Yıl:3 Dönem:2 Sayı:8/20

       

     
 

AHMET KADRİ RİZELİ İLE SÖYLEŞİ...

MEHMET KAMAN

 
     
  Klasik Türk Musikisine gönül veren müzisyenlerimizi tanıttığımız bölümümüzün bu ayki konuğu, kemençe virtüözü Ahmet Kadri Rizeli.

Ahmet Kadri Rizeli, 43 yaşında bir müzisyen. Klasik Kemençe ve kudüm icra ediyor. Arap, Fas ve Türk kültürlerine ait müzik bölümleri arasında doğaçlama maharetiyle yapılan "bağlantı" anlamında, Bulgar müzikbilimci ve lavtacı Viladimir Ivanov'un bir projesi olarak 1986 yılında kurulmuş Sarband Topluluğu'nun 1988 yılından beri üyesi. Topluluğun repertuarını Müslüman, Hıristiyan ve Musevi müzik kültürlerinin ürünlerinden oluşan yeni ve orijinal besteler oluşturuyor. Sarband Topluluğu kendisini; Doğu ile Batı arasında dinî, ekonomik, kültürel ve siyasal sürtüşmelerin yaşandığı günümüzde "sarband" müziğinin sadece bir süs değil karşılıklı saygı ve anlayışı yeşerten tarihsel ve evrensel bir ortam olduğunu ve bugün de olabileceğini kanıtlama gayesiyle yola çıkmış bir topluluk olarak tanımlıyor. Rizeli'yle kendi çalışmaları ve topluluk hakkında söyleştik. İşte sorularımız ve Rizeli'nin verdiği cevaplar:


Dünyanın çeşitli yerlerinde değişik sanatçılarla müzik icra ettiniz. Yaptığınız bu çalışmaların müziğinize katkısı ne olmuştur?

Tabii bu çalışma ve konserlerin bana ve üzerinde çalıştığımız müziğe büyük katkıları var. Müzik öyle bir umman ki her zaman öğrenilecek bir şeyler var. Müzikal açıdan olsun teknik bakımından olsun, nazariyat veya icra tarzı bakımından ister istemez bir etkileşim oluyor.


İcra ettiğiniz müzik sizin için ne anlam ifade ediyor?

Olmazsa olmaz tabii. Müzik benim için bir yaşam tarzı.


11 Eylül'de ve şu anda İsrail'in Filistin halkını üzerindeki haksız uygulamaların yaşandığı günümüzde; grubunuz Sarband'ın çıkış noktası olarak kabul ettiği Avrupa-İslam ve Musevi müzik kültürleri arasındaki bağlantıların ön plana çıkarılması projesini nasıl anlayabiliriz? Müziğin bu alanda sağlayacağı bir yarar var mı?

Sarband'ın birçok projesinden biri bu. Müzik öyle bir lisan ki din, dil ve ırk ayırt etmez. Aksine bütünleştirir ve kaynaştırır. Zaten son zamanlarda bunun örneklerini sık sık görmekteyiz.


Sarband Grubu kurulurken hedef neydi? Sarband'ın müzik yoluyla vermek istediği mesaj nedir? Sarband'ın manası nedir?



