« Anasayfa | Künye | Arşiv 23 Nisan 2024, Salı
Gündem: Kültür-
Sanat
Gündem: Hayat
40i Gündem Nöbetçi Köşe
40PENCERE
Edeb Yahu
Nedret Kudret
Erdem Bayazıt Ey!

Gölgelik
Köksal Alver
Tek Söğüt

Dil Ağacı
İbrahim Demirci
Kafı Yutanlar

Kelimeler ve Şeyler
Abdullah Harmancı
Seni Ne İhtiyarlattı?

Mızrak ve İlmihal
Ahmet Murat
İmamın Hatırlanışı

Saksağan
Osman Özbahçe
Dünya Aklıma Yatmıyor

Şiir Çıkmazı
Mehmet Solak
Kimi, Nereye Götürür Şiir?

[ Edebiyat -> e-sohbet ]

"Ortada İktidar Filan Yok"

01.04.2000 - 16:00

"Şiir yazan genç kardeşler, yani ki kırkına merdiven dayamış genç kardeşler, iyi şair olmaktan korkuyorlar. Benim anladığım budur. Bu korkuları, onların, yedisinde de yetmişinde de iyi şair olmasını engel oluyor."

Şair Osman Özbahçe ile söyleşi.


İlk sorumuz şu olacak: Edebiyatımızın kamusal bölünmüşlüğü, belli bir kesimin iktidarını ilan edişi ve diğer kesimleri görmezden gelişi, yok sayışı, dışlayışı; iktidarın dışında kalanları bugün nasıl etkiliyor? Yarın nasıl etkileyecek? Yok sayılanlar gerçekten yoklar mı? Her şeyi geleceğe havale edip kurtulalım mı?

Bence ortada bir iktidar filan yok. Bu kesin. Sorduğunuz anlamda bir iktidar filan yok. Bunlar bizim vehimlerimiz. İşi edebiyata, hele de şiire getirirseniz mesele şu kadar basittir: Kim iyiyse iktidar odur. Bu iktidar meselesiyle alâkalı olarak ben size müthiş bir şey söyleyeyim: Şiir yazan genç kardeşler, yani ki kırkına merdiven dayamış genç kardeşler, iyi şair olmaktan korkuyorlar. Benim anladığım budur. Bu korkuları, onların, yedisinde de yetmişinde de iyi şair olmasını engel oluyor. "Gözlerimi engel oluyor güneş." Bu da nerden çıktı şimdi yav? İyi şair olmak kararını veren gereğini yerine getirir. Her anlamda yerine getirir. Hem sağlam bir şiir peşinde koşar, hem de sağlam bir kişilik peşinde. Kötülük ve güçsüzlük dayanışması içine girmez. Reddeder bunu. Ahlaktır bu. Kuyruğunu tek başına dik tutmak çabası insanın canını acıtsa da bu iyi bir şeydir. Güzel bir şeydir. Ne güzeli, harika bir şeydir. Sağlam bir şeydir.


Şiiriniz nerede duruyor? Modern Türk şiirinin neresinde? Hangi kanallarla, hangi damarlarla, hangi isimlerle köprüler / bağlar söz konusu? Şiirinizle yapmaya çalıştıklarınız açısından, en azından bu dünyanın içinde olan insanlar tarafından anlaşıldığınızı düşünüyor musunuz?

Galiba, sorunuzun, benim şiirimin nerede durduğu, kısmı benim için çok erken bir kısım. Allah ömür ve izin verirse bu sorunun cevabı zamanla ortaya çıkar. Fakat modern şiirimizle ilgisi hususunda şunu derim: Ben modern şiir yazıyorum ve bunu bile bile yapıyorum. Nasıl bir şiir yazdığımın farkındayım. Niçin şiir yazdığımın farkındayım. "1980'li yıllar şiiri" denilen şiirden erken, hem de çok erkenden kurtuldum. Herkese de erkenden kurtulmasını salık veririm. Şiirimizin bu kısmıyla hiçbir alâkam yoktur. Bu kesin. Sonra pek romantik sayılmam. Teknik itibariyle sağlamcıyımdır. Bana göre, bugün iyi şiir yazmak derdindeki her vatandaşın önünde hâlâ II. Yeni şiiri duruyor. Mehmet Erdoğan, işin en başında, bir ara bana İsmet Özel okumayı yasaklamıştı. Sonra gene Mehmet Erdoğan, işin en başında, bir ara bana Cahit Zarifoğlu okumayı da yasaklamıştı. Yani ben işe İsmet Özel ve Cahit Zarifoğluyla başladım. Sonradan bu iki isme Sezai Karakoç ve Turgut Uyar'ı ekledim. Benim modern şiirimizde öncelediğim şairler bu dört şairdir. Gelgelelim Ali K. Metin benim şiirimde ciddi derecede Edip Cansever etkisi bulunduğu kanısında. Ona katılmadım; lakin onu ikna da edemedim. Bugünden geriye gittiğimizde ve bizatihi bugün itibariyle, benim için değil, bence herkes için, en önemli şair İsmet Özel'dir. Bu bir gerçektir. Bunu gören görür, görmeyen görmez, kendi bileceği iştir. Benim şiirimi anlamamak imkansızdır. Hiç mümkün değildir. Hem de hiç.


