzman (Michael Moscovitz)

Avrupa'da Genovia adlı küçük bir ülke olduğunu biliyor muydunuz? Aslına bakarsanız, 15 yaşında San Franciscolu bir kız olan Mia dahil, pek çok kişi bu ülkenin varlığından habersiz. Ancak Mia'nın habersiz oluşu, özel bir durum yaratıyor: Çünkü, babasının yokluğunda annesi tarafından büyütülmüş bu genç hanım, gerçekte Genovia'nin prensesi. Babasının beklenmedik ölümünü haber alan Mia, San Francisco'daki yaşamında tam bir çirkin ördek yavrusu: Paspal bir görünüşü var, çekici olmayı beceremiyor, buna karşın, pırıl pırıl bir zekâsı var. Yeni tanışacağı büyükannesine düşen, Mia'nın dışını da içi kadar güzel yapmak - çünkü prensesler her şeyleriyle zarif ve alımlı görünmeli. Yani postallara veda, topuklu ayakkabılara merhaba...



AMELIE

Yönetmen: Jean Pierre Jeunet
Senaryo: Guillaume Laurant & Jean Pierre Jeunet
Görüntü Yönetmeni: Bruno Delbonnel
Müzik: Yann Tiersen
Oyuncular: Audrey Tautou, Mathieu Kassovitz

Çok garip bir anne baba tarafından büyütülen Amelie, gündüzleri Paris'te bir kafede garson olarak çalışırken akşamlarını küçük apartman dairesinde yalnız olarak geçirmektedir. Hiçbir arkadaşı ve hayattan beklentisi olmayan bu utangaç ve sevimli genç kadının hayatı kısa zaman içinde değişmek üzeredir. Banyosunda yıllar öncesinden kalma bir kutu bulan Amelie, sahibini bularak kutuyu ona verir. Böylece çevresindeki insanlara yardım ederek yaşamlarını iyileştirmeye karar verir. Bu arada karşılaştığı Nino adlı bir adamdan çok hoşlanır ama onunla konuşmaya cesaret edip kendi hayatını da değiştirebilecek midir?



BU NASIL SARIŞIN

Yönetmen: Robert Luketic
Senaryo: Amanda Brown (Roman), Karen McCullah Lutz
Görüntü Yönetmeni: Anthony B. Richmond
Oyuncular: Reese Witherspoon (Elle Woods), Luke Wilson (Emmett Richmond), Selma Blair (Vivian Kensington), Matthew Davis (Warner Huntington), Victor Garber (Professor Callahan), Jennifer Coolidge (Paulette Bonafonte)

Elle Woods, cazibesiyle kampustaki erkeklerin ilgi odağı olmayı başaran bir genç kadındır: Öyle ki, kampus takviminde Bayan Haziran unvanıyla yer almakta ve okulun gözde gençlerinden Warner Huntington'la çıkmaktadır. Yazık ki, Bayan Huntington olmasının önünde, ciddi bir engel vardır: Erkek arkadaşının ailesi bazı konularda tutucu sayılacak insanlardır ve Elle'in "fazla sarışın" olması, aralarındaki kültür farkını garip bir biçimde su yüzüne çıkarır. Sarışınlar sarışını Elle'den böylece ayrılan Warner Huntington, Harvard'da hukuk okumak üzere kendine yeni bir yol çizer. Terk edilmeyi hazmedemeyen Elle, acayip hırs yapmıştır: Pek de müstakbel avukat görüntüsü vermemesine rağmen, şartları zorlayarak o da Harvard'daki hukuk fakültesine girmeyi başarır. Mağaza mağaza gezip gününü gün etmeye alışık bir sarışının orada işi olmadığını düşünenleri büyük sürprizler beklemektedir - madem ki kendisi ortama uymamaktadır, ortamı kendisine uyduracaktır Elle...



