Yıl:2 Dönem:2 Sayı:2/14

       

     
  SİNEMA HABERLERİ


"OĞULUN ODASI" OSCAR ADAYI

En İyi Yabancı Film Oscarı'na, İtalyan yönetmen Nanni Moretti'nin "Oğulun Odası" (La Stanza del Figlio) filmi aday gösterildi. İtalyan sinema dünyasından 374 yönetmen ve eleştirmenin 5-9 Kasım arasında oy kullanma hakkının olduğu Oscar adayı seçiminde, 215 kişinin oy kullandığı ve Moretti'nin filminin en çok oy toplayan film olduğu açıklandı. İtalyan yönetmen, yaptığı açıklamada, "Bunu tahmin ediyorduk. 10 gün önce Londra'da Amerikalı gazetecilerle karşılaştım. 11 Eylül'de yaşananlardan sonra 'Oğulun Odası' jüri açısından bir filmden daha fazla anlam taşıyabilir. Amerikalılar görkemli filmleri görmeye alışık. Filmim, 'acı' temasını işliyor, seyirciyle paylaşılan bir konu" dedi. Filminin yakında ABD'de de gösterime gireceğini ifade eden Moretti, Miramax ile promosyonlara başlayacaklarını söyledi. Bu yıl Cannes Film Festivali'nde "Altın Palmiye" ödülünü kazanan Moretti, İtalya'da ve yurtdışında birçok ödül almıştı. İtalyan vatandaşlığı da olan Türk yönetmen Ferzan Özpetek de, son filmi "Cahil Periler" ile aday adayı listesinde bulunuyordu. Diğer ülkelerin de adaylarını belirlemelerinden sonra Oscar'ın En İyi Yabancı Film adayları 12 Şubat 2002 tarihinde belli olacak.



'RAMBO IV' MÜ GELİYOR?

The London Times'ın haberine göre Stallone, 'Rambo IV' için senaryo çalışması yapıyor. Filmin gösterim tarihi ise 2003 olarak belirlendi. 1988 yılından bu yana ilk kez çekilecek olan "Rambo" bu kez Taliban'a karsı açılan savaşı konu alıyor ve tarz olarak yine bir Rambo klasiği olmaya aday.

Aksiyon filmlerinin sel gibi aktığı bir dönemde gerçekleşen 11 Eylül olayları bu sele "dur" demiş ve birçok film rafa kaldırılmıştı. Ancak 80'li yılların kahramanı Rambo iş başa düştü diyerek Usame Bin Ladin'i konu alan yeni bir filmle geri dönüyor. The London Times'ın haberine göre 55 yaşındaki Stallone, 'Rambo' serisinin dördüncüsü için senaryo üzerinde çalışıyor. Film tabii ki Afganistan'a yapılan saldırıları ve Taliban'ı konu alıyor. 1988 yılından bu yana ilk kez çekilecek olan "Rambo" filminin başlığı farklı olsa da tarz olarak yine bir Rambo klasiği olacak.

Leonard Maltin'in çok satan kitabı "Movie & Video Guide"da serinin sonuncusu olan Rambo III 'Salak Aksiyon Filmleri' kategorisine giriyor. 'Rambo III'te malum kaslı kahramanımız egemenlik savaşı sırasında Rusya'ya giderek arkadaşını ve eski amirini kale gibi bir hapishaneden kurtarmaya çalışıyordu. Eski amiri ise Richard Crenna canlandırıyordu. The London Times'a göre 'Rambo III' Kabil'de korsan olarak çok fazla satmış. Tabii ki Kuzey Amerika'da sattığından daha fazla değil.

The London Times'ın haberi 'Rambo IV'ün çok yakında yapılacağına dair yapılan ilk haber olmamasına rağmen biraz daha netlik taşıyor. Bu arada bu senenin başlarında Stallone ve Miramax Stüdyoları tarafından yapılan açıklamada az konuşan tek kişilik ordunun oynayacağı bir filmde uyuşturucu lordlarına savaş açacağı belirtilmişti. Ancak şu aralar Bin Ladin projesi daha önce yapılabilir deniyor.



HOLLYWOOD-ROVE BULUŞMASI

Hollywood'un üst düzey yetkilileri ve George W. Bush'un kıdemli danışmanı Karl Rove, film endüstrisinin yurtseverlik ve tolerans içeren mesajları iletmesinin yollarını aramak konusunu görüşmek için bir araya geldiler. Başkanın politika danışmanı Karl Rove, yetkililerle Beverly Hills'de buluşarak terörist saldırılardan sonra değişen politik hava üzerine konuştu. Bu konuşmanın içeriği hakkında açıklama yapan Rove "Propaganda hakkında değil, endüstrinin bu konuda ne yapabileceği ve ne zaman yapabileceği hakkında konuştuk" dedi.

Motion Picture Association başkanı Jack Valenti "İçerik masaya yatırılacak, yönetmenler, senaristler, prodüktörler ve stüdyolar işbirliği halinde bazı resimleri seçerek anlatılmak istenen hikâyeyi oluşturmaya çalışacak" dedi. 


Teklifler

Toplantıda CBS, Sony, Viacom, Dreamworks ve MGM gibi Hollywood'un önde gelen stüdyolarından tam 47 temsilci bulunuyordu. Rove temsilcilerin birçok teklifle geldiğini belirtirken "Bu insanlar da diğer Amerikalılar gibi 11 Eylül olaylarıyla ilgili çok güçlü duygular besliyor ve bu savaşın galibiyetle sonlanmasını istiyorlar" açıklamasını yaptı.

Rove bu iki saatlik toplantıda Afganistan'da savaşan Amerikan birliklerine ve askerlerin ailelerine verilecek olan gönüllü destekle ilgili de konuşulduğunu, ayrıca Afganistan'a açılan savaşın İslamiyet'e değil, teröre açılmış bir savaş olduğunun altının çizilmesi ve bunun gösterilmesi gerektiği üzerinde durulduğunu belirtti.

Fikirler aynı zamanda savaşan askeri birlikleri eğlendirmek adına yapılması planlanan şovları da içeriyordu. Bu konuyla ilgili yapılacak olan TV dizileri, şovları hakkında fikir alışverişi yapıldı.


'Propaganda Değil'

Toplantı sırasında Rove'un sürekli ve üzerine basarak vurguladığı nokta ise hükümetin Hollywood'dan propaganda yapmasını istemediğiydi. Rove "Dünya, anlayışı, sezgisi güçlü insanlarla dolu ve bizim doğruları, açık, somut ve net bir şekilde dile getirmeye ihtiyacımız var. Dürüstlük, açıklık ve güven bu savaştan mükemmel bir başarıyla çıkmamızı sağlayacak tek yol" dedi.

