Şu anda Nirvana'ya ulaşmanın ne demek olduğunu tek bilen Budizm'i ayakta tutmaya çalışan din adamları lam'lar. Kutsal gerçekler üzerinde düşünen ve onlara dini inanç olarak sahip çıkan sadece din adamları lam'lar. Onlar kendilerine gelen insanların maddî isteklerine yardımcı olmaya çalışıyorlar. Fakat yetişen neslin din duygularını beslemek için herhangi bir çaba harcamıyorlar. Oysa bir Budist, bir Budist gibi yaşamalı.


MOĞOLİSTAN: Onların Felsefesi Ölümsüzlük

Nazife ÇİFTÇİOĞLU


İncir ağacının altında aydınlandı

"Maya, rüyasında bir erkek çocuk dünyaya getireceğini görür ve çocuğunun ileride meşhur bir mürşid olacağı kendisine bildirilir. Bu rüyayı gördükten kısa bir süre sonra Maya, başka bir şehirde yaşayan ailesinin yanına giderken bir korulukta doğum yapar. Rüya doğru çıkar ve Maya'nın oğlu dünyaya gelir: Her arzusuna, ilhama kavuşmuş Siddhartha..

Maya doğumdan sonra çok fazla yaşamaz. Siddhartha, teyzesi ve üvey annesi tarafından büyütülür. Küçük bir hükümdarlığın başında bulunan babası, falcılardan Siddhartha'nın kudretli bir hükümdar ya da bir buda olacağını öğrenir. Kral, buda düşüncesinden hoşlanmaz. Oğlunun böyle bir sona gitmesini engellemek amacıyla Siddhartha'yı saraya kapatır. Ona, zevklerin doruğa ulaştığı, sıkıntısız ve zengin bir saray hayatı sunulur kral babası tarafından. İyi bir eğitim imkânı da bu saray hayatı içerisinde gereken yerini alır.

Siddhartha, bir gün evlenir ve onun da bir oğlu dünyaya gelir. Fakat hâlâ saray hapsi devam etmektedir. Yıllar süren bu hapis döneminde Siddhartha, saraydan çıkmayı hiç denemez. Bir gün bu yasak Siddhartha'yı dışarıya çekmeye başlar ve Siddhartha bir yolunu bularak kaçar. Gerçek hayat ona yüzünü çok ani gösterir: İlk gün bir ihtiyara, ikinci gün bir hastaya, üçüncü gün bir cenazeye, dördüncü gün de bir dilenci keşişe rastlar. Bütün bu gördükleri Siddhartha'yı sarsmıştır. Hayat hiç de saraydaki gibi mutlu insanlarla dolu değildir. Bir karar verir:

"Madem dünya nimetlerinin ömrü çok kısa, sonsuzluğun yolunu bulmak lâzım."

Ve Siddhartha, bir gece evini terk eder. Ormana ulaştığı zaman bir rahiple elbiselerini değiştirir. Artık hikmet ve murakabe üstadlarını bulmalıdır. Onların nezareti altında yoga metodunu öğrenerek manevî sükûn ve huzura ulaşmada ehliyet kazanmak ister. Fakat Siddhartha, bu üstadların yanında kalmaya başladıktan sonra kendisine telkin edilen insan, hayat ve hakikat hakkındaki programı beğenmez. Bu zahitler grubunu da terk eder. Tek başına ormanın bir köşesine çekilir ve altı yıl sert bir zühd hayatı geçirir. Tüm kuralları kendisi belirlemiştir. Fakat bu süre sonunda Siddhartha, yine tatmin olamadığını görerek bu katı kurallı hayattan da vazgeçer. Çünkü hikmete ve zihnî berraklığa ulaşmak için riyâzet ve çile yolu Siddhartha'ya kâfi gelmemiştir. Saray hayatı ve çile... Her iki aşırılığı yaşamış olan Siddhartha, bundan sonra bu iki uç noktanın ortasını bulmaya çalışacaktır.

