Yıl:3 Dönem:2 Sayı:8/20

       

     
  YENİ ÇIKAN KİTAPLAR


MARİELLA MAVİ - BEYAZ - KIRMIZI 1. CİLT

Max Gallo
Okuyan Us Yayınları



Devrim'in hemen sonrasından günümüze (1792-1999) kaderleri birbiriyle çakışan 6 büyük Fransız ailesi...Mavi Beyaz Kırmızı bu ailelerin hikâyesi boyunca Fransa tarihini anlatan üç destan-romandan oluşan bir üçleme. Yazarı, çağımızın Victor Hugo'su olarak anılan ve dizi-romanları dünyada milyonlar satan Max Gallo...

Edebiyat ve tarih profesörü olan Max Gallo dünyaca tanınan bir dizi roman yazarı. Napoléon ve De Gaulle üzerine yazdığı dizi romanları dünyada ve Fransa'da yüzbinlerce satan Max Gallo, siyasi bir geçmişe de sahip. Milletvekilliği ve hükümet sözcülüğü de yapan Max Gallo, tarihsel kişiliklere ve tarih sahnesindeki olaylara olan tutkusunu son olarak MAVİ BEYAZ KIRMIZI adını verdiği üçlemede ortaya koydu. Bu roman üçlemesinde Devrim'den günümüze kaderleri birbiriyle çakışan altı büyük ailenin (Taurignan, Forestier, Boissier, Machecoul, Mercur, Dussert) hikâyesi boyunca Fransa tarihini sergiliyor Max Gallo.



ÇAĞDAŞ TİYATROMUZDA GELENEKSELLİK

Yavuz Pekman
Mitos Boyut Yayınları



"Günümüzde Türk tiyatrosu ve özellikle de halk tiyatrosu geleneği üstüne yeterince kurumsal eser üretilmediği bir gerçektir. Bu alanda ulaşabildiğimiz yapıtlar, genelde, yıllar öncesinden gelen değerli incelemeler, belgeler...

İçerdiği anlam zenginliklerine, renk skalasındaki çeşitliliğe karşın geleneksel Türk tiyatrosunun, bırakınız dünya tiyatrosundaki yerini, kendi ülkesinde bile hak ettiği konumda olamaması, öncelikle kuramsal çalışmaların azlığından kaynaklanan bir durumdur.

Dr. Yavuz Pekman'ın Çağdaş Tiyatromuzda Geleneksellik adlı kitabını bu alanda ciddi bir boşluğu dolduracak nitelikte kapsamlı bir çalışma olarak değerlendiriyorum. Yapıt, halk tiyatrosu geleneğimizin türleri ve bu türlerin ortak özellikleri üzerinde çok yönlü bir araştırma olmanın ötesinde, halk tiyatrosu kavramına Turgut Özakman, Oktay Arayıcı, Haldun Taner, Sermet Çağan, Ferhan Şensoy gibi çağdaşımız yazarların yapıtları ışığında eğilen karşılaştırmalı bir çalışma olarak da dikkat çekiyor."

Dikmen Gürün



PEYGAMBERİN KARDEŞLERİ

Metin Karabaşoğlu
Karakalem / Zafer



Peygamberin Kardeşleri, bir açıdan yeni bir kitap, bir açıdan da yazarın Camide Dans Var adlı kitabının devamı... Bir 'devam' kitabı; çünkü, yazar bu kitabında aynı üslubun izini sürüyor ve 'hayatın içinden' açılımları yazılarının merkezine alıyor. Ama aynı zamanda yeni, yepyeni bir kitap; çünkü, selefine göre daha rafine ve yoğun. Yazarın gözlemlediği hayatı sorunları Camide Dans Var netliğinde vurgulasa da, son tahlilde, ümit yüklü çıkarımlar sunuyor. Ahir zamanın şartları içinde yaşayan bizlerin, bu zor şartların ortasında Hz. Peygamber'in "Kardeşlerimi özledim" sözüne liyakat imkanına dikkatleri çekiyor.



