Yıl:2 Dönem:2 Sayı:1/13

       

     
  SİNEMA HABERLERİ


PORTAKALI SOYDUM...

Cam Piramit'te düzenlenen ödül töreniyle sinemaseverlere veda eden 38. Antalya Altın Portakal Film Festivali, jürinin verdiği kimi 'anlaşılmaz' kararlarla uzun süre tartışılacak gibi görünüyor. Cem Davran ve Ayşe Tolga'nın sunduğu tören, bir saati aşkın bir gecikmenin verdiği sıkıntıyla başladı.

Ardından yaşanan kimi sunucu gafları, organizasyonun eksileri arasına birer birer yazılıyordu. Davran'ın, durumu kurtarmaya yönelik esprileri bile kâr etmiyordu. 7. Uluslararası Kısa Film Video Yarışması'nın ödülleri verilirken, canlandırma dalının birincisi Gürcü yönetmen Nodar Begiashvili'nin konuşmasını çevirecek herhangi bir görevlinin olmaması tam bir skandaldi, ancak sonraki dakikalarda bunu unutturacak gaflar devreye girecekti.


'Şarkıcı'nın görüntüleri unutuldu

Festivale katılan 11 filmin büyük ekrandaki görüntülerini izledikten sonra, bazı sıralardan memnuniyetsizlik nidaları yükseldi. Nedeni ise çok haklıydı: Ersin Pertan'ın 'Şarkıcı'sının görüntüleri unutulmuştu. Ödül vermek üzere sahneye çıkan Berhan Şimşek, bu durumu izleyicilerle paylaştığında, her ağızdan 'Bu kadar da olmaz!' sözcükleri dökülüyordu.

İrili ufaklı dil sürçmeleri, metin hatalarıyla süregiden tören, giderek bir 'yanlışlıklar komedyası'na dönüşüyordu. En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü verilen İsmail Hakkı Şen'in orada olmaması (ödül kazananların çoğu törende yoktu zaten) nedeniyle, ödülünün en iyi erkek oyuncu dalında güçlü bir aday olan deneyimli aktör Şükran Güngör'e verilmesi, 'Üzgünüz, biraz sonra açıklanacak ödülü size veremeyeceğiz' demekten başka hiçbir anlam içermiyordu.


Jüri 'İtiraf'ı görmezden geldi

Biraz da jürinin verdiği bazı kararlar üzerine naçizane görüşlerimi dile getireyim. En iyi film seçilen 'Büyük Adam Küçük Aşk' üzerine fazla şey söylemek istemiyorum. Hem izleyici hem de eleştirmenleri aynı noktada buluşturan yapım, 'insancıl' mesajlarıyla festivalin ilgi odağıydı zaten. Filmin yardımcı oyuncuları Füsun Demirel ve İsmail Hakkı Şen'e verilen ödüller de tartışma götürmeyecek cinstendi.

Barış Pirhasan'ın 'O da Beni Seviyor'unun ikinci film seçilip de, bunun dışında yalnızca kurgu dalında ödüle değer bulunması, pek rastlanan bir durum değildi doğrusu. Zeki Demirkubuz'un 'Yazgı'sı, üçüncü film, yönetmen ve sanat yönetmeni dallarında ödüle değer bulundu. Yönetmenin diğer filmi ve bence başyapıtı 'İtiraf'sa, jüri tarafından görmezden gelindi. Bu durum karşısında, 'Demirkubuz'un günahı, yarışmaya iki filmiyle birden katılmak mıydı?' diye sormaktan alıkoyamıyor insan kendini.


Şarkı söylediği için mi ödül aldı?

Güçlü adayların olduğu erkek oyuncu dalında, 'Vizontele'yle Altan Erkekli'nin ödülü alması, şaşırtıcı değildi. Ancak kadın oyuncu dalında rakipsiz gördüğüm Başak Köklükaya'nın adı bile anılmadı ve ödül iki aktris arasında paylaştırıldı. Demet Akbağ'ın oyunculuğuna söylenecek bir şey yok, ancak filmde baş kadın oyuncu olduğu konusunda kuşkularım var. Ödülün diğer yarısını kapan Yeşim Salkım ise, 'Şarkıcı' filminde yalnızca şarkı söyleyebildiği için bu ödüle değer görüldüyse, 'Yazık!' demekten başka bir şey gelmez elimden. Öte yandan, yalnızca iki karakter üzerinde yoğunlaşan ve gerçek kavramının birebir karşılığı olan 'İtiraf'ta, yapaylık tuzağına düşmeyen, 'aldatan kadın'ın iniş çıkışlı iç dünyasını 'limitlerini zorlayarak' canlandıran Köklükaya, oyunculuğun anatomisini çiziyordu, ama nafile...


