Yıl:2 Dönem:2 Sayı:3/15

       

     
  KİTAP HAFIZASI:

Taife-i beşer nisyan ile malul olunca ona yapılacak iyiliklerden biri de hatırlatma olsa gerek. Matbuat aleminin süreli yayınlar kısmı ise bu nisyana yardım ediyor sanki zaman zaman. Süreli yayınların süreksizliğine karşı güne, gündeme, bağlama uygun düşeceğini düşündüğümüz daha önce bir mevkutede yayınlanmış yazıların yayın süresini uzatmak, ona bir kez daha fırsat tanımak niyetindeyiz. Bu sayıda, yeni yıla yeni girmişken uygun düşer diye düşündüğümüz Mehmet Harmancı'nın fantastik bir öyküsünü sayfalarımıza taşıyoruz. İşte 'Kitap Hafızası'.



HER BİNYILIN BİLALİ

MEHMET HARMANCI



I.

Yeni binyıla girecekmişiz diye insanlar pekçok şey yapmıştı ama bu kadarını da kimse beklemiyordu.

Akla gelebilecek herşey hatta aklın alamayacağı şeyler bile düşünülmüştü. Yeni bir binyılı şanına layık kutlamalıydılar. Atlanan, noksan kalan nokta olmamalıydı.

Kontrol edilebilecek herşey kontrol altındaydı ancak bunu hiç mi hiç düşünmemişlerdi:

Yeri göğü inleten, her yerden yükselen eğlenti çığlıklarını bastıracak kadar yükselen, camları filan zangırdatmaya varacak denli yükselen, insanı bir beyin bir kulak taşıdığına pişman edecek gibi yükselen, gittikçe ses duvarını aşacakmışçasına yükselen, bu ses de neyin nesiydi?

---ALLAH Ü EKBER ALLAH Ü EKBER

Hangi çılgındı açıktan okunması, mabed dışına verilmesi yasak olan ibadete çağrıyı bu şekilde tepelerine indirme cüretinde bulunan?

Diskolardan, barlardan, pavyonlardan, gazinolardan, lokantalardan, radyo-tv istasyonlarından, otellerden, odalardan, sofalardan bölük bölük insan, sesin kaynağını bulmak için şehvetli bir arayışa başlamıştı bir anda:

---HAYYAALE'S SELAH HAYYAALE'S SELAH


II.

Bilal çıktığı kerpiç duvarın üstünde bütün dünyaya ezan okuduğunu görüyordu rüyasında. Artık, şehirlerin varoşlarına, iş merkezlerinin bodrum katlarına, apartmanların izbelerine çekilmiş mescitlerin birinde müezzinlerden bir müezzin olan Bilal... Ezanın kitlelere duyurulmak üzere okunmasının yasaklandığı günden beri boşluğa düşen, yediği ekmeğin haram olduğunu düşünen Bilal, hasretle kerpiç bir duvarın üstünde arza ve asra okuduğu ezanın rüyasını görüyordu.

---HAYYAALE'L FELAH HAYYAALE'L FELAH


III.

Bilal canının yandığını hissederek uyandı. Karısı çimdiklemişti, "Sustur şu saati, gece yarısı elalem kapımıza üşüşecek", diyerek. "Hayallah" dedi Bilal, "Bu saat yine mi ayar tutmadı?"

Bilal'in ilk ve tek Hacc ziyaretinde aldığı ve o günden beri başucundan ayırmadığı ezan okuyan saati iyice eskimiş olmanın verdiği ayarsızlıkla gecenin onikisinde ezana başlamıştı.

Bilal, belki rüyanın arkası gelir umuduyla, "sabah namazına daha var" diyerek, yatağa yanaşırken; insanlar kaynağını henüz bulamadıkları bu sesin kesilmesine sevinemediler bile. Oysa ne kadar da hazırlanmışlardı o ana.

Farkında olmadan girilivermişti binyıla: Binyıllık bir acıyla...

NOT: Hece Dergisi, 42. sayıdan alınmıştır.
 

Geri Anasayfa



ANASAYFA | KÜNYE | EDEBİYAT | SİNEMA | MÜZİK | KİTAP | ARŞİV