MUHAMMAD ALI - RICHARD DURHAM İLE TEK ÖZYAŞAMÖYKÜSÜ

Muhammed Ali - Richard Durham
Kaknüs Yayınları



Keskin Zekalı, Müthiş Güçlü, Tam Anlamıyla Bağımsız, Dünya Ağır Sıklet Boks Şampiyonu "Tarihte hiçbir boksör dünyanın dikkatini senin kadar üzerinde toplamadı. Daha önce boksu aklından bile geçirmemiş hatta herhangi bir spora bile ilgi duymamış insanların ilgi odağı oldun."

Yeni nesil Muhammed Ali'yi 1996 Olimpiyatları'nda Parkinson hastalığı nedeniyle elleri titreyerek yaktığı Olimpiyat meşalesiyle tanıdı. Oysa 1960'larda 1970'lerde Ali; ırkçılık, politika, din ve boks arenalarında Amerika ve bütün dünyada zihinlere damgasını vurmuş büyük bir şahsiyettir.



MİSYONERLİK - HIRİSTİYAN MİSYONERLER, YÖNTEMLERİ VE TÜRKİYE'YE YÖNELİK FAALİYETLERİ

Şinasi Gündüz - Mahmut Aydın
Kaknüs Yayınları



Tarih boyu, insanlığın kurtuluşu için evrensel bir mesaja sahip olduğunu düşünen her dinsel gelenek taraftarı kendi inanç ve öğretisini ötekilere sunarak onları da kurtuluşa ulaştırmayı mutlaka yapması gereken bir görev olarak telakki etmiştir. Bu çerçevede, tüm insanlığa yönelik evrensel bir mesaja sahip olduğunu iddia eden Hıristiyan geleneği bağlıları da "misyon" ve "misyonerlik" terimleri altında sahip oldukları bu mesajı diğer insana sunmaya çalıştıklarını ileri sürmektedirler. Peki nedir bu misyonerlik ve kimdir bu misyonerler? İnancın -basitçe ve bir o kadar da masumca- tebliğini amaçlayan bir faaliyet mi? Batı patentli sömürge faaliyetlerinin ve emperyalist niyetlerin öncü kuvveti mi?



TELEVİZYONDA CANLI YAYIN VE AÇIKÖĞRETİM

Uğur Demiray - Özden Candemir - Ayşenur İnceelli
Çizgi Kitabevi



Uzaktaki eğitim; gelişen bilim, teknoloji ve özellikle de iletişim alanındaki gelişmelerle ilişkili olarak, geleneksel eğitim sistemlerinin yetersizliği karşısında, daha doğru bir anlatımla tıkandığı durumlarda iletişim teknolojisinden yararlanmak, eğitim teknolojisi kapsamında geliştirilmiş bir yöntem olarak tanımlanabilir. Bu yöntem bireyin eğitim dünyasına ilişkin olarak geçmişte kaçırdığı fırsatları yeniden yakalamayı, yaşama daha hazır olmayı, daha iyi bir yaşam düzeyi tutturmayı, yaşama daha hazır olmayı, daha iyi bir yaşam düzeyi tutturmayı, daha çok bilgiye daha kısa sürede ulaşmayı, her yaş düzeyine ve yaşam boyu eğitime yönelik gereksinimleri karşılamayı, eğitimde etkilik ve ucuz maliyete yönelik seçenekler geliştirmeyi amaçlamaktadır.

Uzaktan öğretim sisteminde kurum ile çeşitli düzey ve konumda ilişkide bulunan birey; kurumu ile temelde eğitim bileşenleri olan basılı materyaller ve bu basılı materyalleri destekleyen radyo, televizyon, video, bilgisayar ve diğer görsel işitsel elektronik iletişim kanalları ile karşı karşıyadır. Teknolojinin dinamik yapısı ve özellikle iletişim teknolojisindeki hızlı gelişme yaşamın hemen her alanında toplumların karşısına çıkmaktadır.