Valenti ise stüdyolar tarafından lokal ya da denizaşırı izleyiciler için kamusal duyuruların yapılabileceğini belirtti ve "Tüm dünyaya Amerikalıların nasıl insanlar olduğunu anlatmaya çalışabiliriz. Örneğin, milyonlarca yoksul insana karşılık beklemeden yiyecek ve giyecek verdiğimizi, bu tip şeyleri vurgulayarak Amerika'nın dünyadaki en duyarlı ülkelerden biri olduğunu gösterebiliriz." şeklinde konuştu.



INGMAR BERGMAN GERİ DÖNÜYOR

Geçtiğimiz yıl bir daha film yapmamaya yemin ettiğini belirten İsveçli yönetmen İngmar Bergman film endüstrisine geri dönüyor. 83 yaşındaki yönetmen son filmi 'Anna'yı 1982 yılında çekmişti.

Bu konuda oldukça kayıtsız görünen Bergman, gazetecilere yaptığı açıklamada "Aniden bir filmle birlikte olduğumu ve hamile kaldığımı anımsadım" diyerek yeni projesini duyurdu.

1957 yapımı 'The Seventh Seal' filmiyle tanınan Bergman, eski filmdeki orijinal sahnelerin ve karakterlerin de kullanılacağı yeni projenin bir 'devam filmi' olmadığı konusunda ısrarlı. Bergman bu filmde de önceki filmin karakterleri Marienne ve Johan'ı canlandıran Liv Ullmann ve Erland Josephson ile birlikte çalışacak. Uzun süredir Bergman'la işbirliği halinde olan ve birlikte çalışan Ullmann -aynı zamanda da Bergman'ın eski eşi ve dokuz çocuğuna da annelik yapan Norveçli aktris-, 'Faithless' adlı filmiyle ilk kez yönetmen koltuğuna oturmuştu. 'Faithless', Bergman'ın hayatını konu alıyor ve Bergman'ı da Erland Josephson canlandırıyor.

'Anna' filminin prodüksiyon çalışmalarına önümüzdeki yıl başlanması düşünülüyor. Bergman ise başlama tarihi tam kesinleşmeyen ama senaryosu tamamlanmak üzere olan 'Anna' filmi için "bu kez gerçekten son" açıklamasını yaptı.



SAVAŞ HOLLYWOOD'A GERİ DÖNÜYOR

Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagon'a yapılan saldırılardan sonra Batı dünyası, savaş ve şiddet dolu filmleri ertelemeye yönelmişti. Ancak son günlerde rüzgâr birden ters yönden esmeye başladı. Gösterim tarihleri öne çekilen iki yapım savaş ve şiddet dolu sahneler içeriyor.

Savaş teması fazla gecikmeden Hollywood'a geri dönüyor. Bu durum ne kadar üzücü olsa da kan ve vahşet içeren çarpışma sahnelerinin beyaz perdede patlama etkisi yaptığı ortada. 11 Eylül olaylarından sonra savaş filmlerini piyasaya çıkarmakta çekinceli davranan stüdyolar iki ay önce film sektörünün gidişatı açısından pek kabul görmeyeceği düşünülen iki filmi piyasaya çıkarıyor.

20th Century Fox "Behind the Enemy Lines" adlı film için 30 Kasım tarihini belirledi. Daha önce gösterimi Mart'a alınan "Black Hawk Down" ise Aralık ayında ABD sinemalarında yerini alacak.

Her iki filmin yapımcıları, 11 Eylül saldırılarından sonra ülkede yükselen vatanseverlik duygularının filmlere olan ilgiyi biraz daha artıracağı görüşünde.

"Behind the Enemy Lines" filminde Owen Wilson, Bosna savaşı sırasında görev alan bir pilottur. Ancak uçağı düşürülür. Komutanı (Gene Hackman) düşman gizli servis polislerinden önce pilotu bulmak zorundadır.

Stüdyo yetkilileri filmin test gösteriminin seyircilerden çok olumlu tepkiler aldığını belirtiyorlar.

Diğer film "Black Hawk Down" daha önce 2002 Mart ayında gösterilecekti. Ancak yapımcı Jerry Brucheimer (Pearl Harbour) ve yönetmeni Ridley Scott filmin Oscar'dan önce gösterime girmesi konusunda hemfikir olunca, tarih öne alındı.

Film, 1993 yılında Somali'de 18 Amerikalı askerin ölümüyle sonuçlanan saldırıyı da kapsayan bir konuyu işliyor. Filmde Josh Hartnett, Ewan McGregor gibi oyuncular rol alıyor.

Her iki film de Afganistan'a harekât düzenleyen Amerikan ordusunun durumuyla paralellik gösteriyor. Filmlerde şiddet dolu sahnelerin yer aldığı da bildiriliyor.

Şiddet dolu sahneler içeren Arnold Schwarzenegger'in oynadığı "Collateral Damage"in gösterimi bu nedenle ertelenmişti. Yeni gösterim tarihi ise hâlâ belirsiz. Oysa şiddet dolu sahnelere yer veren, başrolünde Denzel Washington'un oynadığı "Training Day" hasılatta birinci olmuş, büyük ilgi görmüştü.

İlginçtir, Robert Redford'un Amerikalı bir subayı canlandırdığı ve vatanseverlik duygularını harekete geçiren "The Last Castle" ise mali açıdan aynı başarıyı gösteremeyen bir yapım oldu.

"Filmler vatansever olabilir, şiddet içerebilir, şirin veya komik olabilir. Ama tek bir genel kural var; iyi olmak zorundalar." Eleştirmenlerin ortak görüşü, bu filmleri buradan yola çıkarak değerlendirmek gerektiği.



AZİZ NESİN EMEK ÖDÜLÜ AKAD'IN

13. Ankara Uluslararası Film Festivali kapsamında verilen "2001 Aziz Nesin Emek Ödülü"nü, Türk sinemasının büyük ustası Ömer Lütfi Akad aldı.

Beyoğlu Sineması'nda düzenlenen törende, festivalin kurucularından Aziz Nesin'in adını taşıyan ödülü, sağlık sorunları nedeniyle Ankara'ya gidemeyen ünlü yönetmen Akad'a, Kültür Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Hüseyin Akbulut verdi. Ödülü alırken gözleri dolan Ömer Lütfi Akad, çok duygulandığını söyledi. Çok sayıda davetlinin katıldığı törende, sinema sanatçıları Hülya Koçyiğit ve Sezer Sezin ile yapımcı-yönetmen Erol Keskin de Akad'a gül verdiler.