Siz "Dergilerde Şiir" yazılarını yazmaya başlayınca, ben bunu bir şairin yapıyor olmasının, yani sadece eleştiriyle uğraşan birinin değil de aynı zamanda şiir yazan, yayımlayan bir kalemin yapıyor olmasının kimi sakıncalar doğuracağını düşünmüştüm. "Dergilerde Şiir" projesi nasıl doğdu? Aldığınız tepkileri nasıl yorumluyorsunuz?

Açıkçası, "Dergilerde Şiir" yazıları can sıkıntısından doğdu. Hem de gerçek bir can sıkıntısından. Yapacak işim filan kalmamıştı. En iyisi kendime bir iş edineyim dedim. Sonra, oturup yazdım işte. Hepsi bu. Mustafa Kutlu da Dergâh'ta yayımladı. Sonra, en yakın arkadaşlarım da dahil olmak üzere, arkadaşlarım ve edebiyat kamusu, şaşırdılar. "En yakın arkadaşlarımın" bu yazılara şaşırmasına bir şaşırdım (!) bir şaşırdım ki (!) sormayın. Sonra, bu yazılara peş peşe tepkiler geldi. Doğrusu ben bu yazılara gelen resmî, gayri resmî tepkilerden sıkıldım. Çünkü hiçbiri bir cevap değil bunların. Ben bu yazılara bir cevap gelmediği kanısındayım; fakat birtakım tepkiler geldi ve işbu tepkilerin resmî olanlarının anlamı şu kadar basittir: "Bizi rahatsız etme kardeşim!" İyi de ben sizi niye rahatsız edeyim kardeşim! Ben kendi hâlinde bir adamım.


İlk kitabınızı yayınlayışınızdan bu yana üç yıl geçmiş. İkinci kitap ne zaman çıkacak?

Ben ikinci kitabımı çöpe attım. Allah izin verirse üçüncü kitabımı ikinci kitabım niyetine yayımlayacağım. Adı Dargınlık'tır. İçinde yirmi dört şiir vardır. Bu şiirlerden yirmi üç tanesi çeşitli dergilerde yayımlanmıştır. Kısmetse 2003'ün bir yerinde bir yerden çıkar. İnşallah.


Son olarak, en başa dönmek istiyorum: Ben sizi 1995'lerden itibaren Yedi İklim ve Dergâh'ta okumaya başlamıştım. Daha öncesinden bahseder misiniz? Kitapların dünyasına uyanışınız? İlk yazı ve yayın denemeleriniz? İlk heyecanlar?