GÖZLERİNİN MAVİ LİMANINDA

Nizar Kabbani
Birey Yayınları



Ey menekşem, bir gün
Diğerlerine benzeyen bu kitabın
sayfalarını çevirdiğinde
Hayır duada bulun benim harflerime...
Zira bir zamanlar sana yazdığım her bölüm...
Şiir oldu.



GÜZEL YAZI DEFTERİ

Tomris Uyar - Ali Arif Ersen
Yapı Kredi Yayınları



"Bu uzaklıktan bakıldığında masa, kıyıdan açılmaya hazırlanan bir tekneye benziyordu. Öteki masalar dolmuştu. Sanki birazdan bir şey olacak, diyelim bir düdük çalacak ve masa, kıyıyla bütün bağlantılarını koparıp engine doğru yol alacaktı. Ya da içli bir şarkı yükselecekti belki, eski kışların, eski yazıların yüreğine saplanacak, eski sevgilerin kabuğunu sıyıracaktı.

Masayı bu yolculuktan alıkoyan tek şey, Olcay ile Bülent'in ortak varlığıydı. Sema, Olcay'ın yanılmadığını seziyordu: alttan alta fokurdayan bir tedirginlik gittikçe su yüzüne çıkıyordu. Ürperdi."

Tomris Uyar'dan ilişkilerdeki tutku ve ihaneti, birlikte ve ayrı ayrı yaşanmış yılların biriktirdiklerini masaya yatıran, çoksesli bir anlatı.

Ali Arif Ersen'in özgün resimleriyle.



İHTİYAR KEMANCI

Nihat Genç
İletişim Yayınları



"İnsanlara iyi davrandığım için beni arayıp sormazlar. Hayatlarına dair ne anlatsalar şaşkınlıkla dilimi yutmuş gibi, vay anasını, yok ya, doğru mu ya, gibi elimde olmayan tepkiler verdiğim için. Etraflarında her gün yaşadıkları bu olaylara şaşıracak kimse kalmamış mı? Ya da yaşadıkları olayları ancak benim gibi bir manyağa mı anlattıklarında olağanüstü bir trajedi olduğunu anlıyorlar."

Etrafımızda akıp giden hayatın olağanüstü trajedilerini bulup çıkartmaya, anlatmaya devam ediyor Nihat Genç. Kasaba eşcinsellerini, yoksul cenazelerini, ilk sevişmeleri, 12 Eylül öncesi (ve sonrası) ülkücü alemi, bitpazarlarını, Hizbullahçıları, rüzgarı, soğuğu, erlerin dünyasını, taşra doktorlarını, kerhaneleri... anlatıyor o bildiğimiz sert ve kara üslubuyla.

Edebiyat dünyamızın en aykırı yazarından benzersiz hikayeler.



İSYANIN ADI: FİLİSTİN - İNTİFADA KAZANACAK!

Yücel Demirer - Sibel Özbudun
Ütopya Yayınevi



Bu kitap, onur ve bağımsızlık savaşımı veren Filistin halkıyla dayanışma amacıyla, onlara hayranlıkla hazırlandı. Yani, İsrailoğullarının "David ve Goliath" söylencesini tersyüz eden adsız İntifada kahramanları; Siyonist İsrail tanklarının karşısına kocaman yüreği ve küçücük elleriyle kavradığı taşla dikilen 14 yaşındaki Farish Qudeh gibilerine...

ABD-İsrail politikası Bizantinizmin çıkışsız dehlizlerinde açmaza sürüklenmeye çalışan "Filistin Sorunu" konusunda okura derli toplu bir fikir, Filistin davasının gözlerden silinmeye çalışan meşruluğuna ilişkin bir inanç vermeyi hedefliyor.