HAYDUT

Yönetmen: Barry Levinson
Senaryo: Harley Peyton
Görüntü Yönetmeni: Dante Spinotti
Müzik: Christopher Young
Oyuncular: Bruce Willis (Joe), Billy Bob Thornton (Terry), Cate Blanchett (Kate), Troy Garity, Rocky LaRochelle (Banka Müdürü)

Hapishane kaçkını Joe ve hastalık hastası arkadaşı Terry, banka memurunu geceden rehin alıp ertesi sabah ona işine kadar eşlik etmek suretiyle ilginç bir soygun tekniği geliştirmiştir. Medya onların üzerine odaklanır ve marifetlerini de bir parça abartır, ancak iki ahbap çavuşun tek derdi yeterli miktarda parayı toparlayıp Meksika'ya kaçmak, burada özgür ve yasalara saygılı bir hayat sürmektir. Fakat Kate Wheeler adlı bir ev kadınının arabasıyla Terry'e çarpması, planları değiştirir. Rehin almak zorunda kaldıkları bu kadın, zamanla ikilinin suç dolu serüvenine ortak olur. Kate, bir anlamda aradığı değişikliği bulmuş ve monoton hayatından kurtulmuştur bu sayede. Hem haydutlar ona, hem de o haydutlara âşık olmuştur - evet, her ikisine birden... Çünkü ancak birbirlerini tamamladıklarında ideal bir sevgili etmektedir Joe ve Terry...



DELİ YÜREK

Yönetmen: Osman Sınav 
Senaryo: Raci Şaşmaz, Osman Sınav
Görüntü Yönetmeni: Tevfik Senol
Müzik: Aria
Oyuncular: Kenan İmirzalıoğlu (Yusuf Miroğlu), Melda Bekcan (Zeynep), Oktay Kaynarca (Cemal), Zara (Leyla), Selçuk Yöntem (Bozo)

Yusuf Miroğlu, nişanlısı Zeynep ile beraber askerliğini birlikte yaptığı arkadaşının düğünü için Diyarbakır'a gider. Ancak arkadaşı düğün sırasında bir suikast sonucu hayatını kaybeder. Miroğlu, olayın sorumlularını araştırmaya başlayınca ortada çok karmaşık bir takım örgütlerin olduğunu görür. Bu esnada büyük bir çıkmazın içine giren Miroğlu, askerde komutanlığını yapan Bozo ile konuşunca bölgenin gerçeklerini görmeye başlar. Uyuşturucu ticareti ve silah kaçakcılığı başta olmak üzere her türlü kanunsuz olayın döndüğü bu bölgede Miroğlu ne yapacaktır?



KANDAHAR

Yönetmen: Mohsen Makhmalbaf
Senaryo / Kurgu: Mohsen Makhmalbaf
Görüntü Yönetmeni: Ebraham Ghafouri
Müzik: Mohamad Reza Darvishi
Oyuncular: Niloufar Pazira, Hassan Tantai, Sadou Teymouri

Nafas, Taliban'ın çıkardığı iç savaş sırasında ülkesinden kaçmış bir Afgan kadın gazetecidir. Kanada'da mülteci olarak yeni fakat buruk bir hayat sürmektedir ki, geride bıraktığı kız kardeşinden bir mektup alır. Kız kardeşi, kendini öldürmeye karar verdiğini söylemektedir. Bunun üzerine ani bir kararla kardeşinin yanına gitmek isteyen Nafas'ın, İran - Afganistan sınırını geçmesi gerekecektir.

Afganistan'da süregiden savaş sayesinde Avrupa'da gördüğü ilgiyi arttıran bu filmde, burkaların ardındaki yaşamları ve coğrafi olarak yakın bir kültürü daha derinden tanımak fırsatı bulacağız. Yönetmenin tarzı, neredeyse belgesele varan gerçekçiliği düşsel ve panoramik görüntülerle harmanlıyor...



İLK GÜN

Yönetmen: Antoine Fuqua
Senaryo: David Ayer
Görüntü Yönetmeni: Mauro Fiore
Müzik: John Houlihan
Oyuncular: Denzel Washington (Alonzo Harris), Ethan Hawke (Jake Hoyt), Scott Glenn (Roger), Tom Berenger (Stan), Cliff Curtis (Smiley), Snoop Doggy Dogg (Sammy)

Ünlü aksiyon yönetmeni Antoine Fuqua ve tecrübeli oyuncular Denzel Washington ve Ethan Hawke'dan sıkı bir polisiye.