Sinema adına umut veren yapıtlar

Film kalitesi açısından son yılların en çarpıcı festivallerinden biriydi bu yılki festival. Heyecan verici, sinema adına yeni şeyler söyleyen, sinemamızın 2000'li yılları için umut veren yapıtlar izledik. Sonuç olarak, ödüller konusunda düş kırıklığı yaşamama karşın, jürinin kimi kararlarına ve görüşlerine katılmadığımı, ama saygıyla karşıladığımı söyleyebilirim...


Altın Portakal Ödülleri

En İyi Film: Büyük Adam Küçük Aşk (Handan İpekçi), 12 milyar lira para ödülü
İkinci Film (Avni Tolunay Özel Ödülü): O da Beni Seviyor (Barış Pirhasan), 8.5 milyar lira para ödülü
Üçüncü Film (Behlül Dal Özel Ödülü: Yazgı (Zeki Demirkubuz), 6 milyar lira para ödülü
En İyi Yönetmen: Zeki Demirkubuz (Yazgı), 4.5 milyar lira para ödülü
En İyi Senaryo: Handan İpekçi (Büyük Adam Küçük Aşk)
En İyi Erkek Oyuncu: Altan Erkekli (Vizontele)
En İyi Kadın Oyuncu: Demet Akbağ (Vizontele) ve Yeşim Salkım (Şarkıcı)
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: İsmail Hakkı Şen (Büyük Adam Küçük Aşk)
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Füsun Demirel (Büyük Adam Küçük Aşk)
En İyi Görüntü: Ertunç Şenkay (Şarkıcı)
En İyi Sanat Yönetmeni: Bahar Ergin (Yazgı)
En İyi Müzik: Kardeş Türküler (Vizontele)
En İyi Kurgu: Adnan Elial (O da Beni Seviyor)
En İyi Laboratuvar: Fono Film (Şarkıcı)
En İyi Ses-Efekt: Festival komitesi ödüle değer eser bulunamadığını açıkladı.
Jüri Özel Ödülü: 'O da Beni Seviyor'da rol alan 13 yaşındaki Ece Ekşi, 'Büyük Adam Küçük Aşk'ın 5 yaşındaki oyuncusu Dilan Erçetin ve 'Yazgı'da başrol oynayan Serdar Orçin


İpekçi: Ödül çok önemli

"Benim için Antalya'da ödül almak önemli. Çünkü filmimi Türkiye'de mümkün olduğunca çok seyirciye ulaştırarak, insanı öne çıkaran mesajını daha çok insanla paylaşmak istiyorum. Ayrıca filmin doğru algılanması açısından da ödüller önemli... Antalya'da değil de önce yurtdışında ödül alsaydım belki yanlış yorumlara yol açacaktı.

Jüri, ben ve Zeki Demirkubuz gibi kendi imkânlarıyla bağımsız yapımlar ortaya koymaya çalışan yönetmenleri öne çıkardı. Bu sevindirici... Barış'ın (Pirhasan) filmi zaten benim favorilerim arasındaydı. Ödül almasına çok sevindim. Yeşim Salkım'ın ödülü biraz şaşkınlık yarattı insanlarda. Ben izlemedim, yorum yapmam doğru olmaz." (RADİKAL)



NEW YORK'TA TÜRK FİLMLERİ

2001 yılının Nisan ayında, Türk ve Amerikan işbirliğinin kültürel alanda da sürdürülmesi amacı ile New York'ta kurulan 'The Moon and Stars Project' organizasyonu tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen 'New York Türk Filmleri Festivali'nde, Türk Sineması'nın son örnekleri ve kısa filmcilerin hazırladıkları çalışmalara yer verildi. Seçilen filmler 'Belgesel', 'Drama' ve 'Deneysel' gibi farklı türlerdeki çalışmaları içeriyor. Festival kapsamında gösterilen kısa filmlerin dışında Vizontele', 'Balalayka', 'Kaç Para Kaç', 'Parçalanma' ve 'Mayıs Sıkıntısı' gibi vizyon filmleri 'Son Dönem Türk Sineması', Fehmi Yaşar'ın; 'Camdan Kalp' adlı çalışması 'Genç Yönetmenler' ve Halit Refiğ'in 'Gurbet Kuşları' adlı çalışması da 'Ustalara Saygı' başlığı altında izleyiciye sunuldu.