YAVUZ ZIRHLISI BEYAZPERDEDE

Türk tarihinin önemli tanıklarından biri olan Yavuz zırhlısının son görüntüleri ile yok edilişi, ilk kez seyirciyle buluşacak. Sivastopol ve Odesa'yı bombalayarak Türkiye'nin Birinci Dünya Savası'na girmesine neden olan Yavuz zırhlısının jilet yapılışını konu alan Ara Güler'in filmi "Kahraman Yavuz", Ankara Film Festivali'nde gösterilecek.

26 Kasım-9 Aralık tarihleri arasında düzenlenecek olan 13. Ankara Uluslararası Film Festivali, bu yıl çok ilginç filmlere evsahipliği yapacak. Festivalin panel ve söyleşiler bölümünde 29 Kasım'da ünlü fotoğraf sanatçısı Ara Güler'in "Kahraman Yavuz" adlı belgesel filmi gösterilecek. Yönetmenliğini ve senaryosunu Ara Güler'in üstlendiği belgesel filmde, Yavuz zırhlısının hurdaya çekilmesinden sökülüşüne ve jilet fabrikasına gönderilmesine kadarki görüntüleri, Yavuz'un çığlıklarının sembolize edildiği müziklerle veriliyor. Müzikleri Ruhi Su, Udi Hirant, Sonny Sharrock ve İlhan Mimaroğlu'na ait olan ve yapımı yaklaşık 10 yıl süren filmde, İsmet Ay, Necdet Akın ve Şemsi Güner rol alıyor.

Hakkında duvar resimleri yapılan, şarkılar yazılan Yavuz zırhlısı, 1912 yılında Alman tezgâhlarında yapıldı. İlk adı "Göben" olan zırhlı diğer Alman kruvazörü Breslau ile Çanakkale Boğazı'ndan içeri girerek Osmanlı Devleti'nin karasularına sığınmıştı. Bunun üzerine bu iki gemi beş milyon Osmanlı altınına satın alınarak adları "Yavuz Sultan Selim" ve "Midilli" olarak değiştirildi. Osmanlı donanması Alman Amirali Suson kumandasında 27 Ekim 1914'te Karadeniz'e çıktığında, Yavuz zırhlısı Sivastopol'u bombardıman ederek bir torpil gemisini batırdı ve 30 Ekim 1914'te de Odesa'yı topa tuttu. Böylece Türkiye, Birinci Dünya Savaşı'na girmiş oldu. Cumhuriyet döneminde de uzun süre Türk donanmasında yer alan Yavuz zırhlısı, 1950'den sonra donanmada görev almadı ve 1972 yılında MKE'ye satıldı. Zırhlı, daha sonra sökülerek jilet yapıldı.



9. LONDRA TÜRK FİLMLERİ FESTİVALİ BAŞLIYOR

İngiltere'nin başkenti Londra'da 1992 yılında başlatılan geleneksel Türk Filmleri Festivali'nin 9'uncusu, 7 - 20 Aralık tarihlerinde gerçekleşecek.

Son yıllarda önemli yapımlara imza atan ve üretken bir döneminde bulunan Türk sineması, bu yıl Türkiye, Almanya ve İngiltere'den 11'i uzun metrajlı olmak üzere 40'in üzerinde filmle festivalde yer alacak.

Yapımcı ve yönetmenlerin katılacağı tartışma bölümlerinde ise, Türk sinemasının bugünü ve yarını büyüteç altına alınacak. Dokuzuncu Londra Türk Film Festivali'nde yeralan uzun metrajlı bazı filmler arasında yönetmenliğini Tunç Başaran'ın yaptığı, Abuzer Kadayıf, Serdar Akar'ın Dar Alanda Kısa Paslaşmalar'ı, Gani Şavata'nın Dava'sı, Sinan Çetin'in Komiser Şekspir'i, Ömer Kavur'un Melekler Evi, Barış Pirhasan'ın O da Beni Seviyor filmi, Yılmaz Erdoğan ve Ömer Faruk Sorak'ın Vizontele'si de yer alıyor...



UZAKDOĞU FİLMLERİ FESTİVALİ

Uzakdoğu Kültür Merkezi (UKM) tarafından düzenlenen festival 29 Aralık tarihine kadar sürecek. festivalde Japonya, Hindistan, Çin, Tayland, Avustralya, Yeni Zelanda, Malezya, Vietnam, Bangladeş sinemasından örnekler sunulacak.

Sinemaseverlerin ücretsiz faydalanabileceği etkinlik kapsamında, Uzakdoğu'nun zengin kültürünü yansıtan 60 film gösterilecek. Festival bu yıl, geçmiş yıllardan farklı olarak Ankara ve İstanbul seyircisinin yanı sıra Eskişehir ve İzmir'deki sinemaseverleri de kucaklayacak.

UKM Yönetim Kurulu Başkanı Taha Feyizli, Ankara Şehir Kulübü'nde düzenlenen basın toplantısında, 13 ülkenin katıldığı uluslararası festival hakkında bilgi verdi. Feyizli, festivalin 23 Kasım Cuma günü açılış galası ile başlayacağını belirterek, 2 Aralık Pazar gününe kadar, 13 ülkeden 60 film gösterileceğini kaydetti.

Feyizli, festivalin açılış filmi "Çatışma-Samar"nın Batı Sineması'nda gösterileceğini, diğer yapıtların da Türk-Amerikan Kültür Derneği ve Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı sinema salonlarında izlenime sunulacağını bildirdi. Ankara Uluslararası Film Festivali ile etkinlik tarihlerinin çatışması nedeniyle diğer salonları kullanamadıklarını belirten Feyizli, "Bu sene festivali, tam bizim festivalimizle aynı tarihe denk getirdiler. Tabii, iletişimsizlik de oldu. Ancak salon sıkıntısı çekiyoruz" dedi.

Feyizli, her türlü olumsuzluğa ve ekonomik krize rağmen böyle bir festival düzenlemekten mutluluk duyduklarını ifade ederek, amaçlarının sinema sanatı yoluyla Türkiye ve Uzakdoğu arasındaki ilişkileri geliştirmek olduğunu kaydetti. Feyizli, bu yıl, geçen senelerden farklı olarak festivali Eskişehir ve İzmir'e de taşıyacaklarını belirterek, "Avrupa Gezici Film Festivali gibi yeni bir yol açmak istedik. Festivali, her geçen yıl büyütmeyi hedefliyoruz" diye konuştu.


Festival Gösterimleri

Feyizli'nin verdiği bilgiye göre, festival 5 bölümden oluşuyor. "Ülke Sineması" bölümünün bu yılki konukları Japonya ve Hindistan. Bu bölümde, Japon Sineması'nın öncü isimlerinden Yasujiro Ozu'nun 1958 yapımı "Ekinoks Çiçeği" ve 1960 yapımı "Genç Sonbahar" isimli filmleri, Türk sinemaseverlerle buluşturulacak. Ayrıca yine Japon sinemasının temsilcilerinden Kei Kumai ve Takeshi Kitano'nun eserlerine yer verilecek.

