Yıl:2 Dönem:2 Sayı:5/17

       


EYLÜL

/En mûnis tarafından
alâimisemâyı
yahut ölümünü toprağın
hesaba katarak Eylül'ü
her sonbaharda düşlerim.../

Ben çocukken
bağbozumuna gidilirdi
imrenirdi şehir çocukları
küfeler dolusu üzümüne
ve at arabasına dedemin...

Badem ağacı,
bağ 
ve çocuk benliğim
bulanırdık muhabbete.

Kuşlukta gelirdi Kasım
elinde sıcak bir fırın ekmeği
yüreğinde gizli yaralarla uzaklardan.
Anlardım ki Eylül'ü umursardı.

Yaz biter Eylül bitmezdi
ninemin şekerleri gibi
/şehir arsız değildi bu kadar
anneler böylesine yalnız./

akşamları
pencere önlerinde gemici feneri
dışarıda rüzgâr
aklımda Hürü'nün masalı.
İçimden serüvenler geçerdi.
Ocak başında "Tarla Dönüşü"nü dinlerdik radyodan.
Geceleri yıldızlar kayardı
cilalı turşu küpleri parlardı.
Dedem anlatır, gülerdi:
"Filistin, Kafkasya hey
çarıklı arpa pilavı."

Çarıklı arpa pilavı ve çocuk benliğim
Kiler kokusunda kaybolurduk.

Eylül hiç kaybolmazdı...


ÇOCUKLAR

Öteki dünyanın çocukları
mutluluklar paylaştılar
güneş
onların yüzünü
bir değişik aydınlattı.
Aydede,
hayal çocuklarını
bir değişik uyuttu,
yıldızlar göz kırptılar onlara hep.

...

Oysa burada
şuracıkta
gözbebeklerinde büyüyen acılara
yansıdı hilal geceler boyu
aksâ çocuklarının
Kenan'da.

MUAMMER ULUTÜRK

Geri Anasayfa



ANASAYFA | KÜNYE | EDEBİYAT | SİNEMA | MÜZİK | KİTAP | ARŞİV