Kısa filmlerden Tülin Sertöz'ün; "Pehlivanın Düşü" ve Ethem Özgüven ile Petra Holzer'in; "Can Yelekleri Koltukların Altında Değiller" adlı çalışmaları ise 'Belgeseller' başlığı altında gösterildi. Festival 19-28 Ekim tarihleri arasında New York'ta gerçekleşti.



'GÖREVİMİZ TEHLİKE 3' YOLDA

Film şirketi Entertainment Tonight'tan Jann Carl, bu yöndeki haberleri doğrulayarak "Henüz araştırıyoruz. Bu konuda çok ilginç fikirler etrafında konuşuyoruz. Eğer senaryoda anlaşabilirsek çok değişik bir film olacak" şeklinde açıklamada bulundu. Tom Cruise'un bu filmde de rol alacağı, ikinci filmde olduğu gibi pek çok tehlikeli sahneyi, dublörsüz ve stüdyoda oynamadan gerçekleştireceği belirtiliyor. (NTVMSNBC)



HOLLYWOOD ABD ORDUSUNA ÖĞÜT VERİYOR

Amerikan haber alma uzmanları, terörist saldırıları kontrol altına alabilmek için film yapımcılarından yardım istedi.

Variety gazetesinin haberine göre, sinema ve ordunun temsilcileri Güney California Üniversitesi'nde bir araya geldiler. Toplantıda yazarlar, akla hayale gelmeyen senaryolardan yola çıkarak, teröristlerle nasıl başa çıkılabileceği konusunda yol gösterdi.

Amerikan haberalma servisleri, 11 Eylül saldırılarından sonra kimsenin aklına gelmeyecek şeyi yaptı ve Hollywood'dan yardım istedi. Genelde, bir film çekilirken, film yapımcılarının o işin uzmanlarından öğüt ve yardım alması normaldir. Ancak 11 Eylül'deki saldırılarda, Amerikan istihbarat birimlerinin 'sınıfta kalması' işleri tersine çevirdi. Amerika'nın istihbaratçıları, Hollywood'un senarist ve yönetmenleriyle bir araya gelerek terörist saldırılara karşı onlardan görüş istediler.

Toplantıya Die Hard'in senaryo yazarı Steven E De Souza, Delta Force One ve Missing in Action'ın yönetmeni Joseph Zito ve Grease filminin yapımcısı Randal Kleiser'in katıldığı biliniyor.

Bu olağan olmayan toplantıda, beyazperdede akla hayale gelmeyen senaryoları düşünen yazarlar, ABD ordusuna taktik öğütleri verdi. Variety'nin yazdığına göre, Hollywood'un uzmanları öncelikle olay örgüsünün ve karakterlerin çok iyi analiz edilmesi gerektiğini belirttiler.

ABD ordusu aynı zamanda üniversitenin Yaratıcı Teknoloji Enstitüsü'nün (ICT) de desteğini alıyor. Bu enstitüde görev yapan bilgisayar mühendisleri, eğlence dünyasında yaratılan görsel sahneleri tasarlıyor. ICT'nin yaratıcı bölüm şefi James Korris'in de bu toplantıda bulunduğu sızan haberler arasında. (NTVMSNBC-IMDB.COM)



"THE MATRIX", KAHİNİNİ KAYBETTİ

Aaliyah'dan sonra "The Matrix Reloaded"in oyuncu kadrosunda olan Gloria Foster da yaşamını yitirdi.

The Matrix Reloaded" filmi için bir araya gelen yıldızlardan biri daha hayatını kaybetti. Bu film için kamera karşısına geçecek olan genç şarkıcı ve oyuncu Aaliyah geçtiğimiz günlerde yaşanan trajik uçak kazasında hayatını kaybetmişti. Bu kez de "The Matrix"deki önemli rollerden biri olan 'kahin' rolüyle hatırladığımız 64 yaşındaki Gloria Foster geçtiğimiz hafta yaşamını yitirdi.

Filmde Foster, Aaliyah'in aksine bilgisayarlara karşı verilen insanlık mücadelesinin kahini ve ruhani liderini canlandırıyordu. The Matrix (1999) Percy & Thunder (1993), City of Hope (1991), Separate But Equal (1991), Leonard Part 6 (1987), The Atlanta Child Murders" (1985), The Files on Jill Hatch (1983), Top Secret (1978), Man and Boy (1972), The Comedians, (1967) gibi filmlerde rol alan deneyimli aktrisin ölümünün tüm ekibi üzüntüye boğduğu söylendi.