Jake Hoyt, Los Angeles polis merkezine yeni atanmış bir çaylaktır. Meslekte 13 yıllık deneyimi bulunan detektif Alonzo Harris'in seçkin memurlardan oluşan ekibinde görev yapmak için yanıp tutuşur adeta. Harris, Hoyt'a bir teklif götürür: Tam bir gün boyunca ekipte yer alması ve başarılı bulunması halinde, sınıfı geçmiş sayılacaktır. Kovalamacalar ve çatışmalarla dolu gün ilerledikçe, Hoyt duruma uyanmaya başlar: Harris aslında gözünde büyüttüğü kadar başarılı bir polis değildir; aksine, doğru ve yanlış arasındaki farkı iyiden iyiye unutmuştur. Dahası, sokaklarda kendi adaletini çarpık yollarla sağlamaya çalışan bu kıdemli detektif, Hoyt'u denemekte falan değildir aslında... Genç polis, kötü bir kumpasa kurban gitmekten kurtulmanın yolunu bulmak zorunda kalır. Gerçekten de sıkı bir "ilk gün" geçirmektedir Los Angeles'ta...

Hatırlatalım ki bu filmin senaryosunu yazan David Ayer'in Hızlı ve Öfkeli'de de imzası vardı...



PANAMA TERZİSİ

Yönetmen: John Boorman
Senaryo: John Le Carrée (roman), Andrew Davies, John Boorman
Görüntü Yönetmeni: Phillippe Rousselot
Müzik: Shaun Davey
Oyuncular: Pierce Brosnan (Andrew 'Andy' Osnard), Geoffrey Rush (Harold 'Harry' Pendel), Jamie Lee Curtis (Louisa Pendel), Leonor Varela (Marta), Brendan Gleeson (Michelangelo 'Mickie' Abraxas), Harold Pinter (Uncle Benny), Catherine McCormack (Francesca Deane), Daniel Radcliffe (Mark Pendel), Lola Boorman (Sarah Pendel)

Panama, entrika ve tuzaklarla öylesine doludur ki, burada bir casusun yapabileceği en iyi şey, kendi hesabına çalışacak taşeron bir casus yaratmaktır.

John LeCarré'nin aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan film, iste böylesi girift bir casusluk hikâyesi anlatıyor. Bir büyükelçinin metresiyle ilişkiye girdiği için Panama'ya sürgün edilen İngiliz ajanı rolünde Pierce Brosnan var. Brosnan'a Bond serisindeki rolünün bir tür parodisini de yapma fırsatı veren olayların merkezindeki adam, İngiliz ajanının Panama'ya gider gitmez temas kurduğu terzi (Geoffrey Rush). Tüm üst düzey politikacıların ve yeraltı dünyası patronlarının elbiselerini diken bu adam ve karısı (Jamie Lee Curtis), ajanın öğrenmek istediği tüm bilgiye sahiptir. Terzinin karısı ayrıca önem taşır: Panama Başkanı'nın Panama Kanalı'yla ilgili planlarını öğrenmek için, Başkan'ın hizmetinde çalışan bu kadından da yararlanmak isteyecektir ajanımız.

Gerilim ve komediyi içi içe sunan, renkli bir casusluk çeşitlemesi...



