1 MAYIS 2001




MÜZİK YAZILARI

Şuayb SARIYILDIZ

ssariyildiz@haynetmail.com








Farkındaysanız artık 5-10 sene öncesinin gereksiz müzik tartışmaları yapılmıyor. Sazın, gitarın helalliği-haramlığı üzerinde de durmuyoruz. Erkan Mutlu'nun ilahi kasetleri yozlaşmanın mücessem örnekleri olarak girmiyor gündemimize. Hele hele bayan sesi konusunda yaptığımız ateşli tartışmalardan eser yok bugün. N'oldu sahi? Klasik bir 28 Şubat etkisi mi üzerimizdeki? Zamanı kendimize uyduramadık da biz mi zamana uymaya başladık?




KENDİ HESABIMI YALNIZ BEN VERECEĞİM

Garip mi bilmiyorum ama müzik konusundaki düşüncelerimizle hayata dair bakış açımızın tekamülü paralellik arzediyor gibi geldi bana. Bu, radyoların müzikal duruşlarının değişiminin öncesine mi uzanıyor, yoksa bu değişimle birlikte kendiliğinden oluveren bir gerçeklik mi, onu da bilemiyorum. Kendi kendimizi, kendi inisiyatifimizle ya da (işin doğrusu) bir yerlerden zorlanarak silkelediğimizi biliyorum. Ne silkeleyiş hem!

Farkındaysanız artık 5-10 sene öncesinin gereksiz müzik tartışmaları yapılmıyor. Sazın, gitarın helalliği-haramlığı üzerinde de durmuyoruz. Erkan Mutlu'nun ilahi kasetleri yozlaşmanın mücessem örnekleri olarak girmiyor gündemimize. Hele hele bayan sesi konusunda yaptığımız ateşli tartışmalardan eser yok bugün. N'oldu sahi? Klasik bir 28 Şubat etkisi mi üzerimizdeki? Zamanı kendimize uyduramadık da biz mi zamana uymaya başladık?

Hayır!.. Müslümanlar düşünmeyi öğrendiler. Bu kadar... Sadece ve sadece bu kadar. Düşünebilen varlıklar olduğumuzu hatırladık... Ve herşey değişti.

Muhakeme kabiliyeti bahşedildiğini bilmek ne güzel... Şimdi, düşünen hiçbir insan, mahalle imamına bir şeyler sormaya gitmiyor. Derinliği olmayan, sıradan bir devlet memuru gözüyle bakıyoruz, istisnaları tenzih ederek. En basit meselelerde bile irademizi başkalarına teslim ettiğimizin bilincine vardık. Kendimiz hakkındaki herşeye kendimiz cevaplar arayabiliyoruz. İlm-i Hal'imizi öğrenmeye yetkindik çok şükür.

Peki, önceki anormalliğimizin sebebi? Bu da basit... Biz, risk almadan, mücadele etmeden, kendi irademize birilerinin eteğine tutunmak suretiyle ipotek koyarak 'ben' bilincinden zerre nasiplenmeden hayat sürüp; başkalarının hakedişlerinin yüzü suyu hürmetine cennete talib olan gelişmemiş inananlardandık. Şimdiyse, hesaba sadece kendimizin çekileceğinin farkındayız. Dolayısıyla, hesabını vereceğimiz hayatlar yaşıyoruz. Birilerinin bizler adına hesabımızı yüklenemeyeceğinin farkında olarak...

Kendi cemaatlerimizi sorguladık. Partimize hesap sorduk. Gettolarımızın duvarlarını yıktık. At gözlüklerimizi fırlatıp attık. Abileri, ablaları, reisleri, hoca efendileri sadece saygıyla andık. Her birimiz kendi kendinin reisi oldu. Hepimiz kahraman olduk. Hepimiz yıkılmaz bir devlet olduk.

Kimseden işaret beklemez olduk. İşareti kendimiz vereceğimizden değil. Bir şeyler yapmak için işarete ihtiyaç duymayışımızdan. Her birimizin aynı duyarlılıkla, aynı anda o şeyleri yapacak oluşumuzdan şüphe duymamayı öğrendik. Rahatlığımız ondan. Bir yerlerden kahraman peydah oluvermesini bekleyenlere burun kıvırmamız, takmayışımız ondan. Biz, her birimiz, apayrı ben'ler olarak yekvücud olmayı koyduk kafamıza.

Zaman kaybetmiyoruz artık basit şeylerle. Tek tip olmaktansa, farklılıkları zenginlik olarak görüyoruz. Kimseyi tekfir etmiyoruz. Günahkarlara lisan-ı münasib ile yaklaşıyoruz kendimizin de günahkar olduğunun bilinciyle. Hayatta bizlerden farklı düşünüp yaşayanların varlığından haberdarız. Onlarla beraber yaşayabileceğimizi de biliyoruz.

Duruşumuzun kaviliği, bakışımızın deliciliği bundan.


Ana Sayfa l Editör'den l Künye l Kültür-Sanat l Netleşi l Adres Çubuğu l Oyun l Arşiv l E-Mail