BİN LADİN'İN ROMANI SİNEMADA

Eski bir SAS komandosu olan Andy McNab, yazdığı romanda Osama Bin Ladin'in Beyaz Saray'ı havaya uçuracağını söylüyordu. Beyaz Saray, "Crisis Four" romanında saldırının hedefi oluyor Miramax film şirketi, 11 Eylül'deki saldırıdan önce romanı satın alarak beyaz perdeye aktarma çalışmalarına başladığını söyledi.

"Crisis Four" SAS komandosu olan Nick Stone'un, Bin Ladin yanlısı bir İngiliz kadının Beyaz Saray'a sızıp, havaya uçurma planlarını engelleme çabalarını anlatan bir roman. Yazarı da eski bir SAS komandosu olan kitabı, Miramax şirketi satın almış ve filme çekmeye hazırlanıyordu. 11 Eylül saldırısından sonra filmin akıbeti merak konusu oldu. Şirket, filmden vazgeçmediklerini ancak yapım ve gösterim tarihini elbette ileri bir tarihe bıraktıklarını söylüyor.

McNab, aksiyon romanları alanında bilinen bir isim. Eski komandonun daha önce de 4 romanı filme çekilmişti. Bunlar arasında Sean Bean'in rol aldığı ve BBC için çekilen "Bravo Two Zero" da yer alıyor. McNab, Irak savaşı sırasında, sınırdan içeriye giren birlikler arasında yer alıyordu. Harekât sırasında birlikteki üç kişi ölmüş, biri Suriye'ye kaçmış, aralarında McNab'in da bulunduğu dört komando ise yakalanmıştı.

Andy McNab, yazarın gerçek ismi değil. Yazar, kendisini basından gizlemekte büyük dikkat sarf ediyor. McNab'in özellikle anti-terorist, anti-uyuşturucu operasyonlarında Orta Doğu, Uzak Doğu, Orta Amerika ve Kuzey İrlanda'da görev aldığı belirtiliyor.



İKİZ KULELER FİLMLERDEN ÇIKARILIYOR

New York'un simgesi olan Dünya Ticaret Merkezi, artık var olmadığı için, çekimleri yeni biten 5 filmde de yer alamıyor.

New York'un simgesi Dünya Ticaret Merkezi, artık filmlerde bile görülemeyecek. Terörist saldırının ardından yerle bir olan ikiz kulelerin görüntüleri, aralarında ünlü aktör Al Pacino'nun "People I Know" adlı filminin de bulunduğu beş yapımdan çıkarılacak. İnternetteki "mr.showbiz" sitesinin haberine göre, Hollywood yapımlarında bugüne değin sayısız defa görülen ikiz kuleler, seyircinin tepkisini çekmemek için filmlerden siliniyor.

Konuları New York'ta geçen "Zoolander", "Serendipity", "Spider Man-Örümcek Adam" ve Al Pacino'nun "People I Know" adlı filmlerinden kulelerin görüntüleri çıkarılıyor. Pacino'nun New York City'de tanıtım yapan bir halkla ilişkiler uzmanını canlandırdığı filmde, sanatçının bazı ilaçların tanıtımını almak amacıyla finansal destek sağlamak için Dünya Ticaret Merkezi'ne gittiği bölümler makaslanacak. Filmin yapımcısı Leslie Urdang, Pacino'nun içkili bir gecenin sabahında "kafası iyiyken" gördüğü ikiz kulelerin yer aldığı sahnenin de saldırının ardından "yakışıksız olacağını" ifade ederek, bu sahneleri filmden çıkaracaklarını söyledi. Miramax stüdyosu yetkilileri, terörist saldırıdan önce çekilen filmin gelecek yıldan önce gösterime girmeyeceğini ve her sahnesinin yeniden titizlikle gözden geçirileceğini bildirdiler.

Guy Pearce'in rol aldığı "Time Machine" adlı 70 milyon dolar bütçeli bilim-kurgu filminin de ayni nedenle rötuşlanacağı belirtildi. DreamWorks film şirketinin pazarlama şefi Terry Press, New York Post'a yaptığı açıklamada, filmin yılbaşında gösterime girmesini planladıklarını, ancak saldırı nedeniyle gösterim tarihini gelecek yılın Şubat ayına ertelediklerini kaydetti.