Ve bir gün Siddhartha, bir incir ağacının altında düşünceye dalar. Hayatın, acı ve ızdırabın sırrını araştırmaya başlar. Sonunda dolunaylı bir gecede aydınlanır ve Buda olur. Bu noktadan sonraki tüm hayatını vaazlar vererek geçirir. İlk vaazı; kanunun tekerleğini döndürmek, olarak adlandırılır."


Orta yol: Nirvana

İki aşırılık ızdıraplı iken orta yolda bilgi, kurtuluş ve mutluluk vardır. Bu orta yol, kişiyi elem ve keder denizi olan bu dünyadan, bir daha dönmemek üzere, kurtararak Nirvana'ya ulaştıracaktır. Nirvana'ya ulaşmak için kişi gerçekleri öğrenmeli, kötü huylara sahip benliği ve ihtirası yok etmeli, hikmet olgunluğuna kavuşmalıdır. Kişi ancak Nirvana'ya ulaşarak tenasühten kurtulabilir.


Onlar dinlerini kaybetmişler

Budizm'in bir yapısı var. Her ne kadar çeşitli mezhepler, değişik ülkelerde kazandığı değişik inançlar, farklı uygulamalar, bazı dinlerle kaynaşması onun genel görünümünü değiştirse de temelde aynı prensipler bulunur. Fakat uygulama var mı? Bu sorunun cevabını Moğolistan'da aradık.

Ahlâk, meditasyon, hikmet... Ahlâk'ın içine üç madde girer: Doğru söz, doğru davranış, doğru geçim.

"Bir Budist öldürmemeli, zarar vermemeli, çalmamalı, duyularını yanlış yola yöneltmemeli, yalan söylememeli, içki ve uyuşturucu kullanmamalıdır."

Bugün Moğollar'ın bu dini emirlere özen göstermeye çalıştıklarını söylemek çok zor. Onlar öldürüyor, zarar veriyor, çalıyor, duyularını kontrol edemiyor, yalan söylüyor, içki kullanıyorlar. Gece-gündüz sokaklarda sarhoş insanlar dolaşıyor. Ve insan bu manzaraları içinde bir sıkıntı taşıyarak ya seyretmek zorunda kalıyor, ya da başını çevirip yoluna devam ediyor. Oysa bir Budist, bir Budist gibi yaşamalı.

"Bir Budist kasaplık, meyhanecilik, esrarcılık, silah ve zehir üretimi yapmamalıdır. Bir Budist çocuk düşürmeye karşı çıkmalıdır. Bir Budist avlanmaz, balık tutmaz, silah kullanmaz; et, içki ve zehir satın almaz, zina yapmaz."

Bugün Moğollar'ın tek yiyecek maddesi et. Her yerde et satılıyor. Ve et bu ülkedeki en ucuz yiyecek. Etsiz bir hayatı düşünemedikleri çok açık. Çünkü sebze son zamanlarda Çin'den tane ya da kilo ile getiriliyor. Bunun sebebi de son yıllarda ülkede artan yabancı nüfus. Oysa bir Budist, kasaplık yapmamalı.

Hemen hemen her sokakta bar var. Bu yerlere girmek hiç zor değil. Çocuk denecek yaştakileri barlardan sarhoş çıkarken görmek gayet tabiî. Bu ülkede su yerine içki içiliyor dersek abartmış sayılmayız. Su içmekse onlara göre çok garip bir davranış. Oysa bir Budist, meyhanecilik yapmamalı.

Henüz ortaokul ya da liseye giden 14-17 yaşlarındaki kızlar sık sık çocuk aldırıyorlar. Okullara hastane görevlileri, "mutlaka doğum kontrol hapı kullanın" uyarısını yapmak için geliyorlar. Çocukları bu işe teşvik eder gibi bir halleri var. Oysa bir Budist, çocuk aldırmaya karşı çıkmalı.

