Yıl:2 Dönem:2 Sayı:3/15

       


AFFET AFGANİSTAN YA DA SEN NEHRİ KIYISINDA BALIKÇILAR

ÜMİT SAVAŞ



Gözlerimden perdeler kalkıyor...
Balıklar nehirlerde pek bol. Kral asılmış olsa da eve götürecek ekmek gerekiyor...
olta ucuna takılan yemler gibi hissediyorum kendimi...
ya da olta ucundaki ucuz solucana tav olmuş bir balık...
Affet Afganistan...
...
Televizyonlardan, kırmızı zemin üzerinde bir alt yazı ile geçiyor ölüm...
Radyolarda saat başı haberlerinden veriliyor her günkü akış içerisinde...
metalik, cızırtılı bir fon müziği eşliğinde radyodan odama yayılıyor ölüm...
duyuyorum, duruyorum...
sanki benden başka kimseler görmüyor, duymuyor...
gözler ve düşünceler balıklarda...
ek kredi talepleri, borsa, faiz, düşen döviz kurları...
yükselen ölüm...
Affet Afganistan...
...
Şimdi masa üstümde iki resim duruyor. Kabil'de askerleri selâmlayan 'Beyaz!' sakalları ile Rabbani ve, Kale-i Cengi'de 
üzerlerine bombalar yağdırılmış esir mücahitlerin üst üste yığılmış cesetleri...
Cesetlerdeki kurumuş kan, sanki Rabbani'nin beyaz sakalları üzerine sızıyor sürekli...
Sonra bombalar, silahlar...
İçtiğim kahve boğazımda kocaman bir yumruk oluyor.
Bilgisayar başında oturuyorum.
Yüreğim sıkışıyor...
Ölen bir Amerikan askerinin haberine fon olarak veriliyor altı yüz kişilik ölüm...
"Afganistan'ın kuzeyindeki Mezar-ı Şerif kenti yakınlarındaki bir kalede haftasonunda meydana gelen kanlı ayaklanmada öldürülen Taliban mensubu yaklaşık 600 yabancı savaş esiri arasında bir de ABD askeri bulunduğu bildirildi."
Affet Afganistan...
Ruhu 'Zarif' insan yok artık, senin için şiirler yazsın...
...
Bu yüzyılda,
"Ölüm için ayırdık geceleri..."
ölüm kanto.
Kafamda bir soru...
Ece Ayhan, "sınırsız özgürlük" dersinde öldürülmüş çocukların şiirini yazacak mı?
Çünkü, teneffüste herkes berbere ve sinemaya gidecek...
berberler önünde oluşan kuyruklar...
sinemada ne oynuyor?
Enflasyon oranı kaç?
Affet Afganistan...
Seni, berber ve sinema haberlerinin arasından sıyrılarak anlamaya çalışıyorum.
Kesilen sakallar, açıldığı söylenen burkanın uyandırdığı sevinçler çığlıkları arasından seçilmiyor burada altı yüz kişilik katliam...
Dersimiz ölüm...
'Ne tabiattan tahtaya' ne de yataktan ayağa kalkabilecek çocuklar...
Affet Afganistan...
...
Guam adası valisi "hükmü önceden verilmiş" ölümlere hazırlanıyor...
"Amerikan ordusunun ekonomimizin ve topluluğumuzun önemli bir unsuru olmaya devam etmesini istiyorsak iyi günde de kötü günde de onun yanında olmalıyız."
Adanın valiliğine değil mezarlığın bekçiliğine oynuyor bu, resmini görmediğim adam...
'Zalim avcıya hizmet etmekten zevk alan ve bunu karşılıksız yapan sadece köpeklerdir' mealinde bir sözünü hatırlıyorum Namık 
Kemal'in...
hayal meyal çıkarabiliyorum adamın ve onun buradaki benzerlerinin resmini şimdi...
...
Kabil'de, orduları selâmlayan Rabbani resmi geliyor gözlerimin önüne.
Aklım karışıyor. Sonra ölümler geliyor...
Tank önünde namaz kılan askerler, sarıklar ve sakallar...
cüppeler, tozlar...
nedense hiçbir ağaca rastlayamıyorum Afganistan'dan gelen görüntüler arasında...
her yer kelimenin gerçek anlamıyla viran...
penceremden dışarıya bakıyorum.
Yapraklarından soyunmuş kavak ağaçları çarpıyor gözlerime...
Arkasında Amerikan desteği ile,
Kabil'e giren Rabbani ile bu ağaçlar arasında benzerlik var mı?
Sen de mi döktün içini ısıtan, hayata uzanan elin olan yapraklarını, dualarını?..
Tabiata gelen kışla dökülen yapraklar, dev bir çınarı bahara hazırlıyor...
Ya sen ne için döktün yapraklarını?
Rabbani...
Beyaz sakallar...
Tanklar...
Bombardıman uçakları...
Bombalar...
Amerika...
Bu kışın baharı yok...
anla...
dökme yapraklarını...
...
Sen nehri kıyısında balıkçılar yine balık avlamak için hazırlanıyorlar...
Kenarda ise giyotin kralın kafasını kopartmak için hazırlanıyor...
Herkes heyecanla bekliyor...
Bu anı görmek için birbirlerini tepeliyorlar...
Balıkçılar hiçbir heyecan belirtisi göstermeden salıyorlar ağlarını...
Kralın kellesi sepete düşüyor...
Etrafta sevinç çığlıkları...
Balıkçı, ağına takılacak balıkların umudu içinde çekiyor ağları...
Yeni bir dönem başlıyor belki,
Ama balıkçılar için durum aynı...
...
ne çok balıkçı var dünyada...
...
Birazdan sabah olacak, ağlarım nerede?

"bu kente bir güvercin çizmek,
güvercinin gözlerini çizmek
bir güvercin
orta çağda bir güvercin tebeşirle"

Esirler ayaklandı, altı yüz ölü... öyle mi?
...
ya katledilen altı yüz askerin ölümü... bu hangi ders için 
yapılabilir? 
...
Kunduz kuşatıldı diye bir haber... Şehrin girişinde bekleyen ordular... askerler.
Timur ve Sivas. Bunların yanında aklıma gelen bir dize.
"Kalelerin önünde, eski çağdan bir Kuzey İttifakı, Uluslararası Kızılhaç Komitesi ve Afgan Kızılay teşkilatından Mezar-ı Şerif yakınlarındaki Cenk Kalesi'nde öldürülen isyancıların cesetlerini teslim almalarını istedi. ateş yakmışlardır Moğollar yine"

Geri Anasayfa



ANASAYFA | KÜNYE | EDEBİYAT | SİNEMA | MÜZİK | KİTAP | ARŞİV