1959'da İstanbul'da doğan Ahmet Kadri Rizeli, ilkokulda keman çalmaya başladı. Lisenin ilk yıllarında Sadi Hoşses'ten Türk Musikisi repertuarı, Necdet Varol'dan da kanun ve nazariyat dersleri aldı. 1976 yılında Türk Musikisi Devlet Konservatuarı'na girerek Kamran Erdoğru (kemençe), Yavuz Özüstün (nazariyat), Özdal Orhon (repertuar) ve Demirhan Altuğ (batı solfej ve armonisi) ile çalıştı. 1981'de mezun oldu ve Kamran Erdoğru'nun asistanlığına getirildi. Aynı yıl TRT'nin açtığı sınavı kazanarak kuruma kemençe sanatçısı olarak giren Ahmet Kadri Rizeli, öğretim görevlisi olarak çalışmalarını 2002 yılına kadar sürdürdü. Bu görevinin yanısıra, 1995'den bu yana TRT'de aranjör-yönetmen olarak da hizmet vermektedir. 1981-83 yılları arasında Belediye Konservatuarı İcra Heyeti'nde kemençe sanatçısı olarak konserlere katıldı. 1988'den beri Türk, Alman, İtalyan, İngiliz ve Lübnanlı müzisyenlerden oluşan Sarband topluluğu ile yurtiçi ve dışında birçok konserler verdi, festivallere katıldı ve topluluğun yayınladığı 7 CD'de yer aldı. 1995'de dört kız kardeşiyle beraber Grup Beşibiryerde'yi kurarak, çalışmalarını kapsayan bir albüm yayınlandı. Birçok albüme kemençesi ile katılan ve yönetmenlik yapan Ahmet Kadri Rizeli, son olarak Sony Müzik tarafından desteklenen "Osmanlı Mozaiği" adlı 7 CD'den oluşan bir seriyi dinleyicilerin beğenisine sunmuştur.
Sarband; Türk, Alman, İtalyan, İngiliz, Lübnanlı ve Amerikalı müzisyenlerden oluşan ve çok çeşitlilik gösteren bir grup. Biz bu grupla 1988 yılından bu yana beraber müzik yapıyoruz. Yaptığımız çeşitli programlarlarda; Avrupa-Osmanlı müzikleri arasındaki ilişki ve farklılıklar ve bununla ilgili mukayeseli konserler, dini formlar arasındaki ilişkiler, Osmanlı'nın Avrupa üzerindeki etkileri gibi konulara; icra ettiğimiz müzikle çok dikkat çektik. Sarband'ın anlamına gelirsek; "serbend", "serhane", yani "baş hane", "baş bölüm" anlamındadır.


Klasik Türk Musikisi sanatçısı olmayı seçmenizin özel bir anlamı var mı? Bize kemençe hakkında kısaca bilgi verir misiniz?

Klasik müzik seçmemin nedeni, aileden gelen kulakların dolgunluğu diyebiliriz. Daha sonra konservatuar eğitimi ve devamı.

Kemençe (üç telli), 1600'lü yılların ikinci yarısında Osmanlı'da daha çok Köçekçe, Tavşanca, oyun havası gibi formlarda, özellikle o zamanlar lavta ile birlikte kullanılmış bir sazımız.


Etkilenip örnek aldığınız birisi var mı? Varsa kimdir?

Etkilendiğim ve her zaman kendisine çok şeyler borçlu olduğum, her zaman örnek aldığım ustam, hocam Kamran Erdoğru'dur.


Şu anda hangi proje üzerinde çalışıyorsunuz? İleride yapmayı planladığınız projeler hakkında bize kısaca bilgi verir misiniz?

Şu anda yeni bir bestekar serisi üzerinde çalışıyoruz. Yakın bir zamanda dinleyicilerimize ulaştıracağımızı ümit ediyorum. Yeni birtakım projeler var; tabii finans bulabilirsek onları da hayata geçireceğim.


Albüm çalışmaları dışında İTÜ'de öğretim elemanlığı görevini sürdürüyorsunuz. Bu alanda yapmış olduğunuz akademik çalışmalar hakkında bizi bilgilendirir misiniz?

21 senedir devem eden İTÜ'deki görevimi bu sene noktaladım. Akademik çalışma olarak, uzun süredir üzerinde çalıştığım bir "Kemençe Metodu" var. İnşallah onu bitirmek nasip olur.


Klasik Türk Müziği çalışmalarının yanı sıra Çağdaş Türk Müziğine de ilgi duyduğunuzu biliyoruz. Bu çalışmaların geldiği seviye neresi? Çağdaş Türk Müziğinin dünya müzikleri arasındaki yeri neresi?

Bu, bir gün mutlakla istenilen yere gelecek. Ama daha çok devlet desteğine ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Birtakım bürokratik engellerin ortadan kalkması, gerçek müzisyenlere devletin, Kültür Bakanlığı'nın, ilgili kurumların destek olması gerektiği kanısındayım.


Son olarak okuyucularımıza söyleyeceğiniz bir şeyler var mı?

Okuyuculara; milli kültürümüze, Klasik Türk Musikisine ve gerçek müzisyenlere göstermiş oldukları destek için sizin aracılığınızla teşekkürü bir borç biliyorum. Hürmetler.
 

Geri Anasayfa



ANASAYFA | KÜNYE | EDEBİYAT | SİNEMA | MÜZİK | KİTAP | ARŞİV