Hindistan sinemasını temsilen de Shyam Benegal, Shayin Karun, Mani Rathnam ve T.Harrion'un yapıtları gösterilecek. "Retrospektif" isimli bölümünde de Wong Kar-Wai, Mira Nair ve Akira Kurosawa ağırlanacak. Bu yıl Venedik Film Festivali'nde en iyi yönetmen ödülünü kazanan Mira Nair'in "Selam Bombay", "Kama Sutra" ve "My Own Country" adlı filmleri gösterilecek. "Japon Sineması'nın İmparatoru" onurunu taşıyan Kurosowa'nın da ünlü filmi "Rashomon"un yanı sıra daha önce Türkiye'de hiç toplu gösterime girmeyen "Yojimbo", "Doomed" ve "Not Yet" adlı filmleri izlenime sunulacak. Hong Kong Sineması'nın en özgün ve önemli isimlerinden biri olarak gösterilen Wong Kar-Wai de "Chungking Ekspresi", "Zamanın Külleri" ile "Düşkün Melekler" isimli çalışmaları ile festivale renk katacak.

"Sinema Sinema" bölümünde, Uzakdoğu Sineması'nın son 10 yılda ürettiği kaliteli yapımlar gösterilecek. "Hareketin Dansı"nda Uzakdoğu'nun aksiyon sineması ve dövüş filmleri, "Çizginin Büyüsü''nde ise Japon Animasyon Sanatı manga filmlerinin uzun metrajlı örnekleri, sinemaseverlerin beğenisine sunulacak.


Şenlik rüzgârı esmeye devam edecek

Festivale, Çin, Hindistan, Tayland, Avustralya, Yeni Zelanda, Malezya, Filipinler, Endonezya, Hong Kong, Japonya, Vietnam, Bangladeş ve Tayvan katılıyor. Film gösterimleri, Türk-Amerikan Kültür Derneği ve Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı sinema salonlarında, İngilizce altyazı ile yapılacak. Festival'in ilk ayağı olan Ankara'da, etkinlikler, 2 Aralık'a kadar devam edecek. Eskişehir'de 3-7 Aralık, İstanbul'da 8-23 Aralık ve İzmir'de 22-29 Aralık günleri arasında festival rüzgârı esecek.



HOLLYWOOD YILDIZLARI TÜRKİYE'YE GELİYOR

Hollywood yıldızları Julia Roberts, George Clooney, Matt Damon, Andy Garcia, Brad Pitt ve Don Cheadle, Amerikan askerlerini ziyaret etmek üzere gelecek ay Türkiye'ye gelecekler. Yakında gösterime girecek olan "Ocean's Eleven" filminin yapımcısı Jerry Weintraub, Amerikan askerlerine Noel için verecekleri bu hediye için "Bu çocuklar için gerçekten bir şeyler yapmayı istedik. Onları tebrik edeceğiz, imza dağıtacağız ve dikkatli olmalarını söyleyeceğiz" dedi.

Weintraub, "Ocean Eleven" filminin 5 Aralık'ta Los Angeles'daki prömiyerinin hemen ardından filmin oyuncuları Roberts, Clooney, Damon, Garcia, Pitt, Cheadle, filmin yapımcısı Weintraub, filmin yönetmeni Steven Soderbergh'in özel bir jetle Türkiye'deki Amerikan askeri üssüne gideceklerini söyledi. Üste Amerikan personelinin yanı sıra İngiliz askerlerinin de bulunacağını belirten Weintraub, gezinin giderini Warner Bros'un üstleneceğini kaydetti.

Yıldızların askerlerle bir araya geleceğini, yemek yiyeceklerini, kitap imzalayacaklarını ve filmin gösterileceğini anlatan Weintraub, Roma ya da Paris'te bir prömiyer üzerine konuşurken "niçin askerlerin yanına gitmiyor, onlara göstermiyoruz" düşüncesini ortaya attığını, Clooney'in bu fikri "muhteşem" bulduğunu söyledi. Weintraub, daha sonra ABD eski Başkanı George Bush'u aradıklarını ve Pentagon'dan olumlu cevap geldiğini anlattı. "Ocean's Eleven" filmi ekibinin medya görüşmeleri için Londra ve Paris'e gitmeden önce Türkiye'de birkaç gün kalacakları belirtildi.

Beyazperdede 1960'ların efsanesini yeniden canlandıran "Ocean's Eleven", Las Vegas'taki kumarhaneleri birbirine katan bir gangster çetesini anlatıyor.



'TERMİNATÖR 3' ÇEKİME HAZIR

Yönetmenliğini Jonathan Mostow'un yapacağı filmde Arnold Schwarzenegger aynı görevi sürdürecek.

Variety'e göre Schwarzenegger hayranları sevinebilir. Uzun süredir devamı beklenen "Terminator 3"ün senaryosunun tamamlandığını ve birkaç ay içinde çekimlerine başlanacağını yazdı. Yönetmenliğini Jonathan Mostow'un (U-571'in yönetmeni) üstleneceği filmde Arnie, yine acımasız kişiliğe bürünecek.

Üçüncü filmin adı gelen dedikodulara göre "Rise of the Machines" olacak. İlk etapta 160 milyon dolar olarak planlanan filmin bütçesinin zamanla daha da artabileceğine ve 135 milyon dolarla yola çıkıp sonra maliyetini 160 milyon dolara yükselten "Pearl Harbour"un rekorunu kıracağına kesin gözüyle bakılıyor.



BABA-OĞUL BULUŞMASI

Sinemanın efsanevi oyuncusu Kirk Douglas, oğlu Michael Douglas ile nihayet aynı filmde görünecek.

Yıllarını Hollywood'a veren, 100'ün üzerinde filmde rol alan 84 yasındaki Kirk Douglas, oğlu ve torunu ile kamera karşısına geçiyor. Avustralyalı Fred Schepisi'nin yöneteceği filmde sanatçının 57 yaşındaki aktör oğlu Michael Douglas ve Michael Douglas'ın 23 yaşındaki oğlu Cameron da rol alacak.

Michael Douglas yıllardır babasıyla aynı filmde oynamak istediğini söylerken projenin 11 Eylül saldırılarından sonra bir müddet için rafa kaldırıldığını belirtiyor. Film, New York'ta aynı evde yaşayan üç kuşağın aralarındaki kuşak çatışmaları üzerine kurulu.

Kirk douglas, 1995 yılında bir felç geçirmiş, en son 1999 yılında "Diamonds" isimli komedi filmiyle sinemalara dönmüştü.



