40i+ Nedir?

     
 

DİL AĞACI

İBRAHİM DEMİRCİ

demirci00@hotmail.com

 
     
  BİR ZAMANLAR MÜŞAARE...

Namdar Rahmi Karatay, Kitaplarımın Hikâyesi adlı eserinin yirmi sekizinci bölümünde, arkadaşları Mehmet Nuri'yi anlatıyor:

"Bu, koca kafalı, kara gözlü, tok sözlü bir gençti. Konuşurken gözlerini yerde bir noktaya diker öyle konuşurdu. Ve pek seyrek olarak muhatabına bakardı. Onunla Naci ve Ragıp zaman zaman Konyanın Alâettin tepesinde, Dede bahçesinde, istasyon semtlerinde gezer, dolaşır ve herhangi bir yerde oturduk mu hemen müşaareye başlardık."

Ey sevgili okuyucu, harflerini koyulaştırdığım bu sözcüğü tanıyor musun?

Şiir kökünden türetilen bu sözcük, karşılıklı şiir söyleme, şiirleşme anlamına geliyor. Sadece bu cümledeki kullanılışına bakarak söylenen şiirlerin kime ait olduğunu-olacağını çıkarmak kolay değil. Bunun için sonraki satırları okuyalım:

"Ben Sillede iken Naci ve Ragıp onunla hayli müşaareler yapmışlar, onları görünce bensiz yaşadıkları bu neşe ve samimiyet toplantılarını âdeta kıskandım. Bu müşaarelerde Nacinin mısraları rindane bir hakikate filozofik bir ifade verir, Ragıbınkiler derin ve esrarlı bir hayal âleminde uçan bir kartalın keskin kanat vuruşlarını andırır, Nurininkilerde ise ciddî bir eda ile hâdiselere kabak durduran alaycı bir ruhun akisleri görülürdü."

Ey sevgili okuyucu, öyle anlaşılıyor ki, bu gençler müşaare ederken kendi şiirlerini okuyorlar. Yıl 1915. Fakat bu kabak durdurmak ne demek ola?

Namdar Rahmi, gençlik arkadaşı Mehmet Nuri ile yollarının ayrılışını, tekrar buluşmalarını anlattıktan sonra şunları yazar:

"Nuri geçen sene (Kırkından sonra - gönül sazı) adlı bir şiir kitabı çıkardı. Her ne kadar bugünkü modern gençlerin veya çocukların şiir telâkkisine uymazsa da bizim için bu kitap derin bir zevkle okunacak parçalarla doludur. Şurada ondan da bir iki örnek almak için okuyucularımın iznini dilerim. (Konya) başlıklı şu koşmayı ilk gençlik hayatımızı yaşadığımız muhitin önemi üzerindeki tesirini ifade etmesi bakımından alıyorum:

Âşıklar kâbesi demişler sana
Pek şirin bir ilsin ilâhi Konya
Hasretin yıllarca geydirdi bana
Ne yaman bir dede külâhı Konya

Ezelden avladın, yardın gönlümü
Bir unmaz sevdaya kardın gönlümü
Bu gece koynunda sardın gönlümü
Kıyalım bir Acem nikâhı Konya

Ne ünlü erler var senin koynunda
Anıtlar gerdanlık olmuş boynunda
Beni de alt ettin bu aşk oynunda
Âşıklar dinler mi günahı Konya

Havası güzeldir, suyu serindir
Sanırsın bezenmiş taze gelindir
İçimde sevgisi hâlâ derindir
Sevmektir gönlümün silâhı Konya

Dertlere dermandır tatlı divleği
Değişmem ben ona muzu, çileği
Yanıktır Nurinin şimdi yüreği
Çok mudur çekerse bu âhı Konya"
 

Geri Anasayfa


ANASAYFA | KÜNYE | EDEBİYAT | SİNEMA | MÜZİK | KİTAP | ARŞİV