Evlilik çoğu Moğol için tek eşliliği ifade etmiyor. İsteyen istediği insanla beraber olabilir. Bunun yanlış hiçbir tarafı yoktur. Hatta ayıplanacak bir tarafı da yoktur. Oysa bir Budist, zina yapmamalı.

Meditasyon'un içine iki madde girer: Doğru muhakeme, doğru murakabe. "Bir Budist söylediği, yaptığı, düşündüğü işlerde zihin keskinliğine sahip olmalıdır."

Moğollar zeki insanlar. Çizgileri, kabiliyetleri ve hafıza güçleri insanı etkileyebilecek boyutta. Ve bunu fark etmek için büyük deneylere hiç gerek yok. Fakat uykuya, tembelliğe, sessizliğe kendilerini fazlasıyla alıştırmışlar ve bütün bunları değiştirmek için hiçbir çaba göstermiyorlar. Dünyadaki gelişmeleri, modayı ya da müzik listelerini takip etmekle yakalayabileceklerini ispatlar gibi bir halleri var. Oysa bir Budist, bir Budist gibi yaşamalı.

"Bir Budist nefsini kontrol, düşüncelerini tahlil etmeli; onların özüne inerek neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlayabilmeli; hırs, kin, düşmanlık gibi duyguların nereden kaynaklandığını çözebilmelidir."


Güven duygusu...

Yalan söylemek hoş bir oyun gibi bu ülkede. İnsan niçin yalan söyler? Yaptığı kötü bir davranışı gizlemek ya da kendisini üstün göstermek ya da bazı maddî kazançlar elde etmek, ya da gerçek doğrulara inanmadığı için... Ya da nefsini kontrol edemediği için insan yalan söyler. Oysa bir Budist, nefsini kontrol etmeli. İnsan niçin çalar? Parası olmadığı için... Dayanma gücünü kaybeden, sabrı tanımayan, inanç ile yoğrulmayan bir insan bunda neden yanlışlık görsün? Nefis "çal" der, o da çalar. Çünkü insan tarafından kontrol edilen nefis değil, nefis tarafından kontrol edilen insandır burada söz konusu olan. Oysa bir Budist, nefsini kontrol etmeli.

Hikmet'in içine üç madde girer: Doğru anlayış, doğru düşünce, doğru niyet.

"Bir Budist, âlem ile insanı dört kutsal gerçeğe göre anlamalıdır:

-İnsan varlığının mahiyeti; ızdırap, acı, kötülük, tatminsizliktir.

-Doğum, hastalık, yaşlılık, ölüm ızdıraptır.

-Izdırabın sebebi arzu ve ihtirastır. 

-Izdırap dindirilmelidir. Kurtuluşun tek yolu Nirvana'dır."

Şu anda Nirvana'ya ulaşmanın ne demek olduğunu tek bilen Budizm'i ayakta tutmaya çalışan din adamları lam'lar. Kutsal gerçekler üzerinde düşünen ve onlara dini inanç olarak sahip çıkan sadece din adamları lam'lar. Onlar kendilerine gelen insanların maddî isteklerine yardımcı olmaya çalışıyorlar. Fakat yetişen neslin din duygularını beslemek için herhangi bir çaba harcamıyorlar. Oysa bir Budist, bir Budist gibi yaşamalı.

"Bir Budist; zihnini duygusal arzu, kötülük, zulüm gibi tutumlardan arındırmalıdır."

"Bir Budist, pişman olacağı ya da başarısız olacağı yollara girmemelidir."

Bütün bu Budizmin yapı taşlarına bakıldıktan sonra Moğolistan halkı için üzülerek söylenebilecek tek cümle kalıyor: Onlar dinlerini kaybetmişler...


Ana Sayfa l Editör'den l Künye l Kültür-Sanat l Netleşi l Adres Çubuğu l Oyun l Arşiv l E-Mail