EJDERİN ÖPÜCÜĞÜ

Yönetmen: Chris Nahon
Senaryo: Robert Mark Kamen, Luc Besson
Yapımcı: Luc Besson
Müzik: Craig Armstrong
Oyuncular: Jet Li, Bridget Fonda, Tcheky Karyo

Çin gizli servisinin bir mensubu, özel görevle Paris'e gönderilir. Burada, cinayeti de içeren bir dizi karmaşık olayla karşılaşır. Kahramandan ziyade anti-kahramana yakın bir portre çizen adamımız, bir sır yumağını çözmek yolunda Paris'in altını üstüne getirecektir. Filmde, çocuğunu arayan Nebraskalı bir kadın rolünde karşımıza çıkan Bridget Fonda'dan tutun da, Paris'i bir fon olarak kullanmaktan öte amaç gütmeyen sahnelerine kadar her şey, ayağı yere basan bir senaryonun gerektirdiklerine alabildiğine uzak. Diyebiliriz ki senarist ve yapımcı kimliğiyle filme damgasını vuran Luc Besson, Jet Li'li güzel dövüş koreografileri dışında pek bir şeye aldırmadan, kung-fu motiflerinin olabildiğince çoğunu içeren bir film çekmiş... Çok aksiyon, çok Paris, çok abartı...



HAYVAN

Yönetmen: Luke Greenfield
Senaryo: Tom Brady
Oyuncular: Rob Schneider (Marvin), Colleen Haskell (Rianna), John C. McGinley (Sisk), Edward Asner (Sef Wilson), Michael Caton (Dr. Wilder)

Organ naklinin yan etkilerine dair bir film var karşımızda. Bilimsel açıdan pek doğru değilse de, hayli eğlenceli etkiler bunlar - tabii seyreden açısından...

Ufak tefek ve ezik yapıda bir adam olan Marvin, hayattaki en büyük amacına ulaşamayacak, yani polis olamayacak gibi görünmektedir. Fakat bir araba kazasında ağır yaralanmak, şaşırtıcı biçimde hayatını olumlu biçimde etkiler. Şöyle ki, deneyci bir doktorun eline düşmüştür ve onun hayvanlardan alıp bünyesine naklettiği organlar sayesinde Marvin'imiz çakı gibi olur. Polisliğe kabul edilir, üstüne üstlük mesleki başarılarıyla efsane bir polis oluverir. Ne de olsa tazı gibi koşmakta, öküz gibi dövüşmektedir. Rianna adlı bir de kız arkadaş bulur kendine. Fakat hayvanata ait organların etkileri hep bu denli güzel olmayacaktır: Marvin, yavaş yavaş hayvansal içgüdülerin esiri olmaya başlar - hem de en aksi zamanlarda...



SAKIN KONUŞMA

Yönetmen: Gary Fleder
Senaryo: Anthony Peckham
Görüntü Yönetmeni: Amir M. Mokri
Müzik: Mark Isham
Oyuncular: Michael Douglas (Dr. Nathan Conrad), Brittany Murphy (Elisabeth Burrows), Sean Bean (Patrick Koster), Skye McCole Bartusiak (Jessie Conrad), Famke Janssen (Aggie Conrad), Jennifer Esposito (Sandra Cassidy)

Başarılı bir psikiatristin kızı kaçırılır. Kaçıranlarla bağlantı kurduğunda, imkansıza yakın bir talepleri olduğunu anlar psikiatrist: Gizli bir kodu bilen katatonik bir genç kadın vardır. Psikiatristten istenen, bir anlamda onun zihnine girerek, hatırlayamadığı bu şifreyi ona hatırlatmasıdır. Kızını kurtarmak için mesleki becerisini devreye sokan psikiatrist rolündeki Michael Douglas'ın oyun gücüyle dikkat çeken, gerilimli bir yapım...



SHREK

Yönetmenler: Andrew Adamson, Vicky Jensen
Senaryo: Ted Elliot, Terry Rossio, Joe Stillman, Roger S. H. Schulman
Prodüksiyon Tasarımı: James Hegedus
Kurgu: Sim Evan-Jones

Ürkütücü görünüme sahip yeşil canavar Shrek, kendisi için ideal eşini, yani eşit derecede çirkin bir yaratığı bulmak amacıyla yollara düşer. Bir büyücünün kehanetine göre, güzel prenses Fiona ile Shrek arasında romantik bir ilişki gelişecektir. Farklı masallardan tanıdığımız karakterlerin de yoluna çıkması üzerine, Shrek'in hayatı garip ve hareketli bir hal alır birdenbire...