İRAN FİLMİ "BARAN" OSCAR'A ADAY

Afgan mültecileri anlatan İran filmi "Baran", Oscar'a aday oldu.

İran'da çıkan Resalet gazetesinin haberine göre, Farabi Sinema Vakfı, 10 İran filmi arasından Mecid Mecidi'nin Baran filmini, Yabancı Film Oscarı'na aday göstermeyi kararlaştırdı.

İran'daki Afgan mültecilerin hayatını anlatan, yönetmen Mecid Mecidi'nin "Baran" (Yağmur) adlı filmini, En İyi Yabancı Film Oscarı'na aday gösterdi.

Film, İran'ın başkenti Tahran'da bir inşaatta kaçak olarak çalışan babasının iş kazasında ayağının kırılması üzerine onun yerini almaya karar veren genç bir Afgan kızının, erkek kılığına girerek inşaatta çalışmaya başlaması ve kız olduğunu fark eden aynı inşaattaki bir Azeri gencin ona âşık olmasının hikâyesini anlatıyor. "Baran" halen Tahran sinemalarında gösteriliyor.



TÜRK SİNEMA TARİHİ MASAYA YATIRILDI

Türk sinemasının 87. yaşı kutlanırken bugüne kadar yapılmış 6 bin film arasından Türk sinema tarihine damgasını vuranlar değerlendirildi.

Türk Sineması, Türk insanının yaşamına girdiği 14 Kasım 1914 tarihinden bu yana geçen 87 yılda 6 bini aşkın filme imza attı. Fuat Uzkınay'ın 1914 yılında Ayastefanos'taki Rus Anıtı'nı yıkılırken kamerayla görüntülemesiyle başlayan Türk Sineması'nda, 1973 yılının sonuna kadar 3 bin 359 film çekildi. Bu dönemde 239 filmin çekildiği 1966 yılı rekora imza atarken, 1974-90 yılları arasında ise 2 bin 219 sinema filmi yapıldı. Sinemanın yaşadığı bunalım daha sonraki yıllarda kendisini hissettirirken, 1991 yılı çekilen 31 film ile sinema tarihinde yerini aldı. Türk Sineması, geçen 87 yılda 6 bini aşkın film üretti. 


Sinemada İlkler

Fuat Uzkınay'ın, 14 Kasım 1914'te, Osmanlı İmparatorluğu'nun 1. Dünya Savaşı'na girdiği günlerde, Ayastefanos'taki Rus Anıtı'nı yıkılırken kamerasıyla görüntülediği 150 metrelik belgesel, Türk sinema tarihinin ilk filmi olarak kabul ediliyor. Yönetmenliğini ve senaryosunu Celal Esat Arseven'in üstlendiği "Koruyan Ölü", 1917'de yurtdışında çekilen ilk film olarak tarihe geçti. İlk konulu film denemesi olan "Leblebici Horhor Ağa"nın çekimi ise, 1916 yılında başrol oyuncularından birinin ölümüyle yarım kaldı. Sedat Simavi'nin 1918 yılında çektiği "Alemdar Mustafa Paşa", ilk tarihi belgesel film denemesi oldu. Ahmet Fehim ve Fazlı Necip'in 1919 yılında yönetmenliğini yaptığı "Binnaz" adlı film, 55 lira ile dönemin en fazla hasılatını topladı. Aynı tarihte ilk komedi denemesi olarak çekimlerine başlanan ve yönetmenliğini İsmet Fahri Gülünç'ün yaptıgı "Tombul Aşığın Dört Sevgilisi" adlı filmin çekimleri, çıkan bir anlaşmazlık nedeniyle yarım kaldı.

Şarlo filmlerinin etkilerini taşıyan "Bican Efendi Vekilharç", ilk "sinema tipi dizi" özelliğiyle tarihte yerini alırken, ilk korku filmi denemesi de 1953 yılında yönetmenliğini Mehmet Muhtar'ın yaptıgı "Drakula İstanbul'da" idi.

Muhsin Ertuğrul'un "Halıcı Kız"ı, Atlas Sineması'nda gösterilerek, halk önüne çıkan "ilk renkli film" olarak kayıtlara geçti. "Hollywood Rüyası" da, 1956'da Amerika'da yapılan ilk Türk filmi oldu.

Aydın Arakon'un yönettiği ve Neriman Köksal'ın başrolde oynadığı "Fosforlu Cevriye" ile, bol bol argolu filmlerle birlikte "külhanbeyi tipli kadın kahramanlar" dönemi 1959 yılında başladı.

Zeynep Değirmencioğlu'nun rol aldığı "Ayşecik" adlı filmle 1960 yılında "çocuk yıldızlı filmler" dönemi baslarken, 27 Mayıs 1960'tan sonra sinemadaki "toplumsal gerçekçilik" akımını yansıtan ilk film Metin Erksan'ın "Gecelerin Ötesi" oldu. 


"1960 Harekâtı"nın Etkileri

Ertem Göreç'in "Karanlıkta Uyananlar" adlı filmi 1964'te yapıldı ve ilk işçi hareketi, grev filmi oldu. Önce sansüre takılan film, daha sonra izleyiciyle buluştu. Yine aynı yıl Halit Refiğ'in "erotizm" denemesi yaptığı, erotik simgelere yer verdiği film de "Şehrazat"tı.

"Tehlikeli Adam" adlı film 1965 yılında çekildi. Bu film konusuyla "gecekondu sinemasının" başlangıcı olarak kabul edilirken, 1970'teki "Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler" ile "masal filmleri" dönemi başladı. Türk Sineması'nın "Batman"i 1973'te çekilirken, tamamen doğa içerikli olan ve 1993 yılında yapılan "Manisa Tarzanı" ise ilk çevre filmi özelliğini taşıdı. 


Kadın Oyuncular Dönemi

Halide Edip Adıvar'ın "Ateşten Gömlek" adlı romanından, aynı isimle Muhsin Ertuğrul tarafından 1923 yılında beyazperdeye aktarılan film, Türk asıllı kadın oyuncuların sinemada ilk rol aldıkları yapıt olarak tarihe geçti. Bedia Muvahhit ve Neyyire Neyir'in rol aldığı film, aynı zamanda ilk Kurtuluş Savaşı filmi özelliğine sahip.

İlk uzun metrajlı çizgi film denemesi olarak 1951'de yapılan "Evvel Zaman İçinde" adlı filmin, Amerika'ya banyo için gönderilen negatifleri ise kayboldu.


Rekor Vizontele'de

1. Antalya Film Festivali'nde, 1962 yılında Türkan Şoray'a "En Başarılı Kadın Oyuncu" ödülünü kazandıran "Acı Hayat" filmi yabancı seyircinin de ilgisini çekerken, o yılların gişe rekorunu kırdı.