Trajedinin ardından sahneleri yeniden gözden geçirilecek olan filmden Manhattan'ın ay ışığı altında yağmur yağan görüntüsü çıkarılacak. "Spider Man-Örümcek Adam" adlı filmden örümcek adamın ikiz kulelere tırmanma görüntüsünün silineceği, "Zoolander" ve "Serendipity" adlı yapımların da Dünya Ticaret Merkezi'nin görüntüleri makaslandıktan sonra vizyona konulacağı ifade edildi.



DENZEL WASHINGTON KAMERA ARKASINA GEÇİYOR

Rol aldığı son film olan Training Day (İdman Günü, fotografta) ile ABD'de yine ilgi odağı olan siyahi aktör Denzel Washington, oyunculuktan yönetmenliğe geçme aşamasında.

Bu niyetinin ilk meyvesi ise, kasting ve ön çekim aşamaları üzerinde çalışmaya başladığı Finding Fish (Balık Bulmak) adlı yapım olacak. Antwone Fisher'in yaşanmış bir olaydan hareketle yazdığı öyküyü temel edinen film, tedavi gören bir genç ile psikiatristi arasında gelişen olayları anlatıyor. Washington, yönetmenliğin yanısıra, filmdeki başrollerden birini de (Antwone Fisher) üstlenmiş durumda...



MAYIS SIKINTISI'NA BİR ÖDÜL DAHA

Katıldığı birçok ulusal ve uluslarası festivalden ödülle dönen Nuri Bilge Ceylan, Uluslararası Beyrut Film Festivali'nde en iyi yönetmen ödülüne değer bulundu. Yeni filminin çekimleri nedeniyle festivale katılamayan Ceylan'ın ödülünü Keriman Ulusoy aldı. (RADİKAL)



GEZİCİ FESTİVAL YİNE YOLLARDA

Ankara'da başlayan 7. Avrupa Filmleri Festivali-Gezici Festival 7 Kasım'a dek Bursa, İzmir ve Diyarbakır kentlerinde sürecek. Festival, Atıf Yılmaz'ın 50. sanat yılını bir kitapla kutlarken, Zeki Demirkubuz toplu gösterisi düzenliyor.

Ankara Sinema Derneği, dünyada sayılı örneği bulunan Avrupa Filmleri Festivali-Gezici Festival'i Kültür Bakanlığı, Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği ve Europe Cinemas'ın katkılarıyla yedinci kez gerçekleştiriyor. Tüm olanakları zorlayarak İstanbul dışında da sinema adına yüksek nitelikli bir etkinliğe imza atan Gezici Festival, bu yıl da Diyarbakır'a giderek bir ilki daha gerçekleştirecek. Festival, 18 Ekim'e dek Ankara'da, 19-25 Ekim'de Bursa'da, 26 Ekim-1 Kasım'da İzmir'de ve 2-7 Kasım'da Diyarbakır'da sekiz bölümde toplanan filmlerini sunacak.

Festival kapsamında bu yıl 50. sanat yılını kutlayan Atıf Yılmaz için "Yönetmen: Atıf Yılmaz" adlı bir kitap hazırlandı. Yılmaz'ın sanat yaşamı boyunca birlikte çalıştığı oyuncu, senarist, yapımcı ve yönetmenlerle yakın arkadaşlarının yazdıklarından oluşan kitap festivalin açılışında yönetmene armağan edildi.

Festivalde "Zeki Demirkubuz: Aşk, Acı ve Mehmet Öyküleri - 1994/2001", "Avrupa'nın En İyileri" ve "Avrupa Panoraması" bölümlerinin yanı sıra Avrupa Film Festivalleri Koordinasyonu katkılarıyla iki toplu gösterim yer alacak.

Festivalin ilk bölümünde, "C Blok", "Masumiyet", "Üçüncü Sayfa" filmlerinin yanı sıra çekimleri yeni tamamlanan "Yazgı" ve İtiraf" filmleri izleyicilere sunulacak.

"Avrupa'nın En İyileri" bölümünde de "Yüz", "Ölümsüz-Z", "Keş", "Baba", "Suç Unsuru", "Sonbahar", "Sonbahar Öyküsü", "Maça Ası", "Kısaltma", "Papatyalar", "Davet", "Bunu Hak Edecek Ne Yaptım" filmleri gösterilecek.

Festivalin, birçoğu uluslararası festivallerde ödül kazanmış 30 kısa filmin gösterileceği "Avrupa Panoraması" bölümünde ise izleyicilerin oylarıyla birinci seçilen filme ödül verilecek.