Filistin'in gerek Arap aleminde, gerekse dünya politikasında içine itildiği yalnızlığı kırabilmesi için aklını ve yüreğini satılığa çıkarmamış herkesin kulağına, herkesin sesine ihtiyacı var...



ŞEHREN'İS

Enis Batur
Literatür Yayınları



Tuna
Meteora
Amalfi
Napoli
Pompeii
Ravenna
Lyon
Venedik
Nice
Riviera
Noyers-Sur-Sereine
Dijon
Beaune
Cenevre
Lozan
Neuchatel
Basel
Lizbon
Strasbourg
Colmar
Tübingen
Kaysersberg
Freiburg
Londra
Etretat
Lodeve
Conques
Auvers-Sur-Oise
Enis Batur'un şehirleri...



İKİ DENİZ ARASI SİYAH TOPRAKLAR

Enis Batur
Yapı Kredi Yayınları



Bu defteri açtım bembeyazdı bir ay önce, kapatacağım, harfler kapladı, Hayat'ın bir ucuyla öbürü arasında bir köprü, bir yerden acaba başka bir yere geçmiş olabilir miyim?"

Kentler - sokaklar - evler - tepeler- ağaçlar - yollar - şaraplar - insanlar - izler: Bir açıdan bakınca ayraçlardan oluşan, bir başka açıdansa sonradan gelmiş merkezlere bağlı bir ağ görünümü sunan üçlü bir seyahatname.

Enis Batur'dan, rüzgar ve yağmur sesleri.



ÇAĞDAŞ TÜRK ŞİİRİNDE TARİHİ ŞAHSİYETLER VE ESERLER

Hasan Aktaş
Çizgi Kitabevi



Çağdaş Türk Şiirinde Tarihi Şahsiyetler ve Eserler adlı bu çalışmamız daha önce yayınlanmış olan Çağdaş Türk Şiirinde Din ve Tasavvuf adlı çalışmamızın bütünleştirilmesi amacından doğdu. Çağdaş Türk Şiirinde Tarihi Şahsiyetler ve Eserler, ismi tarihi ve edebiyatı ideolojik olarak kurgulayanlar için kışkırtıcı gelebilir. Edebiyatı ve tarihi polemikçi bir anlayışla ele alanlar, bu disiplinleri, bilgi üretim kuramlarının dışında kendi ideolojilerinin onanma kurumu olarak görürler. Osmanlı edebiyatının terminolojisini oluşturan en önemli unsurların başında hiç şüphe yok ki tarihi ve mitolojik şahsiyetler gelmektedir. İslam dünyasında yer alan medeniyetler içerisinde üretilen eserler de bu şahıslar kadrosunu tamamlayıcı mahiyettedir. Divan şiirinin şahıslar kadrosunu genellikle devlet idarecileri, şairler ve mitolojik kişiler oluşturmaktadır. Bu mitolojik kişiler çoğunlukla İran Edebiyatı'na aittir ve kaynağı büyük İran şairi Firdevsi'nin Şehname adlı eseridir. Bu çalışmada karşılaştırmalı edebiyatı sahasıyla ilgili olması sebebiyle sadece çağdaş şiirde geçen şahısları (devlet idarecileri/şairler/mitolojik kişileri) örnek olarak verdik. Bir kıyaslama olması için de klasik şiirden vermiş olduğumuz örnekleri bu sahanın uzmanları tarafından yapılan açıklamalarını dipnot olarak vermeyi uygun gördük.



YÜKSEK TOPUKLAR

Murathan Mungan
Metis Yayınları



Bundan birkaç yıl önce yazmaya karar vermiştim bu öyküyü.

