Yıl:3 Dönem:2 Sayı:9/21

       

     
  MÜZİĞİN SIRRINA HAŞİYE

MURAT AK



Bahar bitti yaz geldi. Yaz bitti güz geldi. Güz bitecek kış gelecek. Sonra bahar bir daha. Bahar bitecek yaz gelecek. Yaz bitecek güz gelecek. Güz bitecek kış bir daha... Hikâye böyle devam eder.

ateş hava su toprak / ateş hava su toprak
İnsan bu döngüsellik içinde fani. Ölecek.

Uyum: 1. Bütünün parçaları arasında ve bütünle parçalar arasındaki uygunluk, tenâsüp, ahenk. 2. Bulunulan hâle, yere veya şartlara uyma konusunda gösterilen çaba yahut bu yönde meydana gelen ruhî ve fizikî değişiklik, intibak. (D. Mehmet Doğan, Büyük Türkçe Sözlük)

Uyum varlığın doğasında içkindir. Yolda yürürken, koşarken, nefes alırken verirken farkında olmasak da bir meylimiz vardır uyuma doğru. İki dudağımız arasından çıkan lafızlarda bile kendiliğinden oluşan bir seyir vardır; ne çok yüksek ne çok alçak, ne çok hızlı ne çok yavaş... Konuşurken gayr-ı ihtiyari hasıl olan bir sekte, bir öksürük mesela, bizdeki uyumu bozan bir fasıladır. Küçük bir kaos hali, yani bir uyumsuzluk halidir ki, düzeltiveririz hemen, hem de farkında olmadan.

Varlığı oluşturan en küçük parçadan en büyüğüne kadar her şeyin bir anlık için değil de bir süreklilik içerisinde deveran edişidir uyum. Mevcudatın varlığında kaim olan bir cezbe hali. "O, yaratan, var eden, varlıklara şekil veren Allah'tır. En güzel isimler O'nundur. Semâvâtta ve arzda olanlar O'nu tesbih ederler." (Haşr 24)

Varlık kategorisi içinde olan insanın doğasında da olan bu uyum onun ritme, ahenge kayıtsız kalamamasının sebebidir. İnsanın müziğe yani uyumlu bir tınıya olan meyli de bundandır. Müziğin Doğu'lu ya da Batı'lı, Kuzey'li ya da Güney'li olması farketmez. Müziğin sırrı dinleyicisine bu uyumu ne kadar hissettirebildiğidir. Aslında müzik, eğer müziğe uyum dersek, varlığın içinde zaten var olan bir halin dışa vurumudur.

Bu dışa vurum, insanı uyumu anlamlandırabildiği ölçüde "aşkın" çağrışımlara götürür. Müzik bunu yapamadığı ölçüde de beyhûdedir. İyi müzik uyumun belirginleşmiş halidir. İnsanı bir cezbe haline taşır ki, ona deveran edişin içinde olduğunu, yani fâni olduğunu ve böylece de iyi müzik ya da kötü müzik, uyum ya da uyumsuzluk tercihiyle sorumlu olduğunu hatırlatır. Bu da bahsedegeldiğimiz aşkın çağrışımdır.

Bu deveranın ya da döngüselliğin menşei ilahidir. Müziğin hakikat içinde bir yeri varsa ve onun hakikat içindeki yeri de bu deveranı, döngüselliği ifade etmekse eğer, onun menşei de ilahidir. Ama insan, insan olmaklığıyla birlikte zaman zaman içinden gelen bu ilahi coşkuyu hakikatten uzaklaştırma meylindedir. Bu imtihandır. İmtihan tercih etmektir. Uyumu ya da uyumsuzluğu... Yaşarken yaptığımız da iyi müzik ya da kötü müzik tercihinden başka bir şey değildir.
 

Geri Anasayfa



ANASAYFA | KÜNYE | EDEBİYAT | SİNEMA | MÜZİK | KİTAP | ARŞİV