Şerif Gören'in yönetmenliğini yaptığı, Şener Şen ve Lale Mansur'un başrollerini paylaştığı "Amerikalı", büyük ilgi görerek 1993'ün gişe rekoruna sahip oldu.

Yavuz Turgul'un 1996'da çektiği, Şener Şen, Uğur Yücel ve Şermin Şen'in başlıca rolleri paylaştığı "Eşkıya" da, 1996-1997 sezonu süresinde yaklaşık 2,5 milyon kişiye ulaşarak geçen dönemin seyirci rekorunu elde etti.

Yılmaz Erdoğan ve Ömer Faruk Sorak'ın yönetmenliğini yaptığı, Yılmaz Erdoğan, Demet Akbağ, Cem Yılmaz ve Altan Erkekli'nin rol aldığı "Vizontele" ise, bugüne kadar ulaştığı 3 milyon 302 bin 910 seyirciyle yeni rekorun sahibi oldu.


Yönetmen Sorak'ın Değerlendirmesi

"Vizontele"nin yönetmenliğini Yılmaz Erdoğan'la birlikte yapan Ömer Faruk Sorak, çektikleri filmin Türk Sinema tarihinin izleyici ve hasılat rekorunu kırmasının "güzel bir şey" olduğunu belirterek, "Umarım önümüzdeki 87 yıl, filmlerin yapmış olduğu hasılat değil de yurtdışında başarıların kazanıldığı bir süreç yaşanır" dedi.

Sorak, "Türk Sineması, 87 yıl kendi kabuğunda büyüdü ve gelişti. Bundan sonra uluslararası platforma açılması, filmlerin uluslararası alanlarda başarılar kazanması gerekir" diye konuştu. Yaklaşık 2,5 milyon izleyiciye ulaşan "Eşkıya"nın, Türk Sineması'nın en iyi hasılat yapan filmlerinden biri olduğunu hatırlatan Sorak, sürekli ileriye dönük bir sürecin yaşanması ve gelecek yıl da "Vizontele"yi geçen filmlerin üretilmesi gerektiğini kaydetti.

Sorak, Türk Sineması'nda, ticari kaygıların dışına çıkılarak sinemaya hak ettiği değerin verilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Ayrıca, önümüzdeki süreçte sinema endüstrisinin gelişerek, büyük bir sektör haline gelmesi gerekir" dedi.



MAHMUT TALİ ÖNGÖREN ANISINA...

Bu yıl, 1999 yılında hayata veda eden festivalin kurucusu Mahmut Tali Öngören'in anısına düzenlenen 13. Ankara Uluslararası Film Festivali, 26 Kasım'da Ulusal Kısa Film Yarışması ile başlıyor.

Ekonomik kriz nedeniyle iki kez ertelenerek sonbahara kalan Ankara'nın en renkli festivali, 26 Kasım-9 Aralık tarihleri arasında 350'ye yakın filmle seyirci karsısına çıkacak. Festivalde bu yıl ünlü İtalyan yönetmen Nanni Moretti'nin Cannes Film Festivali'nde "En İyi Film" ödülünü alan "Oğul Odası" filmiyle açılacak.

Festivalin "Fantastik Türk Filmleri" bölümünde izleyiciler, "Dünyayı Kurtaran Adam", "Tarzan İstanbul'da" ve "Ayşecik Sihirli Cüceler" filmleriyle nostalji yaşayacak. Sinemaseverler "Sinema Korkutuyor" bölümünde de Paul Cotgrove'un "Yeşil Parmaklar", Urban Chillers'in "Yatakhane", Ted Mills'in "Uzak Bir Yer", Adalberto Leibovich'in "44" ve Mohamed-Ulad Mohand'in "Aynadan Ötesi" filmleriyle ürperecekler. 


13. Kez "Merhaba"

Bu yıl Ulusal Kısa Film Yarışması'nda 12 canlandırma, 55 deneysel ve kurmaca yapıt yarışırken, ayrıca 25+ Filmleri, Danish Video Art Toplu Gösterimi, eşcinsellik konulu filmler, korku filmleri, Low-Fi Video Toplu gösterimi, Signal-de-Perte grubu filmleri ve Pierre Yves Clouin bölümleri sunulacak.

Ankara'da 1,5 yıl açık kalmayı başarabilmiş bir kısa film atölyesinde üretilen 25+ filmleri arasında, "Dumpil Final Ödevi", "F", "Mum", "Maalesef", "Bit", "İmam" ve "Obsesif" gibi atölye çalışmaları bulunuyor. 


Eşcinselliği Konu Alan Filmler

Eşcinselliği konu alan filmlerden İsrailli yönetmen Stephanie Abramovich'in "Seni İzlerken", Kanadalı yönetmen Paul Lee'nin "Hediye", Amerikalı yönetmen Lawrence Brose'un "Ayin" adlı filmi seyirciyle buluşacak. Korku ve fantastik filmler kuşağında ise Lisa Hammer'in "Crawley", "Acı İmparator" ve "Ölümün Dansı", İngiliz yönetmen Paul Cotgrove'un "Yeşil Parmaklar", Urban Chillers'in "Yatakhane", Ted Mills'in yönettiği "Uzak Bir Yer", Adalberto Leibovich'in "44", Mohamed-Ulad Mohand'ın "Aynadan Ötesi", David Tarde ve Clement Subileau'nun yönettiği "Bom", Omar Hassam'ın "Nebulous Dawn" seyircileri korku dünyasına götürecek.

Danish Video Art bölümünde Danimarkalı bir grup video art yapımcısının 25 filmi sergilenirken, Yugoslav bir grubun deneysel çalışmaları "Low Fi" başlığı altında gösterilecek.

Öte yandan Fransız deneyselci Pierre Yves-Clouin'in basit ve tepkisel filmleri ile Kanadalı video-art sanatçısı Signal-de-Perte'nin ilginç filmleri, kısa film programının iddialı yapıtları arasında yer alıyor. 


Uluslararası Uzun Filmler

Festivalin "Uluslararası Uzun Filmler" bölümünde, 22 ülkeden gelen 48 film gösterilecek. Dünya Sineması bölümünün bu yılki konukları, usta yönetmenler Robert Bresson ve Andrei Wajda olacak. Bu bölümde Bresson'un "Bologne Ormanının Hanımları", "Yankesici", "Jeanne d'Arc'ın Yargılanması", "Rastgele Balthazar", "Mouchette", "Gölün L'Ancelot" ve "Para" adlı filmleri yer alacak.