Güzel ve uzun bir öykü olsun istemiştim. Her zamanki gibi onca iş, onca uğraş girdi araya; gündeliğin hayhuyunda başka öyküler, başka öykücükler; yalnızca yazılan, yazılmayı bekleyenler değil, yaşananlar da geçit vermedi... Sonunda, "Bir gün yazarım, nasıl olsa bir gün yazarım," diye beklettiklerimden biri olup çıktı bu da... Kimi zaman, yazdığımda, kim bilir nasıl müthiş bir kitap olacağını düşleyip, heyecanlandıklarımdan biri olarak geliyordu aklıma; kimi zaman da yazamadıklarımın yüreğimi daraltan ağır çeki taşlarından biri olarak... Bu tür "muhasebeler" içinde bulunduğum ruh haline göre değişiyordu; belki yazacağı onca şeyi üst üste yığıp yıllar boyu onlarla birlikte gezen bütün yazarlarda böyle oluyordur. Artık onları bilemem. Ama her zaman söylerim, yazıp da, düşlediklerinizin ne kadarını yazabildiğinizi görmektense, "bir gün yazdığımda nasıl müthiş bir şey olacak kim bilir!" diyerek kendinizi geleceğe ertelemeniz daha heyecan vericidir.

Bilirsiniz, insanları heyecanları yaşatır.

Buraya kadar söylediklerimden benim bir yazar olduğumu düşünmüş olmalısınız; hayır, değilim, ama öyle zannedilmek hoşuma gidiyor. Aslında yazıya gönül vermiş olduğumu, boş zamanlarımda, nasıl derler, "kendi çapımda" öyküler, öykücükler, çeşitli denemeler yazdığımı, ne yazık ki, ancak birkaç yakınım biliyor. Onların da pek ciddiye aldığını sanmıyorum. Başarılı bir grafikerim, işime çok asılmamakla birlikte fena para kazanmıyorum; bunların bana yettiğini düşünüyor olmalılar. Yazdıklarımdan, yazmaya çalıştıklarımdan kimselere pek söz etmem; hem kendimi sahiden bir yazar olarak görmeyişimden kaynaklanıyor bu -insan kendini bir yazar gibi hissetmezse, başkaları için nasıl ikna edici olabilir?-; hem de heyecanlarıma kapılıp birkaç kez anlatacak gibi olduğumda, karşılaştığım genel bir kayıtsızlık, umursamaz tavırlar ya da anlattıklarımın başkaları tarafından inançsız gözlerle dinlenmesi, beni bu konuda iyice ürkek yaptı. Ben de bu arzumu kendime saklamaya karar verdim. Eğer günün birinde iyi bir kitap yazabilirsem, hepsinden öcümü almış olacağım.



MOSTAR'DAN TİFLİS'E - GEZİ NOTLARI

Dr. Rıdvan Canım
Birey Yayınları



Milletlerin kendi kültürel geçmişleri açısından önemli kabul ettikleri ve üzerinde yaşadıkları coğrafyada titizlikle korumaya çalıştıkları bazı "müze şehirler" vardır. İstanbul, Edirne, Bursa, Üsküp, Filibe, Diyarbakır, Konya, Erzurum, Sivas, Urfa, Bağdat, Isfahan, Şiraz, Saraybosna, Tiflis, Taşkent, Semerkand, Buhara, Roma, Madrid, Paris, Venedik gibi... Buna karşılık bir de ruhu çalınmış şehirler vardır.

Özellikle son yıllarda sadece ülkemizde değil, dünyanın hemen her yerinde "çevre"yi korumaya yönelik gayretlerin arttığını görmekteyiz. Kuşkusuz bu çabaların "yeşili koruma" ile sınırlı kalmaması, bununla birlikte "şehirlerin ruhunu yaşatma" gibi çok daha kudsi çok daha ulvi bir amaca yönelmesi gerekir.



BİR FİLM NASIL OKUNUR?

James Monaco
Oğlak Yayınları



Sinema ve medya üzerine 1977'den bu yana en temel kaynak: Bir Film Nasıl Okunur? Yazar James Monaco, bu dinamik sanat biçiminin bütün boyutlarını, başlangıcından günümüze kadar bu kitapta bir araya getiriyor.

