Yıl:3 Dönem:2 Sayı:6/18

       

     
  BİRDENBİRE

HASAN BATI



Kendimi kandıracak üstün körü bir acı arıyorum. Bilmem kaç yıl önce kendisine yalan söylediğim birisinin parmak uçları beliriyor şah damarımın sol tarafında. Sonra bir kız çocuğu lanetliyor beni. Birdenbire kendimi alacakaranlıklı bir ormanda buluyorum. Yaşadığım memleketin bir ormanı olmadığına çabuk karar veriyorum. Çevreyi merak etmeye cesaretim olmuyor. Olduğum yerde kalakalıyorum. Yakın bir yerde çınar ağacının olmadığı kesin. Çünkü orman soğuk. Hemen ötemde bir oyuncak ayının varlığı kendini hissettiriyor. Oyuncak ayının bir makine olduğu bana hitap ettikten sonra anlaşılıyor. İçinin kablo ve demir olduğunu söylemeden önce kusuyor göğsüme. Gerizekalı bir an içinde olduğumu söyleyerek kaçmak istiyorum ondan. Kopmuş bacağını gösterir gibi kafasını öne eğiyor imalı bir şekilde. Sıfırın üstünde altı dereceden nefret ettiğimi ve bu derecede ayağı kopmuş bir makine ayıyı taşıyamayacağımı belirtmek istiyorum. Tek ayağıyla ayakta durmaya çalışırken gözlerimin içine bakmamaya gayret ediyor. Tam kırk üç saniye kıpırdayamıyorum. Ansızın bir hareketle yapay bir ışığa doğru makine ayının gözlerine bakmadan adım atmaya başlıyorum. Otuz yedinci adımda arkamı dönüp bakmak istiyorum. Bir ayağı kopmuş makine ayının gözleri çarpıyor gözüme alacakaranlıkta. Yetmiş dört adımlık bir efor sarf ederek konuşan oyuncak ayının kolundan tutup aynı ayak izlerimi takip ederek geri dönüyorum. Bana muhtaç olan bir maddeyle yol almak yüreğimi eritiyor. Ne tarafa gitmek gerektiğini söylüyor küçük ayı. Amaçsız bir yürüyüş için orda bulunduğumu belirtiyorum. Söylediklerimden bir şey anlamadığını söylermiş gibi olmayan bacağını oynatıyor. Yüreğim erimeye devam ediyor. Gece vakti siyah ormanda uzaktan makine sesleri duyuluyor. Bazen adımlarımı sıklaştırma ihtiyacı duyuyorum. Derin problemler bulamıyorum kendime. Hayata tepeden bakamıyorum. Bakamadığım şekli ile kahverengi küçük ayıya anlatıyorum tüm düşünemediklerimi. Yapay ışık uzakta hep aynı yerde kalıyor. Ve önümüzde bir ağaç bulunurken orman siyahlığına devam ediyor. Derin bir kaygı bulunmalı göğsümde. Mekan bir kandırmaca. Makine bir işaret. Tüm bu yaşanılanlarda bir terslik olduğunu söylüyorum. Her zaman bir çıkış noktası olması gerektiğini. Ayıcığın ağzından hiç ummadığım kelimeler dökülüyor. İrkiliyorum. Birden ayının elini tuttuğumu unutup fırsattan yararlanarak o benim elimi tutuyor. Yol diyor kahverengi ayı, dağ diyor makine ayı, ova diyor oyuncak ayı, son diyor konuşan ayı. Derin bir kaygı bulunmalı diyorum göğsümde. Mekan bir kandırmaca. Makine bir işaret.
 

Geri Anasayfa



ANASAYFA | KÜNYE | EDEBİYAT | SİNEMA | MÜZİK | KİTAP | ARŞİV