William Steig'in resimli kitabından uyarlanan yapım, animasyon tekniği açısından bir hayli iddialı. Filmin Türkçe versiyonunun seslendirme yönetmeni, aynı zamanda filmde Robin Hood'u seslendiren Volkan Severcan. Shrek'i Okan Bayülgen, Fiona'yi Oya Presciler, imparatoru ise Hakan Vanlı seslendiriyor. Filmin orijinal seslendirmesinde Mike Myers, Eddie Murphy, Cameron Diaz, John Lithgow ve Vincent Cassel görev aldı.



ŞELLALE

Yönetmen: Semir Arslanyürek
Senaryo: Semir Aslanyürek
Görüntü Yönetmeni: Hayk Kirakosyan
Editör: Mustafa Preşeva
Oyuncular: Hülya Koçyiğit (Semra), Tuncel Kurtiz (Kel Selim), Aykut Oray (Yusuf Usta), Ege Aydan (Sami), Ali Sürmeli (Süleyman)

Filmdeki olaylar, 1960 yılında, 27 Mayıs askeri müdahalesinden bir buçuk ay önce Antakya'nın Harbiye beldesinde cereyan ediyor. Türkiye'nin 27 Mayıs öncesi içinde bulunduğu ekonomik ve politik kriz, Harbiyeli bir ailenin trajik öyküsüyle yansır.

Cemal'in DP'li babası ile CHP'li amcası arasında, politik tercihleri yüzünden devamlı bir kavga vardır. İki kardeş birbirinin yüzünü bile görmemek için evlerinin bulunduğu ortak avluyu, yüksekçe bir duvar inşa ederek bölerler. Fakat bu duvar birbirlerine sataşmalarını ve duvara merdiven dayayıp duvarın tepesinde birbirlerini hırpalamalarını engellemez.

Aile efradı arasındaki sonu gelmez kavgalar, suçlamalar ve nedenini bilmedikleri nefret ironik bir dille anlatılırken, kasabalıların rüyalarını anlattıkları Harbiye Şelalesi'nin öyküsü, lirik bir şekilde araya girer. Kasabada şelaleye rüya anlatma geleneği mevcuttur, çünkü onların deyimiyle "rüyalar sadece akan suya anlatılır ve yorumları Yusuf Peygamber'e mahsustur". Bu geleneğe bağlı olarak Cemal de kız kardeşi Sehra ile sık sık şelaleye giderek rüyalarını anlatır. Bir gün baraj yapmak için şelalenin ağzını genişletmeye kalkan bir inşaat ekibi, şelale ağzındaki kayaları dinamitleyince kayalar yarılır ve şelale suyunun önemli bir kısmı kaybolur. Bu olay, kasaba halkında çeşitli reaksiyonlara sebep olacaktır.



KOMPLO

Yönetmen: Frank Oz
Senaryo: Daniel E. Taylor (hikaye), Kario Salem, Lem Dobbs
Görüntü Yönetmeni: Rob Hahn
Müzik: Howard Shore
Oyuncular: Robert De Niro (Nick Wells), Edward Norton (Jack Teller/Brian), Marlon Brando (Max), Angela Bassett (Diane), Gary Farmer (Burt)

Nick Wells'in iki yaşamı vardır, bir yandan Montreal'da NYC isimli caz kulübünü işletirken diğer yandan profesyonel bir hırsızdır. Fakat artık hayatını riske atmaktansa, sevgilisiyle evlenip sadece kulübüne yoğunlaşmak istemektedir. Kısa süre sonra eski dostu ve yasadışı işlerindeki finans ortağı Max, Nick'in reddedemeyeceği bir teklifle çıkagelir: Tarihi ve paha biçilmez bir Fransız asası ülkeye yasadışı yollardan sokulurken ele geçirilmiştir ve Fransa'ya iade edilene dek Montreal gümrük deposunda son derece sıkı güvenlik önlemleriyle korunmaktadır. Şimdi Nick, Max'in içerideki adamı olan genç, yetenekli ve agresif hırsız Jackie Teller ile işbirliği yaparak eşsiz parçayı ele geçirmek ve tüm finansal problemlerinden bir anda kurtulmak istemektedir. Geriye tek bir soru kalır: Birbirlerine nasıl güvenecekleri.