Sinemaya pek çok farklı noktadan yaklaşan Bir Film Nasıl Okunur?, bu sanat biçimini her bir sanat, hem bir zanaat, hem de duygu ve bilim, gelenek ve teknoloji olarak inceliyor. Filmin roman, resim, fotoğraf, televizyon ve hatta müzik gibi diğer anlatı biçimleriyle olan yakın bağını inceledikten sonra, filmin bir anlam iletmesini, daha da önemlisi filmin iletmeye çalıştığı mesajı fark etmenizi sağlayan unsurları da tartışmaya açıyor.

Yedi ana bölümde bütün yedinci sanat: Bir Sanat Olarak Sinema... Teknoloji: Görüntü ve Ses... Sinema Dili: Göstergeler ve Sözdizimi... Sinema Tarihinin Biçimlenişi... Sinema Kuramları: Biçim ve İşlev... Medya: Her Şeyin merkezinde.. Mültimedya Sayısal devrim.



SİYASAL VE SOSYAL DEĞİŞMELER AÇISINDAN CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK ROMANI - 1920-1946

Alemdar Yalçın
Akçağ Yayınları



Tanzimattan günümüze Türk romanına sosyal ve siyasal değişmeler açısından bilimsel olarak toplu bir bakış yapılmamıştı. Oysa özellikle Fransa'da ve diğer batı ülkelerinde artık roman sanatının ülkenin sosyal değişmesinin nabzını tuttuğu kabul edilmekte ve üzerinde disiplinler arası çalışmalar yapılmaktadır.

Bu kitap 1920-1946 yılları arasında Türk romanına işte bu açılardan bakan bir çalışmadır.

Siyasal ve Sosyal Değişmeler Açısından Cumhuriyet Dönemi Türk Romanı: iki ayrı kitap olarak hazırlanmış, 1. Kitapta 1920-1946, 2. Kitapta ise 1974-2000 yılları arasında yayımlanan romanlar incelenmek suretiyle Cumhuriyet dönemi Türk romanı bir bütün olarak değerlendirmeye alınmıştır.



EDEBİ SANATLAR

Hasan Aktaş
Çizgi Kitabevi



Şimdiye kadar edebi sanatlarla ilgili olarak hazırlanan kitaplar, genellikle eski edebiyat merkezli olup, onu tahlile/anlamaya/çözümlemeye yöneliktir. Modern şiirlerin çözümlenmesinde ise yeni edebiyat merkezli kaynak bir esere ihtiyaç vardır. Ortaöğretimdeki ve yükseköğretimdeki öğrencilerimiz, modern edebiyat metinlerini çözümleyebilmek için böyle bir çalışmaya sürekli olarak ihtiyaç duymaktadırlar. Divan Edebiyatı ile ilgili metin tahlillerinde öğrencilerimiz bu alanda yayınlanmış eserlere başvurarak eksiklerini giderme yoluna giderken, geçmişle bağını koparmaya çalışan modern edebiyatta ise öğrencilerin başvurabileceği bir kaynak yoktur. Zira, Yeni Türk Edebiyatı'na ait metinlerin tahlili için, edebi sanatlara, edebiyat teorilerinin altyapısı olarak başvurma zorunluluğu vardır.



İBN SİNA ONTOLOJİSİNDE ZORUNLU VARLIK

İlhan Kutluer
İz Yayıncılık



İbn Sina felsefesinde metafizik "tümel" bir ilim. Öteki felsefi ilimler belirli varlık alanlarını çeşitli yönleriyle incelerken metafizik varlığı varlık olması bakımından "konu" ediniyor ve bu açıdan bakıldığında karşımıza bir ontoloji olarak çıkıyor. Bir çok, tümel-tikel, zorunlu-mümkin... Gibi genel kavramlar ise ontolojinin perspektifini oluşturuyor.