İzleyiciler, toplu gösterim bölümlerinde ise "Kısa Filmlerle Avrupa 5-Klasik Belgeseller"de ödüllü 8 kısa filmi, "Kısa Filmlerle Avrupa 6"da yine ödül kazanmış 10 kısa filmi izleme imkânı bulacaklar. Festivalin, programda yer alan filmlerin yönetmenleri ile sinema dünyasından eleştirmen ve yazarların katıldığı "protokol ayağı" ise Bursa Büyükşehir Belediyesi ve BKSTV tarafından Bursa'da organize edilecek ve filmler Tayyare Kültür Merkezi'nde gösterime sunulacak.


Tekmili birden Zeki Demirkubuz

Demirkubuz, iki yeni filmi de dahil bütün filmleriyle festivalde.

1994 yılından bu yana çektiği filmlerle birçok ulusal ve uluslararası festivalde ödül alan Zeki Demirkubuz bütün filmleriyle Gezici Festival'in konuğu... 'Zeki Demirkubuz: Aşk, Acı ve Merhamet Öyküleri 1994-2001' başlıklı bölümde yönetmenin, Fikret Kuşkan ve Serap Aksoy'un rol aldığı 'C Blok', Haluk Bilginer, Derya Alabora ve Güven Kıraç'ın rol aldığı 'Masumiyet' ile Başak Köklükaya ve Ruhi Sarı'nın oynadığı 'Üçüncü Sayfa'nın yanı sıra henüz gösterime girmeyen 'Yazgı' ve 'İtiraf' adlı filmleri de gösterilecek. 38. Altın Portakal Film Festivali'nde En İyi Yönetmen dahil dört ödül kazanan 'Yazgı'da Serdar Orçin ve Zeynep Tokuş, 'İtiraf'ta ise Başak Köklükaya ve Taner Birsel rol alıyor.


Aşk, acı ve merhamet

Gezici Festival'de ilk kez bir Türk yönetmenin toplu gösterisi de yapılacak: "Zeki Demirkubuz: Aşk, Acı ve Merhamet Öyküleri 1994-2001" başlığı altında yönetmenin beş filmi, "C Blok", "Masumiyet", "Üçüncü Sayfa", "Yazgı" ve "İtiraf" yer alıyor. Bu yaz çekilen "Yazgı" ve "İtiraf"ın galaları da festivalin konakladığı kentlerde yapılacak.

Avrupa'nın En İyileri bölümünde Vigo'dan "Hal ve Gidiş Sıfır", Bergman'dan "Yüz", Forman'dan "Maça Ası", Costa - Gavras'tan "Ölümsüz Z", Ken Loach'tan "Kerkenez", Szabo'dan "Baba", Menzel'den "Kısaltma", Chitilova'dan "Papatyalar", Goretta'dan "Davet", Rohmer'den "Güz Öyküsü", Almodovar'dan "Bunu Hak Etmek İçin Ne Yaptım?" Von Trier'den "Suç Unsuru" filmleri festivale sinematek tadı katıyor.


Kuzeyden filmler

Avrupa Avrupa bölümünde çoğunluğu, bazı filmleri Avrupa'nın En İyileri arasına konabilecek Kuzeyli usta yönetmenlerin yeni filmleri oluşturuyor.

Çek kukla canlandırma ustası Jan Svankmajer, yaratıcılığını Pinokyo'nun korku filmi versiyonu olarak nitelendirilebilecek "Otesaneköte"de sergiliyor. Svankmajer'in dokuz kısa filminden oluşan bir toplu gösteri de Kısa İyidir bölümünde yer alıyor. Avrupa Filmleri Festivali kısa filme her zaman ağırlık veren bir program oluşturur. 7. festivalde de yerinde duramayan bu film formatına ayrıcalık tanındı: İzleyicilerin oylarıyla seçilecek en iyi kısa filme 1000$ ödül verilecek! Bir başka yenilik de Avrupa Film Festivalleri Birliği'nin katkılarıyla gerçekleştirilecek iki toplu gösterim: Kısa Filmlerle Avrupa 5-Klasik Belgeseller ve Kısa Filmlerle Avrupa 6 başlıkları altında kısa filmin tarihine bir yolculuk yapacağız. Fransız sinemasının seçkin yönetmeni, Yeni Dalga'nın büyükannesi Agnes Varda toplu gösterisinde "Selam Kübalılar", "Yanco Amca", "Ulis" ve "Güzel Merdivenlerinden Var Biliyor musun?" adlı kısa filmleri yer alıyor. Kurmaca uzun metraj filmleriyle ne kadar başarılı olsa da belgesel ve kısa filmi ihmal etmeyen Varda'nin bitmeyen enerjisi bu filmlerden yayılıyor. Kısa iyidir başlığı altında toplanan 31 kısa film arasında dört Türkiyeli yönetmeninkiler hemen dikkat çekiyor. Ilana Navaro'nun IFSAK Kısa Film Yarışması birincisi "Beni Almaya Geldiler"i ve Ahmet Küçükkayalı'nın aynı yarışmada ikinci olan "Zamanın Kabuğu" adlı filmleri uzun zamandır özlenen, 35 mm. formatında nitelikli yapımlar. İsviçre'de yaşayan ve çevirdiği her kısa filmle orada bir ödül kazanan Esen Işık'ın "Dönüşü Olmayan Yolculuk" ve Münih'te yaşayan Hakan Emre Koca'nın Türk kimliğini keşfeden bir delikanlıyı anlattığı "Derya" adlı filmleri merakla bekleniyor.