A, ben ilk günkü gibiyimdir. Ben şiire, Ankara'ya yüksek tahsil için geldikten sonra başladım. Yani benim ilkokulda, ortaokulda, lisede yazılmış bir şiirim yok. Fakat lisedeyken edebiyat hocamız kompozisyonlarımı çok beğenirdi. Bazılarını okulun duvar gazetesine bile asmıştır. Bundan çok utanıyorum; ama gerçek bu: Şiire de can sıkıntısından başladım ben. Belki de en doğrusu şudur: Kimselere pek güvenemediğim için başladım. Güvenmek istediklerimin filmin en can alıcı yerinde yamuk yapıp durmalarından bıkmıştım artık. Ben o zamanlar şiir işinde bir hafiflik, bir gevşeklik bulurdum. Küçümserdim şiir okuyanları. Korkak, mıymıntı gözüyle bakardım böylelerine. Gelgelelim, bir zaman geldi ki ben de korktum. Boşa koysan dolmuyor, doluya koysan almıyordu: Ne yaparsam yapayım, bir terörist olamayacağımı anladım. O günlerde birçok şeyi, birçok insanı, birçok arkadaşımı değersiz buluyordum. Dünyayla ve içinde oturanlarla aramda bir güven bunalımı vardı. Kimseye güvenemiyordum. En çok da kaderime güvenemiyordum. Bugünlerde de benzer duygular içindeyim. İşte, lafı uzatmayalım, ben bir gün bu şiir denen şeyi öğrenmeye karar verdim. Can sıkıntısından. İşte birtakım kitaplar falan aldım. Bir şey anlamadım. Aldığım kitaplardan biri de İsmet Özel'in Şiir Okuma Kılavuzu'ydu. "Böyle olmayacak, bari bilen birine sorayım," dedim. Aklıma, bir zamanlar bizim ilçede öğretmenlik yapmış İbrahim Demirci'den başka kimse gelmiyordu. İbrahim Demirci'ye bir mektup yazdım. Amasya'daydı o zamanlar. "İşte," dedim "hocam böyle böyle. Beni hatırladınız mı? Bu şiir dedikleri şey nedir?" İbrahim Demirci de bana anlattı. Ben de anladım. Sonradan Mehmet Erdoğan'la tanıştım. Erdoğan tam bir felaketti. Hâlâ öyledir. Erdoğan'dan çok şey öğrendim ve benim bir şey öğrenmem benim için tam bir felaketti. Galiba en çok Erdoğan için felaketti. Kısa bir süre sonra sinirden kıpkırmızı kesilir ve bağırmaya başlardı. Bağırma meselesinde ondan alta kalmazdım. Sabahtan akşama kadar bağrışırdık; yazdığım hiçbir şeyi beğenmezdi. Niçin beğenmediğini anlayıncaya kadar çatlardım. O da anlatıncaya kadar çatlardı. Şimdi pek bağrışmıyoruz. Zaten hiçbir şey eskisi değil. Eskisi gibi olan tek şey benim.

"Şiir yazan genç kardeşler, yani ki kırkına merdiven dayamış genç kardeşler, iyi şair olmaktan korkuyorlar. Benim anladığım budur.  
Edebiyat MasasıTümü »
» Geçen Ay Edebiyat: Kasım-Aralık 2009 / Elif Hafsa Katırcı
» Geçen Ay Edebiyat: Mart-Nisan 2009 / Elif Hafsa Katırcı
» Geçen Ay Edebiyat: Ocak-Şubat 2009 / Elif Hafsa Katırcı
» Geçen Ay Edebiyat: Aralık 2008 / Elif Hafsa Katırcı
» Geçen Ay Edebiyat: Ekim-Kasım 2008 / Elif Hafsa Katırcı
Türk Şiir AnıtlarıTümü »
» Şeyh Galib
» Taşlıcalı Yahya
» Ahmet Haşim
» Namık Kemal
» Mehmet Akif Ersoy
KırkpâreTümü »

» Suç Bende / Deniz Işık
» Sesinden İçmek Senin / İnci Okumuş
» Gittin / Ramazan Özer
» Akasya Ağacı / Atilla Akın
» Son / Senem Gezeroğlu

Yorum yazabilmeniz için üye olmanız gerekiyor. Üye olmak için tıklayın.

(Üye iseniz sayfanın en üstünde sağ tarafta yer alan kısımdan giriş yapmalısınız.)


Henüz yorum yapılmamış.

Üye Girişi
Kullanıcı adı
Şifre
Beni hatırla
Şifremi unuttum!
Ücretsiz Üye Olun!
Son 10 Yorum
toplantı (10.12.2013 - 17:25)
tek söğüt (26.02.2013 - 01:08)
yok var, var var (26.02.2013 - 01:06)
Hoş bir yazı (17.08.2012 - 00:19)
beklerken (27.05.2012 - 21:07)
bir yorum (21.12.2011 - 20:20)
bir yorum (21.12.2011 - 20:13)
işte tam da böyle (18.11.2011 - 20:37)
Gitmek (18.11.2011 - 19:53)
ELİF LAM RA (28.10.2011 - 00:02)
Yorum için üye olun!