Varlık konusunun zorunlu-mümkin kavramları açısından araştırılması, hem varlık hem de zorunlu kavramlarının insan aklında "önsel" oluşundan hareket ediyor ve bir zorunlu varlık (Vacibü'l-vücud) analizinde karar kılıyor.

Filozofun ilk ve ilke Varlık (el-Evvel, el-Mebde'ü'l-Evvel, es-sebebü'l-Evvel) dediği "Kendisiyle Zorunlu" olan Varlık böylece ontolojik araştırmanın merkezine yerleşmiş oluyor.

Elinizdeki çalışma İbn Sina ontolojisin bu anahtar terimini Tanrı ve O'nun alemle ilişkisi bağlamında ele almakta. Filozofun felsefesini yeniden keşfetme imkanı vermesi ve "zorunluluk" kavramı etrafındaki geleneksel tartışmaları daha belirgin kılması ise yazarının başlıca beklentisi.



KÜÇÜK PRENS ÜZERİNE DÜŞÜNMEK

Nuran Direk
Pan Yayıncılık



Düşünmek, herhangi bir bilgiye ulaşmanın ilk adımıdır. Oysa düşünme yetisi insanda kendiliğinden gelişme göstermez; işlenmesi gerekir. Araştırıcı ve sorgulayıcı bir zihne sahip olmak herhangi bir bilgiye sahip olmaktan çok daha önemlidir. Felsefe, bir araştırma ve keşiftir; yöntemli, bağımsız, eleştirel düşünmektir; kendisinin farkında olmaktır. Bu nedenle arayış içinde olan yetişme çağındaki öğrencilerin, kendilerini tanımak ve geliştirmek için izleyecekleri en sağlıklı yol, bağımsız düşünmekten vazgeçmeden filozofların (öğretmenlerin) düşüncelerinden yararlanmak olmalıdır. Gençlerde felsefe sevgisi, geçmişteki felsefeleri öğretmekle yaratılmaz; ancak gencin günlük deneyimlerinden, yaşadığı problemlerden yola çıkarak uyandırılabilir. Felsefe "şimdi" ve "burada" olan üstünde düşünmekle başlar. Çocuklarla ve yetişme çağındaki gençlerle felsefeye başlamanın en iyi yolu onların zengin hayal dünyasına ulaşmamıza izin veren sanat yapıtlarıdır. "Küçük Prens" üzerine hazırlanan bu kitap, öykü aracılığıyla düşünmeye çağrı ya da felsefeye sanatla yaklaşma denemesidir.



İSLAM'IN YENİLİKÇİLERİ -III. CİLT-

Recep İhsan Eliaçık
Söylem Yayınları



Yenilenme, İslam'ın özünde potansiyel olarak var olan olgudur. Arapça "tecdid" olarak nitelendirilen bu olgunun yaşama geçirilmesi İslam'ın özünün anlaşılması ve bu öze dinamik bir yaklaşımla mümkündür. Bu yenilenmeyi eskinin tekrarı olarak algılayanlar, söz konusu potansiyel gücü açığa çıkaramazlar. Bu çaba, aklı dengeli bir şekilde kullanmayı şeklin pasifleştirici etkisini aşıp öze inmeyi, gündelik yaşamın dinamizmini kavramayı gerektirir.

Vahyin durağın özünün, hayatın dinamizmiyle, uyumlu olması veya bu dinamizme ilişkin bir şeyler söylemesi bizatihi Kur'an'ın altını çizdiği bir durumdu. Zaten bizden istenen de, geçmişi veya tarihteki belirli bir kesiti olduğu gibi tekrar etmek değil, onu yorumlamak ve yaşanabilir kılmaktır.
 

Geri Anasayfa



ANASAYFA | KÜNYE | EDEBİYAT | SİNEMA | MÜZİK | KİTAP | ARŞİV