Wajda'nın ise "Kanal", "Bay Tadeusz", "Vaatler Ülkesi", "Herşey Satılık", "Küller", "A Chronicle Of Amorous Accidents" ve "A Generation" adlı filmleri seyirciyi selamlayacak. Ayrıca "Carla'nın Şarkısı"nın unutulmaz yönetmeni Ken Loach'un "Ekmek ve Güller" adlı yapıtı ile ünlü İtalyan yönetmen Nanni Moretti'nin bol ödüllü son filmi "Oğul Odası" da bu bölümde seyirciyle buluşacak.

Genç Yönetmenler bölümünde ise Çek yönetmen Jan Hrebejk'in "Bölünerek Yok Oluyoruz" adlı yapıtı ile İngiliz yönetmen Pael Pawlikowski'nin ödüllü filmi "Son Sığınak', ilk kez Ankara'da Türk sinemaseverlerin karşısına çıkacak. 


Ulusal Uzun Filmler

Festivalin ulusal uzun film bölümü, "Yurt Dışında Yaşayan Türkiyeli Yönetmenler", "Ulusal Uzun Film Yarışması", "Lütfi Ömer Akad Toplu Gösterimi" ve "Fantastik Türk Filmleri Gösterimi" alt başlıklarından oluşacak.

"Yurt Dışında Yaşayan Türkiyeli Yönetmenler" bölümünde Almanya'da yaşayan Hussi Kutlucan'ın "Me Boss, You Sneakers", Thomas Arslan'ın "Kardeşler" ve "Satıcı", Avustralya'da yasayan Serhat Karadere'nin "Çaresiz", Sinan Akkuş'un "Sevda", Danimarka'da yaşayan Mehmet Özçelik'in "İçimdeki Düşman", Yüksel Yavuz'un "Beyaz Mantolu Adam" ve "Nisan Çocukları" filmleri sunulacak. Festivalin "Fantastik Türk Filmleri" bölümünde, Türk sinema tarihinin çeşitli dönemlerinde öne çıkmış fantastik filmler seyirciyle yeniden buluşacak. Bu bölümde "Dünyayı Kurtaran Adam", "Süpermen Dönüyor", "Tarzan İstanbul'da", "Ölümün Nefesi", "Tarkan Altın Madalyon", "Ayşecik Sihirli Cüceler" ve "Killing Serisi" yer alacak. 


Lütfi Ömer Akad Sineması

Festivalde, Türk sinemasının büyük ustası Lütfü Ömer Akad'ın filmlerinden oluşan bir toplu gösterim düzenlenirken, Akad'a "Türk sinemasında tiyatrocular dönemini bitirip sinemaya kendi dili, kendi mantığı, kendi matematiği ve estetiğini kazandırdığı" gerekçesiyle "Aziz Nesin Emek Ödülü" verilecek. Festivalde Akad'ın "Meyhanecinin Kızı", "Hudutların Kanunu", "Kızılırmak Karakoyun", "Katil", "Gelin" ve "Zümrüt" adlı filmleri gösterilirken, sağlık problemleri nedeniyle Ankara'ya gelemeyen Akad'a ödülü, İstanbul Beyoğlu sinemasında düzenlenecek törenle sunulacak.


Ulusal Uzun Film Yarışması

Ulusal Uzun Film Yarışması'nda Türk sinemasına son dönemlerde damgasını vuran filmler yer alacak. Yarışmada toplam 16 dalda ödül verilecek. Bu bölümde, Ömer Kavur'un "Melekler Evi", Ayşe Polat'ın "Yurtdışı Turnesi', Serdar Akar'ın "Dar Alanda Kısa Paslaşmalar", Zeki Demirkubuz'un "Yazgı" ve "İtiraf", Nihat Seven'in "Gölge Aşklar", Zeki Ökten'in "Güle Güle", Ahmet Çadırcı'nın "Renkli Türkçe", Tunç Başaran'ın "Abuzer Kadayıf", Ömer Uğur'un "Hemşo", Ali Özgentürk'ün "Balalayka" ve Kazım Öz'ün "Fotoğraf", Barış Pirhasan'ın "O Da Beni Seviyor', Ersin Pertan'ın "Acı Gönül", Gani Şavata'nın "Dava", Handan İpekçi'nin "Büyük Adam Küçük Aşk", Savaş Ay'ın "Dansöz" ve Semih Kaplanoğlu'nun "Herkes Kendi Evinde" adlı filmleri yarışacak.


Belgesel Filmler

Festivalde, bu yıl yerli-yabancı 43 film yer alacak. Belgesel film yarışmasında kazananlar, 30 Kasım gecesi, 13. Uluslararası Ankara Film Festivali'nin açılış töreninde ödüllerini alacaklar.

Göç, tarih, politika, sanat ve kadın konularındaki belgesellerden, sanatı konu alanlar arasında "Ambrosetti's Jazz Family", "Picasso Days", "The Filt and the Fury", "Heykele Dönüşen Ağaç", "Local Color" ve "Rüya Sineması" yer alırken, "Kim Ayırdı Bizi", "Passing Drama", "Ayrılığın Yurdu Hüzün", "Göçe Yazgı" ve "Son Göç" adlı belgeseller ise göç konusunu işliyor.


"Kahraman Yavuz Belgeseli"

Öte yandan festivalde belgesel filmlerin yönetmenleriyle söyleşiler de düzenlenecek. Bu kapsamda ünlü fotoğraf sanatçısı Ara Güler'in Yavuz zırhlısının sökülerek jilet fabrikasına gönderilişini konu alan yasaklı filmi "Kahraman Yavuz" belgeseli de 29 Kasım'da Ekin Tiyatrosu'nda gösterilecek.

Belgesel programındaki ikinci söyleşi, festivalde "Local Hero" adlı çalışması gösterilecek olan Macar yönetmen Janos Domokos ile yapılacak. Belgesel programında ayrıca belgesel ve kısa film yapımına ve yayınına yönelik çözümler üretmek amacıyla bir panel düzenlenecek.


Kitle İletişim Ödülü

Festivalde ayrıca "2001 Kitle İletişim Ödülü", genç yaşta hayata veda eden TRT Ankara Televizyonu Prodüktörlerinden Lütfü Özatalay'ın başlattığı TRT-2'nin "Genç Sinemacılar" programına verilecek. 13. Ankara Uluslararası Film Festivali'nde ulusal Uzun Film Yarışması, 1-9 Aralık'ta Ekin Tiyatrosu'nda düzenlenecek. Lütfi Ömer Akad toplu gösterimi aynı tarihlerde Ekin Tiyatrosu'nda, belgesel filmler ise Umag salonu ve Ekin Tiyatrosu'nda ücretsiz olarak görülebilecek.