Belçikalı Eric Ledune'ün "Bayan Bana Bak Bayan" adlı filmi otuzlu yıllarda İstanbul'u canlandırıyor! Ledune, Türkiye izlenimlerini Kalan Müzik'ten çıkan bir albümde dinlediği "Bayan Bana Bak Bayan" adlı tangoya paralel biçimde resimledi.



MATEMATİK DAHİSİ CROWE

Russell Crowe yakında Amerika'da vizyona girecek yeni filmi "A Beautiful Mind"da bir matematik dahisinin hayatını canlandıracak.

Gladyatör filminin yakışıklı oyuncusu Russell Crowe, bu sefer karşımıza gerçek bir hayat hikâyesi ile çıkıyor. Kahramanlığı kendisine çok yakıştırdığımız Crowe, yeni filmi "A Beautiful Mind"da paranoid şizofren olan matematik dahisi John Forbes Nash Jr'i canlandırıyor.

Yönetmenliğini Ron Howard'in yaptığı film Sylvia Nasar'ın "A Beautiful Mind: A biography of John Forbes Nash Jr" isimli kitabından uyarlandı.

Ünlü olmanın kibirli duygusundan, ahlâk bozukluğuna doğru bir hayatın kurbanı olan John Forbes Nash tüm deneyimleri birden yaşayacaktır. Kariyerinde çok erken yaşta fark edilecek olan ünlü matematikçi, kazandığı ulusal şereften sonra kendi içinde acı veren bir yolculuğa çıkacaktır. Yıllarca sürecek mücadelen sonra ise geç kazanılmış Nobel Ödülü'nün sahibi olacaktır. Filmde Russel Crowe'a Jennifer Connelly, Judd Hirsch, Adam Goldberg eşlik ediyor.



YILDIZ SAVAŞLARI'NIN YENİ HEDEFİ DİN

Ünlü bilim-kurgu filmi Yıldız Savaşları'ndaki Jedi Şövalyesi felsefesi dinleri de etkisi altına alıyor.

Kim demiş bilim-kurgu filmleri sadece hayalden ibaret diye... Bu filmler hayatlarımıza girip yaşamlarımızı öyle etkiliyor ki bu filmlerden bazen yeni dinler bile ortaya çıkabiliyor.

Tüm dünyada gösterime giren her bölümüyle olay yaratan Yıldız Savaşları (Star Wars) şimdi de dini inançları etkisi altına almaya başladı. İngiltere'de bir web sitesinin başlattığı kampanyaya e-mail ile katılan on binlerce kişi filmdeki Jedi Şövalye inancını dinleri olarak kabul ettiklerini bildirdiler. Yeni nüfus sayımında Jedi Şövalyesi Dininin de yer almasını isteyenlerin formları İngiltere Ulusal İstatistik Dairesi (ONS) tarafından kodlandı.

ONS sözcüsü çok sayıda kişinin, dinlerinin sorulduğu formlara Jedi Şövalyesi'ni girmiş olmasının belirlenmesi üzerine, Jedi Şövalyesi dinine de bir kod verdiklerini fakat bunun resmen tanınan bir din olduğunu göstermediğini belirtti.

"Güç seninle olsun" sözüyle bütünleşen Jedi Şövalyesi'ne gösterilen ilgi devam ederse 2002 yılında kodlanarak İngiltere'deki dinler arasına gireceği düşünülüyor.