DİĞERLERİ

Yönetmen: Alejandro Amenabar
Senaryo: Alejandro Amenabar
Görüntü Yönetmeni: Javier Aguirresarobe
Müzik: Alejandro Amenabar
Oyuncular: Nicole Kidman (Grace), Fionnula Flanagan (Bertha Mills), Alakina Mann (Anne), James Bentley (Nicholas), Eric Sykes (Edmund Tuttle), Christopher Eccleston (Charles)

Kocası savaşa giden ama geri dönmeyen Grace, iki çocuğuyla beraber insanlardan uzakta büyük bir malikanede yaşamaktadır. Günün birinde ikisi kadın olan üç yabancı Grace'in evine gelerek ondan iş isterler. Hizmetçileri bir süre önce ayrılan Grace de bu teklifi kabul eder. Ancak bu evde bazı kurallar vardır. Grace'in çocuklarının ışığa alerjisi olduğu için perdeler her zaman kapalı tutulmalı ve odalar her zaman karanlık olmalıdır. Hizmetçilerin gelmesinden kısa süre sonra çocuklar evde bazı hayaller ve garip olaylar görmeye başladıklarını söylerler.



ZIRTAPOZ

Yönetmen: Ben Stiller
Senaryo: Drake Sather, Ben Stiller
Görüntü Yönetmeni: Barry Peterson
Müzik: BT
Oyuncular: Ben Stiller (Derek Zoolander), Owen Wilson (Hansel), Will Ferrell (Mugatu), Christine Taylor (Matilda Jeffries), Jerry Stiller (Maury Ballstein), Milla Jovovich (Katinga)

Derek Zoolander, mankenlik dünyasının kralıdır. Üst üste üç yıldır yılın mankeni ödülünü kazanmıştır. Dördüncü yıl ise genç mankenlerden Hansel tarafından tahtından indirilir. Üstüne üstlük aynı hafta içinde işini kaybeder ve medya özel hayatı hakkında herşeyi ortaya döker. Bunun üzerine Derek, mankenlik dünyasından çekilmeye ve kendini hayır işlerine adamaya karar verir. Tam bu sırada, moda dünyasının patronlarından biri olan Mugatu, Derek'e yeni kampanyasında iş teklif eder. Ancak asıl amacı onun beynin yıkayarak çıkarlarına ters düşen Malezya başbakanını öldürtmektir.



ERKEĞİN GÖZYAŞLARI

Yönetmen: Sally Potter
Senaryo: Sally Potter
Görüntü Yönetmeni: Sacha Vierny
Müzik: Osvaldo Golijov
Oyuncular: Christina Ricci (Suzie), Cate Blanchett (Lola), John Turturro (Dante Dominio), Johnny Depp (Cesar), Danny Scheinman (Harry), Harry Dean Stanton (Felix Perlman)

Rus asıllı Yahudi bir baba, 1927 yılında Rusya'dan Amerika'ya göç eder. Amacı burada iş bulup para kazanmak ve geride bıraktığı eşiyle kızına para göndermektir. Ancak kısa sürede Rusya'da çalkantılar başlar ve kızı Amerika'ya giden bir gemiye bindirilerek kendisinin yanına gönderilir. Ancak gemi onu sadece İngiltere'ye getirmiştir. Burada bir İngiliz aile tarafından kabul edilir ve Suzie ismi verilir. Aradan zaman geçer ve Suzie dans konusundaki yeteneği sayesinde Paris'e gider. Burada yakışıklı bir çingene olan Cesar ile tanışır. Ama aklında sürekli Amerika'ya giderek babasını bulmak vardır.
 

Geri Anasayfa



ANASAYFA | KÜNYE | EDEBİYAT | SİNEMA | MÜZİK | KİTAP | ARŞİV