Uluslararası gösterimler Kızılırmak ve Kavaklıdere sinemaları ile Tepe Cinemax'ta yapılırken, kısa filmler ise İngiliz Kültür ve Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde ücretsiz gösterilecek. Yurtdışında Film Yapan Türkiyeli Yönetmenlerin filmleri ise Ekin Tiyatrosu'nda seyirciyle buluşacak.



42. SELANİK FİLM FESTİVALİ'NDE ÖDÜLLER VERİLDİ

Yunanistan'ın Selanik kentinde düzenlenen Uluslararası Film Festivali, ödül töreniyle sona erdi. En iyi film ödülü "Altın İskender", Arnavut yönetmen Fatmir Koci'nin yönetimindeki Arnavut, Fransa ve Belçika ortam yapımı "Tirana Year Zero: Yıl Sıfır Tiran" isimli filme verilirken, Gürcü Dover Kosasvili'nin "Late Marriage: Geç Evlilik" isimli filmi de Jüri Özel Ödülü'ne layık görüldü. Reji dalında Tayvanlı Hsiao Ya-Çuan'iı "Mirror İmage: Ayna Görüntüsü" isimli filminin en iyi film seçildiği festivalde, en iyi senaryo ödülü de, Dover Kosasvili'nin "Late Marriage" filmine verildi. 

En iyi erkek oyuncu ödülünün "Stuff and Dough" filminde oynayan Alesandru Papadopol ile "Absolute Hundred" filminin oyuncusu Vuk Kostiç arasında paylaştırıldığı festivalde, "Am Adolescent" isimli filmin başrol oyuncusu Eidji Okunda ile "Late Marriage" filminde oynayan Ronit Elkampest de en iyi kadın oyuncular olarak belirlendi. Bu arada, yarışmada yer alan Kazım Öz'ün "Fotoğraf" isimli filmi izleyiciler tarafından büyük ilgi görmesine karşın dereceye giremezken, festivale yarışma dışı olarak katılan Semih Kaplanoğlu'nun "Herkes Kendi Evinde" isimli filmi de ilgiyle izlendi.



'SİNEMA-TARİH BULUŞMASI' SONA ERDİ

"4. Uluslararası Sinema-Tarih Buluşması" festivali, Kültür Bakanı İstemihan Talay'ın da katıldığı kapanış gecesiyle sona erdi. Festivalin "Işık Saçan Apollon" adlı büyük ödülü, Polonya yapımı "Pencereden Uzak Dur" filmine verildi. Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK) tarafından, Başbakanlık Tanıtma Fonu'nun katkısı ve Kültür Bakanlığı'nın himayesinde düzenlenen festivalin kapanış gecesi, Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda yapıldı.

Kültür Bakanı Talay, yaptığı konuşmada, TÜRSAK'ın Sinema-Tarih Buluşması'yla evrensel düzeyde bir sanat olayını gerçekleştirdiğini belirtti. Talay, "Festivale katılan sanatçılar da çok değerli çalışmalarda bulundular ve İstanbul etkileyici, yaratıcı, evrensel boyutlu sinemayla buluştu. Hoşgörüsüzlüğe, ırkçılığa, savaşa, teröre karşı sanatın gücünü ve insanlığa tuttuğu ışığı bu festivalde bir kez daha yaşadık. Emeği geçenleri kutluyorum" diye konuştu.

TÜRSAK Başkanı Engin Yiğitgil de, festivalde bir hafta boyunca dünyanın sevinçleri, acıları ve çığlıklarının yansıdığını belirterek, binlerce sinemaseverin tüm filmleri ücretsiz izlediğini ve sinema salonlarının tamamen dolduğunu kaydetti.

Gecede, daha sonra, festivalin yarışmalı bölümlerinde ödül kazananlar açıklandı. Toplam 18 filmin katıldığı "Uluslararası Belgesel ve Kısa Film Yarışması"nın "En İyi Kısa Film" dalında Azerbaycan yapımı "Herşeyin Hayırlısı" adlı film, "En İyi Belgesel Film" dalında da Portekiz yapımı "Natal 71" birinciliği kazandı. "Gözlerimi Kapattığımda" adlı Hollanda yapımı film ise "Jüri Özel Ödülü"nü aldı. 

"Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması"nda ise bu yıl ilki verilen "Işık Saçan Apollon" adlı büyük ödülüne Jan Jakub Kolski'nin yönettiği Polonya yapımı "Pencereden Uzak Dur" adlı filmi layık görüldü. Ödülü, Kültür Bakanı İstemihan Talay, Polonya'nın İstanbul Başkonsolosu Miroslaw Strawski'ye sundu.

Yarışmanın "Jüri Özel Ödülü" de Ermenistan yapımı "Tüyden Hafif" adlı filme verildi. Sinema Yazarları Derneği'nin (SİYAD) ödüllerine ise "En İyi Belgesel ve Kısa Film" dalında Hollanda yapımı "Gözlerimi Kapattığımda" adlı film, "En İyi Uzun Metraj Film" dalında da "Pencereden Uzak Dur" layık görüldü.

Festivalin "Onur Ödülleri" de ünlü İtalyan sinema oyuncusu Franco Nero ve sinema eleştirmeni Rekin Teksoy'a verildi. 

Nero'ya ve Teksoy'a ödüllerini ise genç meslektaşları Pelin Batu ile Alin Taşçiyan sundu. Ödülü "babam diye bildiğim ve çok sevdiğim biri" diye nitelendirdiği ve geçtiğimiz aylarda ölen ünlü yıldız Anthony Quinn'e ithaf ettiğini belirten Franco Nero, "Özellikle teması hoşgörüsüzlük ve insan hakları olarak seçilmiş bir festivalde bu ödülü almak beni ayrıca onurlandırdı. Çünkü, ben tüm sanat yaşamımı insan haklarına harcadım" diye konuştu.

Öte yandan, filmlerde yardımcı rollerde oynayan "isimsiz kahramanlara" sunulan "Emek Ödülleri" de Kültür Bakanı Talay tarafindan Sırrı Elitaş, Hakkı Kıvanç, Dündar Aydınlı, Necdet Kökeş, Kadir Kök, Mehmet Uğur ve Süheyl Eğriboz'a verildi.

TÜRSAK Başkanı Yiğitgil, Kültür Bakanı Talay'a destekleri nedeniyle teşekkür plaketi sundu. Basın sponsorlarına da birer şilt verildi. Mercan Dede ve grubunun mini bir konser sunduğu gecenin sonunda, festivalin büyük ödülünü alan "Pencereden Uzak Dur" adlı filmin gösterimi yapıldı.
 

Geri Anasayfa



ANASAYFA | KÜNYE | EDEBİYAT | SİNEMA | MÜZİK | KİTAP | ARŞİV