SALDIRILARIN ETKİSİ SÜRÜYOR

Amerika'ya karşı yapılan terörist saldırılar sinema dünyasında da gelecek projeleri etkileyecek derin yaralar açtı.

11 Eylül'de Amerika'ya karşı düzenlenen saldırıların Hollywood dünyasındaki etkisi sürüyor. Olayın olduğu hafta birçok filmin gösterim tarihi değiştirilirken, saldırıyı hatırlatacak en küçük bir sahnenin bile yayınlanmasına izin verilmedi.

Son haftalarda ne gibi değişiklikler olduğunu merak ediyorsanız sinema dünyasında olan son gelişmelere şöyle bir göz atalım...


Yönetmenlerden gerçek senaryolar

Zor Ölüm ve Delta Force One filmlerinin yapımcılarının da bulunduğu bir grup sinemacı, gelecekte ABD'nin karşı karşıya kalabileceği olası terör tehditleri ve bu tehditlerle nasıl baş edilebileceği konusunda Amerikan ordusuna yardımcı olmaya çalışıyor.

Yönetmenler, senaristler bir araya gelerek Amerika'ya karşı düzenlenecek saldırılar hakkında olası senaryoları yazıyorlar. Bu yönetmenler arasında Delta Force One'ın yönetmeni Joseph Zito, Being John Malkovich'in yönetmeni Spike Jonze, "Fight Club" ve "Seven" gibi filmlere imza atan David Fincher, "Grease" ve "Honey, I Blew Up the Kid" filmleriyle tanınan Randal Kleiser ve "The In Crowd" filminin yönetmeni Mary Lambert'in yanında senaryo yazarları Paul De Meo ve Danny Bilson da bulunuyor.


Oliver Stone gözünü teröre dikti

Ünlü senarist ve yönetmen Stone, sinemanın terör karşısında güçlü bir silah olabileceğini savundu.

Sinemanın 'aykırı' yönetmeni, yeni projelerinde terörle ilgili senaryolara yer vermek istediğini söylüyor. Bu tür filmleri, iyi işlendiğinde herkesin seyredebileceğini vurgulayan Stone bu olaylardan sonra hep komedi filmlerinin gündemde olacağına inanmadığını da belirtiyor.

Stone, "JFK" filmiyle paranoyak komplo teorilerini tüm dünyayla paylaştı, "Wall Street" ile açgözlülük tezini geliştirdi, "Platoon" filmiyle de savaş çılgınlığının vitrini oldu. Şimdiyse tüm dünyayı ve Hollywood'u sarsan teröre odaklanmış durumda. Geçtiğimiz Cumartesi günü 39. New York Film Festivali kapsamında gerçekleştirilen ve film yapımcılığının konuşulduğu bir panelde, 11 Eylül'de gerçekleşen terörist saldırı üzerine konuşan Stone, bir film yapımcısı olarak bu konu hakkındaki görüşlerini belirtti. 11 Eylül öncesinde de gerçek olaylardan yola çıkarak birçok film yapan Stone, yeni projesinde de bu terörist saldırıları işlemek istediğini ve sinemanın terörizme karşı etkili bir silah olabileceğini belirtti. Terörün yüzünü anlatan filmlerin iyi işlenmiş olması, gerçeklere dayanması ve karşı tarafın da anlatılması halinde izleyicilerin ilgisini çekeceğini söyledi. Ayrıca Hollywood'un terör olaylarının konu edildiği filmlerden de utanç duymaması gerektiğini savunan Stone, 11 Eylül'den sonra sinemalarda hep komedi filmlerinin oynayacağına da inanmadığını ekledi.


Gangs of New York askıda

Uzun zamandır üzerinde çalışılan ve merakla beklenen "Gangs of New York" isimli film bir süreliğine rafa kaldırıldı. Yönetmenliğini Martin Scorsese'in yaptığı filmin başrollerinde Leonardo Di Caprio ve Cameron Diaz yer alıyor.

21 Aralık'ta vizyona girmesi planlanan filmin gösterime girişi bir yıllığına ertelendi. Scorsese tarafından yapılan açıklamada, 11 Eylül'de New York ve Washington'da düzenlenen saldırılar ve Afganistan'a yönelik operasyonlar nedeniyle, ABD'de mafyanın kökeninin konu edildiği son filminin gösterime giriş tarihinin gelecek yıla ertelendiği bildirildi.
 

Geri Anasayfa



ANASAYFA | KÜNYE | EDEBİYAT | SİNEMA | MÜZİK | KİTAP | ARŞİV