Yıl:3 Dönem:2 Sayı:7/19

       

     
  HER AYIN YAZARI:

SAMUEL BECKETT


IŞIK YANAR



SODA

Beckett Üzerine Bir Eskiz Denemesi

Bir tanıtım yazısı yazmak genellikle spikerlik gibi bir şeydir. Ben tanıtım yazıları yazmaktansa anladıklarımı anlatmaya çalışırım. Anlam üzerinde bir birliktelik hepimizi tatmin edebilecek ve neyi aradığımız konusunda bir netliğe kavuşmamıza vesile olacaktır.

Borges Londan'ın derleme bir kitabının önsözünde Nietschze'nin düşüncesinin bir izdüşümü olarak gördüğü Hemingway ve Londan'ın yaşamlarının tuhaflığı ve hareketliliğinin 20. yüzyıl anlam bulan bir yönüne değinmişti. Bu değini somutlama ya da gerçekleştirme kavramlarından ziyade anlam bulma ya da bedenini bulma olarak da yorumlanabilir. Bedensizliğin bizi bekleyen açmazı "kriz" kelimesiyle anlatılabilir.

20. yüzyıl ilk yarısında temel değişimlerin kaynağı artık değişimden ve vaatten sıkılmışlıktı. Özellikle dünya savaşının ardından Avrupa'daki yıkımların etkisi aydınların herşeyin yolunda olmadığı hususundaki şüphelerini (Spencer'a inat!) kamçılayarak yeni bir paradigmanın kapılarını açmıştır.

Sanayi devrimi sonrasında sosyal çözülmüşlüğün yarattığı ekonomik buhran ve bilimin kullanım şeklinde meydana gelen amaçsızlık yeni insandaki ruhun biçimlendirilmesinde büyük bir öneme sahip olmuştur. Bu kriz eve dönmesi gerekenin dönmemesi ve giderek anarşizan bir hale bürünen kamusallık içerisinde daha da uzaklaşmasıyla sonlanıyordu. Sanıldığının aksine aydınlar reorganization çabasına yönelmek yerine alaycılıkla anlam bulan çabaların içerisine girmişlerdir. İroni kavramının bu yüzyıldaki kaynağı tam da buradan çağı yakalamıştır.

20. yüzyıl bir krizin ya da yüzyıllardan beri beklenen bedenin gelmemesiyle bir kriz durumunu çağrıştırır. Nietschze'nin bu hiç gelmeyeni beklememizin saçmalığı üzerine kızgın üslubunun açtığı yoldan endam eden sanatsal hareketlilikler (Dada, Sürrealizm, Somut müzik v.s) bir bakış olarak aldatıldığımız üzerinde durmaktaydılar. Özellikle 1. Dünya Savaşı'nın ardından dünyadaki yıkımın bilançosu alayı ve bedensizliği şiddetlendiren unsurlardı. Pound'un ırkçı ve monarşik travmasının gölgesi altında Avrupa'da bazı aydınlar onun kadar şiddetli ve keskin olmasa da bir karşı duruşa ya da yeni anlamlandırmaya yöneldiler. Pound'un bir potansiyel olarak gördüğü yazarlara (James Joyce ve Hemingway gibi) olan desteğinin arkasındaki neden absürd olana inancın hakikaten absürd bir tanımlamasının yapılması sebebiyledir.

Beckett bu çözülmüşlüğün ve Nietschze'nin üstinsan çıkışının arkasında ilk olarak Joyce etkisinde kalmışsa da bunu üzerinden atarak eve dönmeyen ile ev arasındaki gerilimin absürdlüğünü ortaya koymaya çalışan birisidir. Gerçek kavramından ziyade anlamın antitezi bir aylaklıkla krizi karşılayan Becket, yeni edebi edimlerle beraber dolayımsızlığa atıfta bulunur. Hayatı dolayımlayan kamusal dönüşümlerin aksine yalın anlamların bir nehir gibi yanı başımızda aktığını göstermeye çalışır.

Teknolojinin konforla birlikte getirdiği zamansal algıdaki kesinlik ve ek-bilgi edinme zorunluluklarının (bu madde ikinci dünya savaşından sonra bilgi toplumuna sıçrayıştaki temel basamak olacaktır) dünyadaki yalın yaşamın berisinde bir tersine kürek çekme olduğunu en iyi Üçleme'sinde sunarak bizleri ana yoldan (eğilim ve değişimin yönü) ara sokaklara sokar; giderek cinnete dönüşen bilincimizdeki yapılandırmaları farklılaştırarak zenginleştirir.

Empati ve Kitap Dünyası'na teşekkürler...


BECKETT KİTAPLIĞI:




Fotoğraflarla Samuel Beckett... Tıklayın.
 

Geri Anasayfa



ANASAYFA | KÜNYE | EDEBİYAT | SİNEMA | MÜZİK | KİTAP | ARŞİV